Metallerin jeopolitiği: Çin, ABD ve küresel rekabet
Enerji güvenliği tüm dünya için kritik konulardan biri. Sadece ekonomik değil, siyasi ve toplumsal düzlemde de…
Bu, eskiden sadece ham petrol ve doğalgaz ile ilgiliydi. Günümüzde ise lityum, bakır, kobalt gibi nadir toprak elementlerini de kapsıyor.
Buna göbekten bağlı sektörlerin başında elektrikli araçlar (EV) geliyor. Bugün çeşitli sebeplerle patinaj yapan elektrikli araçların, önümüzdeki dönemde ağırlığını artıracağına şüphe yok. Dolayısıyla, bu elementlerin jeopolitiği konusu, ülkelerin ve şirketlerin gündeminde kritik bir konumda.
Lityum-iyon pillerin gelişimi, sürdürülebilir enerji ve elektrikli araç devriminin merkezinde yer alıyor. İlk kez 1977’de ABD’li bilim insanı Stanley Whittingham tarafından keşfedilen bu teknoloji, kişisel elektronik cihazlardan yenilenebilir enerji sistemlerine kadar birçok alanda devrim yarattı. 2019'da Nobel Kimya Ödülü'ne layık görülen lityum-iyon piller, fosil yakıtlara bağımlılığı azaltma potansiyeliyle öne çıktı.
Lityum üretimi ve tedarik zinciri
Şili ve Avustralya, dünya lityum üretiminin en büyük iki kaynağı. Bu iki ülke, küresel lityum üretiminin %74'ünü karşılıyor. Ancak, bu ham lityumun büyük bir kısmı Çin’de işleniyor. Çin, küresel lityum işleme kapasitesinin yaklaşık %60’ını kontrol ediyor ve elektrikli araçlar için lityum-iyon pil üretiminde lider konumda. 2021'de dünya genelindeki 200 lityum-iyon pil fabrikasının 148’i Çin'de inşa edildi. 2029’a kadar ise planlanan 136 yeni pil fabrikasının 101’i Çin'de olacak.
ABD’nin lityum rezervleri ve zorlukları
ABD’de, yeterli lityum rezervi olmasına rağmen, büyük çaplı bir işleme tesisi yok. Bu, ABD’nin elektrikli araç pilleri için gerekli olan lityum arzında dışa bağımlı olduğunu gösteriyor. Öte yandan, Çin, yalnızca lityumda değil, diğer nadir toprak elementlerinde de küresel tedarik zincirini kontrol ediyor. Bu elementler, elektrikli araçlarda kullanılan motor mıknatısları, rüzgar türbinleri ve savaş uçakları gibi yüksek teknolojili ürünler için kritik öneme sahip.
Nikel ve kobaltın rolü
Elektrikli araç pilleri için önemli bir diğer element nikel. Özellikle enerji yoğunluğunu artırarak, araçların menzilini uzatmak için kullanılıyor. Endonezya, dünyanın en büyük nikel rezervlerine sahip. Ülke, bu metali işlemek ve kendi elektrikli araç endüstrisini geliştirmek için nikel ihracatını bir süre önce sınırlandırdı. ABD’de ise sadece tek bir nikel madeni var. Onun da rezervi 2025’te tükenmiş olacak.
Kobalt ve çocuk işçi sorunu
Kobalt, elektrikli araç pillerinin dayanıklılığını artırmak için kullanılıyor. Demokratik Kongo Cumhuriyeti, dünyanın en büyük kobalt rezervlerine sahip. Ancak, burada da madenlerdeki sağlıksız koşullar ve çocuk işçi kullanımı gibi son derece endişe verici sorunlar var.
Elektrikli araç tedarik zincirinin eksiklikleri
Küresel otomotiv endüstrisi yöneticileri, elektrikli araç pilleri için gereken tedarik zincirinin çok büyük oranda sıkıntılı olduğunu belirtiyor. Bu, küresel elektrikli araç dönüşüm hedeflerine ulaşmada büyük bir zorluk yaratıyor. Çin’in tedarik zincirindeki hâkimiyeti endüstrinin en önemli gücü olmasını sağlarken, diğer pazarları da sarsıyor.
Sonuç
Lityum, nikel, kobalt ve bakır gibi nadir metaller, modern enerji güvenliği ve sürdürülebilirlik hedefleri için hayati bir öneme sahip.
Elektrikli araçların ve yenilenebilir enerji sistemlerinin küresel çapta benimsenmesi ve yaygınlaşması, bu metallerin çıkarılması, işlenmesi ve tedarik edilmesine dayanıyor.
Çin'in bu alandaki liderliği, küresel rekabetin seyrini değiştiren bir faktör. Bu metallerin jeopolitiği konusu, ülkeler arası kutuplaşmanın iyice belirginleştiği ve ekonomik savaşın sürdüğü ortamda daha da kritik hale geliyor.
En az bunun kadar önemli bir diğer konu da bu metaller çıkartılırken yaratılan çevresel ve sosyal sorunlar. Tam da bu yüzden, işin sahne önüne odaklanırken, arkada yaşananları da gözden kaçırmamak gerekiyor.
Bu nadir elementlerin çıkarılmasında çevreye verilen zarar, acımasız çalışma koşulları, yolsuzluk ve çocuk işçi çalıştırma iddiaları almış başını gitmiş durumda.
Sürdürülebilir sağlıklı gelecek için konunun tek boyutuyla değil, onlarca farklı boyutuyla ele alınması gerekiyor. Teknolojinin yardımıyla kat edilecek hızlı mesafenin yanı sıra, sağduyu ile gidilecek yol da insanlık için önem taşıyor.