Miras para olursa iyi de, kültür olursa?
Kim istemez ki hiç tanımadığı dedesinin dedesinden yüklü miktarda mal, mülk miras kalsın? Böyle bir fırsata gerçek hayatta çok nadir ancak masallarda sıkça rastlamak mümkün. Çok değerli yazar Burhan Oğuz (1919-2009) 6 ciltlik “Türkiye Halkının Kültür Kökenleri” dev eserinin birinci cilt arka kapağında şöyle yazıyor: “Küçük Asya onbin yılını birbirinden renkli sahneler sergileyerek geçirdi. Tarihin başlangıcından beri en güçlü devletler ya bu topraklar üstünde kuruldu ya da burada uzun süre konukluk etti. Uygarlıklar, harslar (kültürler) üstüste yığıldı, birbiriyle girift oldu, kaynaştı Anadolu yarımadasında.” Sümerler, Hititler, Frigyalılar, Lidyalılar, Urartular, İyonlar ve daha onlarcası dünyaya miras bıraktıkları, kazandırdıkları gelişme ve yenilikler ile tarihte yerini almıştır. Edebiyatın, matematiğin, astronominin, geometrinin ortaya çıkışındaki öncü isimler insanlığın gelişmesine ışık tutmuş, öğretileri bugünün modern bilim ve düşünce sisteminin temelini oluşturmuştur. Biz böyle eşsiz - rakipsiz mirasın ne kadar farkındayız? Öğrenmek, esin kaynağı olarak yararlanmak için ne kadar çaba harcıyoruz?
Arkeologlarımız bize kalan fiziki mirası kazarak, temizleyerek gün yüzüne çıkarmaya uğraşıyor. Bu uğraş sırasında bulunanlar geçmiş yaşamlara ışık tutuyor, onları tanıyor ve öğreniyoruz. Sonrası, fiziki mirası ziyaretçilerimiz ile paylaşıyor, bunlarla övünüyor ve yetiniyoruz. Ancak şehirlerimizin rekabet üstünlüğü sağlaması, zenginleşmesi için bununla yetinmek yetmeyecek! Tıpkı coğrafi işaretli ürünlerde olduğu gibi, tescil ediyor oradan ileri gidemiyoruz. Burada da, uzun yıllar kazıyor eski yerleşimleri ortaya çıkarıyor, sergiliyor ve daha ileri gidemiyoruz. Yerleşik bir yetersizliğimiz var; bir noktada tıkanıp kalıyoruz. Bunu aşmamız gerekiyor.
Acaba bizden olmayanları kabullenmekte zorluk mu çekiyoruz? Bir küp içerisinde bulunan altın sikkelerin üzerinde hangi dilde ne yazdığını umursamıyor da ismi bize yabancı gelene sırtımızı mı dönüyoruz? Pergeli Apollonius, Bodrumlu Herodot, İzmirli Homeros ve daha nicesi yüzlerce yıl bu topraklarda yaşamış uygarlıkların temsilcileri. Kim bilir hangimizin uzaktan akrabası? Bir küp altın bırakmamışlar amma harca-harca bitmeyecek bir miras bırakmışlar; yaratıcı çözümlere imkan veren bilgi!
Google’da aradığınızda “Apollonius of Perga” ya da “Herodotus of Halicarnassus” gibi doğduğu, yetiştiği yerlerin adıyla anılan bu bilge kişilerle ilgili detaylı bilgi daha çok dış kaynaklı. Sanki bizde eğreti duruyorlar; üzerine eğilsek mi eğilmesek mi bir türlü karar veremiyor gibiyiz. Örneğin “Apollonius of Perga”, yani “Antalya-Pergeli Apollonius”. Kendisi “büyük geometrici” diye anılıyor. Konikler adı altında bugün bildiğimiz elips, çember, hiperbol ve parabol kesişimlerine ait problemlerin birçoğu Apollonius tarafından bulunmuş. Geometri günlük yaşamımızın her noktasında var; çalıştığımız masada, çay içtiğimiz bardakta. Antalya buradan dünyanın ilgisini çekecek bir yaratıcı dönüşüme imza atamaz mıydı? Önemseyip, üzerine eğilseydi mutlaka.
Mirasın akılcı yönetimi ile taşa, toprağa sihirli değnek deymişcesine değer kazandırmak mümkündür. Ziyaretçinin zihninde her zaman hatırlanacak, başkalarına aktarılacak yaratıcı çözümler hep mümkündür. Yeter ki bu topraklarda yaşamışları ve yaşanmışlıkları bir başka açıdan değerlendirelim. Ve hiçbir zaman aklımızdan çıkarmayalım; kültür ile sarılıp sarmalanmış miras kadar değerli olan başka bir miras yoktur.
Haftanın Ören Yeri: STONEHENGE, İNGİLTERE
Stonehenge İngiltere’nin Güneybatı bölgesinde yer alan, 5 bin 500 yıl öncesine ait her biri 25 ton ağırlığında ve 4 metre yüksekliğinden bir çember düzeninde sıralanmış bir dizi taştan oluşan bir alandır. Ne amaçla yapıldığı hala gizemini korumakta olan bu alanı yılda 800 bin kişi ziyaret etmektedir.
Alan "English Heritage” adlı İngiltere mirasını koruyup kollamakla görevli bir kurum tarafından yönetilmekte olup alana duyulan ilginin artması için değişik projeler uygulanmaktadır. Bunlardan bir tanesi Stonehenge’de çekilen 1,400 fotoğraftan oluşan bir koleksiyondur. Bunun için topluma açık çağrı yapılmış ve paylaşılan fotoğraflar koleksiyonda toplanmıştır. Ayrıca bu salgın sırasında mirasın korunup kollanması için katkılarını esirgemeyen 8 değerli insanın resmi aydınlatma yoluyla bir süre taşlara yansıtılmıştır.