Muhalefet seçime ekonomi anayasasıyla gitmeye hazırlanıyor
Ekonominin yakıcı gündemi, muhalefet partilerini ekonominin temellerini sağlamlaştırma yolunda da ortak hareket etmeye yöneltti. Millet İttifakı temelinde bir araya gelen muhalefet partileri önümüzdeki ilk seçimlere ekonomiye ilişkin temel ilkeleri belirleyerek ve bu ortak ilkelere bağlı kalacaklarını taahhüt ederek girme çalışması yapıyorlar.
Önümüzdeki ilk seçimlere “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” ortak vaadiyle gitme niyetindeki 6 muhalefet partisinin gündeminde artık ekonomi de var. Hayat pahalılığı ve yüksek kur-yüksek enflasyon sarmalında giderek büyüyen sorunlar, muhalefet partilerinin birlikte düşünme alanını genişletti. Mevcut Cumhurbaşkanlığı yönetim sisteminin ekonomi üzerinde olumsuz etkileri olduğunu düşünen muhalefet partileri, ekonomiyi sağlam temeller üzerine oturtmayı amaçlayan ilkeleri belirleyerek seçmen karşısına çıkmaya hazırlanıyor.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu’nun DÜNYA’ya verdiği bilgiye göre Aralık ayında “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem”e geçiş için belirlenen ana ilkeleri ortak bildiri ile kamuoyuna açıklamayı planlayan CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti, Gelecek Partisi ve DEVA Partisi kurmayları temel ekonomik ilkeleri belirlemek üzere de temaslara başladı.
Merkez Bankası bağımsızlığı taahhüt altına alınıyor
CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti, Gelecek Partisi ve DEVA Partisi, “Merkez Bankası bağımsızlığı, mali disiplin, düzenleyici kurumların özerkliği (SPK, BDDK, RK vb.), yolsuzluğun ve kayıt dışı ekonominin önlenmesi” gibi konuların öne çıktığı temel ekonomik ilkeleri ortak taahhüt altına alacak. Bu taahhütler, yaşama geçmesi halinde ilerde “ekonomi anayasası” ilkelerinin temelini oluşturacak. Muhalefetteki 6 partinin temsilcileri, zaten “Güçlü parlamento, tarafsız cumhurbaşkanı, bağımsız ve tarafsız yargı” başlıklarıyla ilgili düzenlemeler konusunda yol haritasını büyük ölçüde belirlemiş bulunuyor.
Ekonominin ateşi siyaset gündemini sardı
Mutfaktaki yangın, 10 TL’ye ulaşan dolar kuru artışı, enflasyondaki tırmanma eğilimi, girdi fiyatlarındaki oynaklıkla baş edemeyen sanayicilerin feryadı, hemen her kesimden gelen yüksek fiyat yakınmaları siyaset gündemini sarmış durumda. Siyasi kulisler ve siyasetçilerin kulak kesildiği ekonomi çevrelerindeki tartışmalarda “ekonomik gidişat erken seçime yol açar mı?”, iktidar içindeki çalışanlara yönelik “asgari ücret artışı, 3600 ek gösterge, Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT)” tartışmaları “seçim yatırımı habercisi mi?” sorularına yanıt aranıyor.
“Kur artışlarının kamu-özel dış borçlara, başta enerji fiyatları ve gıda olmak üzere enflasyona olumsuz etkisi, borçları sürekli ertelendiği için borç ödeme refleksini kaybeden (zombi) şirketler, bu şirketler kurtarılmaya devam edilsin mi?” başlıkları hep siyaset gündeminde.
Seçim öncesi “acil ekonomi paketi” çıkarılır mı ?
Enflasyon ve kur artışlarının birbirini etkileyerek ilerlediği, enflasyon hedefleme(me)sinin etkisini kaybettiği ortamda ekonomik dengeler giderek daha da kötüleşiyor. Küresel enflasyon dalgası, zaten artış eğilimindeki enflasyonumuz üzerinde yukarı doğru yeni bir baskı daha yaratıyor. Dış konjonktürü iyi okuyamadan girişilen döviz bazında Hazine yükümlülükleri, gelinen kurlar düzeyinde başımızı çok ağrıtacak. Ekonomiyi yeniden dengelerine oturtacak, enflasyonla mücadeleye odaklı, yapısal reformlar öngören orta vadeli ekonomik istikrar paketi kaçınılmaz görünüyor. İşte erken seçim tartışmalarını yeniden körükleyen de bu gereklilik. İktidar da muhalefet partileri de artık görünür gelecekteki 2023 seçimleri öncesinde istikrar paketi açılamayacağını biliyor. Ancak, dünyadaki gelişmeler ve kamuoyu anketleri paradigma değişikliğini işaret etse de iktidarın ekonomik politikalarının ardındaki strateji tam olarak anlaşılmış değil. İşte böyle bir ortamda 6 muhalefet partisinin yeni bir Türkiye yaratmak için başladığı birlikte düşünme ve pozisyon alma denemeleri nasıl sonuç verecek göreceğiz.