“Müfettişlik teminatı” üzerine

Serbest Kürsü
Serbest Kürsü

Mustafa Arslan
Vergi Başmüfettişi

28 Mayıs ile birlikte seçimler bitti ve bizler artık devletin bazı temel kurumlarının ve bunların başında gelen vergi denetiminin eksikliklerini, bağımsızlığı ve tarafsızlığını ya da yeniden yapılanmasının gerekip gerekmediğini tartışmak durumundayız. Yazımızın konusu da vergi denetiminin asli unsuru vergi müfettişinin bağımsızlığı ve tarafsızlığı “müfettişlik teminatı” üzerine.

Türk idare kültüründe denetim elemanının bağımsızlığı ve tarafsızlığı üzerine ya da kısaca “müfettişlik teminatı” kavramı üzerinde pek durulmamış, yasal düzenleme de yapılmamıştır.

Maliye Bakanlığı denetim birimleri yapısı ve geçmiş birikimleri ile devletin diğer denetim birimlerine örnek olmuş, bu birimlerin yapılanmalarında örnek alınmış, oluşturduğu kurum kültürünü az ya da çok devletin diğer denetim birimlerine de aktarmış ve bu yolla kültürün devam ettirilmesine dolaylı da olsa katkıda bulunmuştur.

Maliye Bakanlığı’ndaki bu denetim birimlerinden Hesap Uzmanları Kurulu ve Maliye Teftiş Kurulu üyeleri Hesap Uzmanları ile Maliye Müfettişleri fiilen diğer denetim birimlerinde olmadığı kadar bürokratik karar alıcı konumunda da olmuşlardır. İşte bu fiili durumları hatalı bir şekilde onların sanki bağımsız ve tarafsızmış, siyasetten arilermiş gibi algılanmalarına yol açmıştır.

Gerçekte olan ise bu kurulların ve üyelerinin özgürlük, adalet ve eşitlik olan çağdaş Cumhuriyet değerlerini demokratik özlerinden ayırarak, özellikle dışarıya karşı modern bir görüntü kurum içi uygulamada ise tersine misli ile despot, oligarşik ve feodal ilişki biçimine çevirmeleri ve fakat varlıklarının devam etmesinin de ancak bu feodal ilişki sayesinde olacağına inanmaları ve bunu hem idari hem de diğer alanlara dayatmaya çalışan bir hareket tarzı benimsemeleridir. İronik olan ise kendi varlıklarını da çarpıttıkları, özünden kopardıkları Cumhuriyet değerlerinin savunuculuğu üzerine bina etmeleriydi.

Klasik düsturdur; yönetimde istikrar, temsilde adalet. Siyaset teorisine göre parlamenter sistemin uzlaşma, tartışma ve müzakereyi zorunlu kılan yapısı mutlak anlamda bir karar alma ve icra sorunu yaşar ve bunların doğal sonucu siyasal istikrarsızlık üretir ve bu onun en büyük zaafıdır.

İşte bu mutlak gerçeklik parlamenter sistemi sulandırılarak seçim ve siyasal parti yasaları ile lider kültü odaklı hale dönüşmüş, parti disiplini ve siyasal disiplinden kopuk bir şekilde ancak uygulayabilen Türk siyasal yaşamında fiiliyatta fazlasıyla kendine yer buldu. Neticede dayatma da parlamenter sistemin bu zaaflarını kullanıp sömürerek kendini göstermişti.

Bu bildiğimiz gibi siyasal alanda “bürokratik oligarşi” gibi iddialara da yol açtı ve bu iddialar için somut bir gerekçe oluşturdu. Demokrasinin temel kuralı siyasal alan güçlendiğinde bu tür yapıların esasen somut gerekçeleri de kalmadı ve VDK ile birlikte ortadan kalktılar.

Cumhuriyet gazetesinde Hesap Uzmanları Kurulu’nun kuruluş tarihi üzerine Mustafa Özyürek tarafından yazılan bir makalede VDK öncesi kurulların varlığı ile vergi denetiminin bağımsız, tarafsız ve de siyasallaşmamış olduğu iddiaları yer almıştı (Cumhuriyet, 29/05/2021). Oysa bu iddiaların gerçeklikle bir ilişkisi yoktu. Kurullar ve üyeleri 12 Eylül darbesinden sonra siyasal alanın kontrol ve denetimine kadar gidecek güç ve hareket kabiliyeti elde etmişlerdi. Bu güç ve hareket kabiliyeti bürokratik ve hukuksal alanın dışına taşarak onları bu sorunlardan azade kılmış fiili durum yaratmışlardı. Denetim elemanı için “müfettişlik teminatı”nı kendi aralarındaki hatıratlar dışında gündemlerine bile almamışlardı.

Özetle, her ne kadar bazıları bunlara inanmış olsa da Mustafa Özyürek’in yarattıkları fiili durumun çarpıtılmış tasvirinin gerçeklikte hiçbir karşılıkları yoktu. Parlamenter sistemde bile olsa denetim elemanının bağımsızlık ve tarafsızlığı, yasal düzenlemeler olmadan siyaset kurumunun insafına kalmaktadır. Elbette ki bunun da yetmeyeceği hukuk devleti ilkesinin toplum tarafından içselleştirilmesinin gerekli ve zorunlu olduğunun da gerektiği bir gerçektir.

Yeniden bir yapılanma olacağı umudumuz VDK ile ete kemiğe büründü. Fakat VDK’nın kuruluşundan sonra denetim elemanı vergi müfettişinin bağımsızlığını ve tarafsızlığını sağlayacak yasal alt yapı önceden olmadığı gibi şimdi de bir türlü kurulamadı.

Hali hazırda vergi müfettişinin vergi incelemesinin doğasından kaynaklanan bağımsızlığı ve tarafsızlığından söz edilebilir. Vergi Müfettişleri canla başla bağımsız, tarafsız ve dürüstlük kuralına uygun bir şekilde görevlerini yapmaya çalışsalar da bu sadece onların niyetleri, eylemleri ve kararlı duruşları ve vergi incelemesinin doğası gereği olabilmektedir. Vergi müfettişlerinin hiçbir denetim biriminin olmadığı kadar çok sorunları vardır ve “müfettişlik teminatları” da yoktur.

Vergi inceleme sürecinde müfettişin kendini özgür ve bağımsız hissedebilmesi incelemedeki kamu yararının gerçekleşmesi için gerekli ve zorunlu şarttır.

Bağımsızlık ve tarafsızlığı köklü biçimde etkileyen sorunlardan bir kaçı şöyledir:

Genel müdür seviyesinde olan müfettişler genel müdürün altı daire başkanının da altında bir yere konumlandırılmıştır.

Başka bakanlıkların görev ve yetkisinde olan iş ve işlemler (Kira artışları, stok kontrolleri, fiyat kontrolleri,…vb.) vergi incelemesi kapsamına dâhil edilerek vergi müfettişlerine yaptırılmaktadır. İşlerin bir an önce bitirilmesi isteklerinin adı uzmanlaşma olmuş, uzmanlaşma adı altında hizmetin yapısına uygun olmayan işlevsellik adına işlevsellikten uzak örgütlenme yapılmaya çalışılmıştır.

Vergi incelemesinde süreler Yasa ile belirlenmiştir. Fakat sürenin başlanılmasına vergi müfettişi tarafından değil idare tarafından karar verilmekte ve bu vergi müfettişi üzerinde bir baskıya yol açmaktadır. Bu süreler fiiliyatta, iş ve işlemlerin verimlilik ve mükellef hakları amacının dışına taşarak Vergi Müfettişini kontrol ve denetim mekanizmasına dönüşebilecektir ve böyle bir potansiyel taşımaktadır. Bu, vergi incelemesinin kalitesini olumsuz yönde etkilemekte, mükellef ve kamu hazinesinin haklarının adil ve hukuka uygun bir şekilde tecelli etmesini engelleyebilecek bir durumdur.

Verilen işlerin alınması Yönetmelikle idarenin tam tasarrufundadır. Bu, “Müfettişlik teminatı”nı olumsuz etkileyen bir yetkidir. İstisnai olarak da olsa etkili ve yetkili yerlere ulaşma gücü olan mükellef için inceleme esnasında incelemeyi yapan müfettişten işin alınıp başka bir müfettişe verilmesini sağlayabilecek bir yetkidir. Yönetmelikle verilen bu yetkinin olumsuz kullanılması halinde bu, vergi müfettişinin tarafsızlığını ve bağımsızlığını tehlikeye atacaktır.

Vergi müfettişi hiçbir denetim elemanında olmayan ve olmadığı kadar da katı ancak sübjektif unsurları tamamen ön planda olan bir performansa tabi tutulmaktadır. Bu performans işlemi hizmet kalitesi ve verimliliğini dikkate alıp ödül mekanizması olarak işlev göreceğine sübjektif unsurları ile fiiliyatta vergi müfettişini kontrol ve denetim altında tutma anlayışına dönüşebilecektir. Bu, kurumsallaşmayı engellemekte, denetim elemanları arasında güven ve saygı ilişkisini mesleki birlik ve dayanışmayı yok etmekte, denetim elemanları arasında kendiliğinden üretilen geleneksel sosyal etik bağların kısaca üstatlık müessesinin ortadan kalkmasına neden olmaktadır.

“Müfettişlik teminatı”nı etkileyen bir diğer önemli sorun da “özlük” sorunudur. Vergi müfettişinin geliri sıradan bir esnafın gelirinden ve yaşam standardından daha düşüktür. Görev ve yetkileri devlet için son derece önem arz edecek nitelikteki vergi müfettişinin maaşı kendini “önemsiz” hissetmesine yol açan niteliktedir. Bu, ürettiği katma değerle korkunç bir tezat oluşturmaktadır. Bu tezatlık zamanla ve gelecekte vergi müfettişinin kendiliğinden, gayri ihtiyari ve gayri iradi tavırları ile vergi incelemelerinden beklenen amacın gerçekleşmemesi şeklinde kendini gösterebilecektir. Eşyanın tabiatı böyledir. Kendini “önemsiz” hisseden görevini ve yaptığı işi de önemsizleştirir. Sonuçta da denetimin dışsallık etkileri denetimden beklenen etkinliği ve dolayısıyla devletin vatandaşı nezdindeki etkinliği ve algısı ciddi zarar görecektir.

Bu uygulamaların tamamı vergi müfettişinin bağımsızlık ve tarafsızlığına tehdit oluşturmaktadır. Bu, mükellef camiasında kısaca “siyasallaşma” gibi kavramsallaştırmalarla olumsuz değerlendirmeler yapılmasına zemin hazırlamaktadır.

Çağdaş vergi denetiminde bağımsızlık ve tarafsızlık ilkelerinin en küçük bir tereddüde mahal bırakmadan uygulanmasının sağlanması ülkedeki tüm vatandaşların yararınadır. Yani bu ilkelerin uygulanması kamu yararı ve kamu vicdanı için elzem, olmazsa olmaz koşullardır. Ancak bu ilkelerin uygulanabilmesi için yasal düzenlemeler yapılmalı ve bu yasal düzenlemelerde şu hususlar özellikle yer almalıdır:

- Verimlilik ve denetimde etkinlikten uzak işlevsel olmayan uzmanlaşma sağlama amaçlı yapılan düzenlemelerden vazgeçilmelidir.

- Vergi müfettişinin Daire Başkanı altında konumlandıran ve konumlandırma anlamına gelen mevcut düzenleme derhal kaldırılmalıdır.

- Görevlendirmelerde işe başlama tarihi, işin önem ve derecesi ve iş yükü durumuna göre değerlendirecek ve karar verecek olan vergi müfettişinin inisiyatifinde olmalıdır.

Görevlendirmeler yapıldıktan sonra mükellef dışında hiçbir makam ve kişinin görevle ilgili vergi müfettişi ile temas kurmaması, bilgi istememesi, talimat vermemesi, tavsiye ve telkinlerde bulunmaması ya da bu anlamalara gelecek eylemlerden kaçınması, vergi incelemesinin doğası gereği dışında yorum ve değerlendirmelerden uzak durulması, somut çıkar çatışmasının varlığı hariç çıkar çatışması olabileceğine dair tahdit ve zan altında olması hali dâhil müfettişin kendisi istemediği sürece istisnai olarak iş emrinin üzerinden alınmaması; kısaca, vergi inceleme süreçlerine müdahale içeren, Vergi Müfettişine emir ve talimat niteliği taşıyan her türlü eylem ve söylemden kaçınılması gerekmektedir. Bu durumların ihlali hapis cezasını gerektiren yaptırıma bağlanmalı Vergi Usul Kanunu’nda ya da Türk Ceza Kanunu’nda düzenleme yapılmalıdır.

- Vergi müfettişinin performans düzenlemeleri ortadan kaldırılmalı “güvensizlik” üzerine kurulan yapı “güven” üzerine inşa edilmelidir.

Müfettişi yalnızlaştıran ve artık rutine dönüşmüş bireysel turne çalışmaları istisnai bir durum olarak düzenlenmeli, bireysel turne yerine çok daha iyi sonuç alıcı, verimli ve katma değeri yüksek olan grup turneleri şeklinde işlemler sonuçlandırılmalı, grup turnelerinde tarhiyat öncesi uzlaşma işlemleri de yapılabilmelidir.

Geçmişte genel müdür ve genel müdür yardımcısı arasında halen ise daire başkanının da altında maaş olan Vergi Müfettişinin özlük haklarının asgari genel müdür seviyesine çıkarılması ya da eşit işe eşit ücret ilkesi çerçevesinde halen her biri farklı ücretler alan Cumhurbaşkanlığı Kararı ile atanan bakanlık müfettişleri ve denetim elemanları ile vergi müfettişleri, mülkiye müfettişleri, adalet müfettişleri ve sayıştay denetçileri arasındaki ücret farklılıkları ivedilikle giderilmelidir.

İnceleme süreci öyle bir süreçtir ki, bu sürecin hukuk devleti ilkelerine uygun bir şekilde yürütülebilmesi vergi müfettişinin asgari üniversite eğitiminin üstünde bir bilgi ile donanmış olmasıyla mümkündür. Verginin yapısının devletin tüm birimleri ile dolaylı ya da doğrudan bağlantısı olması dolayısıyla vergi inceleme süreci devletin diğer birimlerinden ve birimlerinin işleyişinden haberdar ve bilgi sahibi olmayı gerektirmektedir.
İşte bu nedenle Vergi müfettişi aldığı eğitim ve mesleki donanımla teknik ve fenni bir konu dışında devletin tüm üst kademe birimlerinde rahatlıkla görev alabilir, görev yapabilir. Vergi müfettişinin inceleme sürecinde elde ettiği mesleki bilgi ve hukuk tecrübesi diğer bakanlıklarda sıkıntı çekmeden ve zorlanmadan görev yapabilmesini olanaklı kılmaktadır.

Vergi müfettişinin düzenlediği vergi inceleme raporu icrası zorunlu olup “takdiri” değildir. Cumhuriyet Savcıları vergi müfettişinin raporu olmadan vergi suçuna ilişkin işlemleri devam ettiremez, bazı işlemlerde dava açamaz; ihtiyati haciz gibi mükellefler için sonuçları çok ağır olan tedbirler, uygulamada çoğu zaman vergi müfettişi talebi olmadan işleme konulamaz. Bu ve benzeri görev ve yetkiler dolayısıyla hiçbir denetim elemanının yargı organları bağlantılı vergi müfettişi kadar yoğun, dolaylı ya da doğrudan bağlantısı yoktur; hiçbir denetim elemanın, kullanılması durumunda bu derece ağır ve kapsamlı toplumsal, ekonomik siyasi ve hukuki sonuçları olan ve olabilecek türden, kapsamlı görev ve yetkileri yoktur.

İşte bu nedenlerle vergi müfettişinin bağımsızlığı ve tarafsızlığı kamu yararının azami ölçüde gerçekleşmesi için olmazsa olmaz bir husustur ve en az yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı kadar önemlidir. Nasıl bir “hâkimlik teminatı” var ise “müfettişlik teminatı”nın da olması, vergi müfettişinin görevini icra ederken maddi ve manevi baskılardan uzak kalması, bağımsızlık ve tarafsızlığının sağlanması için belirtiğimiz düzenlemelerin bir an önce yapılması ve hayata geçirilmesi gerekmektedir.

Esasen “müfettiş teminatı” sadece vergi müfettişinin değil mükellefin de sorunu ve sorumluluğudur. Ve mükellefler de mükellef hakları çerçevesinde, hak kayıplarına ve mağduriyetlere uğramamaları için “müfettiş teminatı” talep etmelidirler.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar