Mimozaları kaçırıp, erguvanları yakalayamamak
Cemreler sırasıyla havaya, suya, toprağa düşerek doğa coşmaya başladığında, İstanbul'da, şubatta mimoza ağaçları çiçek açarken, en çok da İstanbul Adaları kış sonunda güzelim mimoza sarısı ve kokusu ile bahara hazırlanır. Nam-ı diğer Prens Adaları, yerlisinin adeta sessiz ve mahzun sarışın prensesi gibi olur. Meraklısı adadaki bu doğa keyfini bilir, gider ve paydaşı olur.
Küçük çiçekli, çok kokulu Ada Mimozası dayanıklı olduğundan, vazoda uzun ömürlü, kuruyunca daha da uzun ömürlü olur. Bu uzun yaşam döngüsü mimozayı yıl boyu sevdalısının yanında tutar. Gelecek baharı masasındaki bir, iki dal mimoza ile beklemek İstanbullu için unutulmaması gereken bir yaşam kültürü idi. Ancak mimoza ağaçlarının adeta yağmalanarak satılması, Adalar dışına dal ve çiçek çıkarma yasağını getirdi. Harika oldu. Mimozalara kıymamak, sahiplenmek gerek. Bodur ağacında kokusuz çiçekleri olan İzmir Mimozası’nın da güzelliğini unutmak olmaz.Mimoza yağı kişisel bakım ürünleri ve parfümler için kimya endüstrisinin kıymetli girdilerindendir. Mart sonunda mimozalar biter. Nisan sonu ve mayıs başı ise erguvan zamanıdır. Çiçekleri birkaç hafta olan ve ardından dökülen erguvandaki morun izdüşümü bambaşkadır. Erguvan ağaçları İstanbul sokaklarının incisi, Boğaz'ındaki kolyesidir. Bir yakadan bir yakaya bakarken erguvan seyriyle sade kahve içmenin keyfi müthiştir. Tarih boyunca mistik yaklaşımlar da yapılan erguvan ağacı ile zenginlik, ayrıcalık ve gücün sembolü Erguvan Rengi (Kraliyet Moru; Sur Moru; Tyrian Moru; İmparatorluk Boyası) antik çağdan bugüne insan için mühimdir. Antik çağdan 19. yüzyıla dek Murex adlı deniz salyangozundan meşakkatle ve yüksek maliyetle elde edilen ışık haslığı güçlü, solmayan ve parlak bu mor boya asaleti temsil ederdi. Ve bir gün kimyada bir keşifle yeni bir devir başladı. Mor Devri. Mart 1856'da Sir William Henry Perkin ilk sentetik boyarmaddeyi (Mauveine) üretti.
Rengi Kraliyet moruna benzeyen bu boya ile mor giderek herkesin rengi oldu. Günümüzde kadın gücünün rengi olan mor, biz İTÜ Kimya Mühendisliği Bölümü akademisyenlerinin cübbe şalının da rengi. İstanbul'un çiçekleri harika ağaçlarına ıhlamur, akasya ve manolyayı da eklemek gerekir. Çınar ise hem İstanbul hem de güzelim ülkemiz için başlı başına bir ayrı görkem ve güzelliktir.
İstanbul'un ormanları yeşilin güzelliği ve iklim esnek kentin karbondioksit yutak alanı gücüdür. Ağaçlarımızı korumalı, yeni ağaçlar dikmeli ve gölgelerinin keyfini unutmamalıyız. "Evde Kal Türkiye" dediğimiz bu günlerde ağaçlarımız bizden uzakta olsa da yaşamımıza bilgisayar veya akıllı telefonumuzda dijital mimoza ve erguvan çiçeklerimizi koyabiliriz. Bu yıl mimozaları kaçırıp, erguvanları yakalayamasak da gelecek hepimizi bekliyor. Sağlam ve güçlü olmak gerek. Ağaçlar gibi. Sevinçli ve mutlu olmak gerek. Çiçekli dallar gibi. Ve de Nazım Hikmet'in dediği gibi: Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine.