Merkez’in yedi aylık enflasyon tahmini yüzde 2.71

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

Yedi aydan kastımızın yılın kalan dönemi olduğu sanırız açık. Yani haziran-aralık döneminden söz ediyoruz. İşte Merkez Bankası’nın bu yedi ayın toplamında beklediği fiyat artışı TÜFE bazında yalnızca yüzde 2.71.

“Merkez Bankası bu oranı nerede ve ne zaman ilan etti” diye düşünenler olabilir. Merkez Bankası’nın bu yönde doğrudan bir açıklaması yok, örtülü bir açıklamadan söz ediyoruz.

Merkez Bankası bu yılın tümüne ilişkin enflasyon tahminini 30 Nisan’da açıkladığı son enflasyon raporunda yüzde 7.40 olarak duyurdu. Açıklamada bu yılki TÜFE artışının orta noktası yüzde 7.40 olmak üzere yüzde 5.50 ile yüzde 9.30 arasında beklendiği belirtildi.

Yıllık tahmin yüzde 7.40, ilk beş aylık gerçekleşmeyi de dün öğrendik; TÜİK’in ilan ettiği verilere göre beş aylık artış yüzde 4.57.

Beş aydaki yüzde 4.57’lik artışın üstüne yedi ayda yüzde 2.71 daha gelince yıllık oranı yüzde 7.40 olarak gerçekleşecek.

Yılın son yedi ayında ilk beş aydakinden daha düşük bir artışta kalınması zor olmakla birlikte elbette gerçekleştirilebilir. Geçmiş yıllarda da benzeri eğilimlerin örnekleri görüldü.

Özellikle 2008, 2010, 2014 ve 2015 yıllarında da benzer bir durum yaşanmıştı.

Ancak bu yılın zorluğu biraz daha farklı. İkinci yedi ayda ilk beş ayın altında kalınabilir de, ikinci yedi ayda varsayılmak durumunda kalınan artış pek düşük sayılır. Yedi ayda yüzde 2.71’de kalabilmek için yaz aylarında ciddi fiyat düşüşlerinin görülmesi gerekiyor. Bunun gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini tahmin edebilmek de çok zor.

Ekonomi kabuğunu kırarken...

Yaz aylarındaki fiyat düşüşü beklentisini zora sokacak önemli bir etken var. Nisan ve mayıs, ekonomik aktivitenin korona yüzünden neredeyse durduğu aylardı. Buna rağmen nisanda yüzde 0.85, mayısta dün açıklandığı gibi yüzde 1.36 artış gördük.

Ekonominin adeta durduğu, tüketimin neredeyse zorunlu harcamalarla sınırlı kaldığı bu iki ayda bile bu fiyat artışları görüldükten sonra şimdi haziranla birlikte normalleşme başlayınca kabuğunu kıran ekonomi nasıl bir fiyat artışı üretir dersiniz...

Nisan ve mayısta ertelenen zamlar devreye alınmaz mı?

Tüketim kımıldayınca bu iki ayın acısını çıkarmak isteyecek fırsatçılar çıkmaz mı?

Dolayısıyla ekonomi üstündeki ölü toprağını atınca yeni bir zam furyasına tanıklık edebiliriz. İki aylık kaybı dengelemek isteyenlerin haklı görülebilecek zamları yanında bir de mutlaka “fırsat bu fırsat” diyerek haksız yere zamma yönelecekler çıkacaktır.

Bu yüzden bir kez daha tekrarda yarar var. Haziran-aralık döneminde ocak-mayıs dönemindekinden çok daha az fiyat artışı gerçekleşmesi her ne kadar teknik olarak mümkünse de, bunu sağlayabilmek pek kolay olmayacaktır.

Bu oranlardan hangisi yanlış?

Elimizde enflasyon ve faizle ilgili beş oran var:

• TÜİK’in dün yaptığı açıklamaya göre mayıs sonu itibarıyla yıllık TÜFE gerçekleşmesi yüzde 11.39.

• Merkez Bankası’nın yıllık TÜFE beklentisi yüzde 7.40.

• Mevcut durumda politika faiz oranı yüzde 8.25.

• Politika faizini yüzde 8.25’e çeken Merkez Bankası piyasayı daha düşük orandan fonlamakta. Ortalama fonlama maliyeti 1 Haziran’da yüzde 7.76, 2 Haziran’da yüzde 7.77 oldu.

• Bankalar mevduat sahibine yüzde 8 dolayında yıllık faiz veriyor.

Şimdi bir tarafta gerçekleşen yıllık enflasyon var; diğer tarafta ise tahmin edilen enflasyon, politika faiz oranı, ortalama fonlama maliyeti ve mevduat faiz oranı var.

Bu beş oran içinden düzey olarak ayrışan yalnızca gerçekleşen enflasyon. Diğerleri üç aşağı beş yukarı aynı kulvarda seyrediyor.

İlk bakışta şunu söylemek mümkün; yanlış ya da aykırı olan oran, diğerlerinden ayrışmış durumdaki mevcut enflasyon.

Ama mantık da diyor ki, tek “gerçekleşmiş” oran mevcut enflasyon.

Diğerleri varsayımlara dayalı olarak uygulanmakta olan oranlar.

Yıl sonu ya da bir yıl sonrasına geldiğimizde öngörülen oranlar gerçekleşmişse, demek ki onlar da doğru. Ama ya olmazsa; ya yıl sonuna geldiğimizde yıllık enflasyon yüzde 7.40 dolayına çekilemez de örneğin yüzde 10 dolayında kalırsa ve mevduatını bugün yüzde 8 ile yatıran tasarruf sahibi çok ciddi bir reel kayba uğrarsa...

Umursayan var mı?

Kimin umurunda! Tasarruf sahibi zarara uğramış kimin umurunda!

Tasarruf etmek cezasız kalmıyor!

Ama hesap başka. Bankaların maliyetini düşürmek gerekiyor. Maliyet düşmeli ki çok düşük faizli kredi açılabilsin.

Vatandaş tasarruf ederek değil de borçlanarak bir şeylere sahip olsun, o da olabilirse... İyi güzel de, nereye kadar?

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar