Merkez Bankası'na göre de döviz satışı yok!

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

✔ Önce BDDK verileri çıktı ortaya: 20 Aralık akşamı vatandaş döviz satmamış, tam aksine almıştı.

✔ Şimdi de Merkez Bankası verileri: 17-24 Aralık haftasında gerçek kişilerin döviz hesabı yalnızca 136 milyon dolar geriledi. Herhalde kimse bu kadarcık satışla kurların üçte bir düşmesinin sağlandığını söyleyemez. Aynı hafta tüzel kişiler ise 1.6 milyar dolarlık alım yaptı.

20 Aralık akşamı neler yaşandığını daha uzun süre tartışacağız. Ekonomide yeni rota çizilmeye çalışılan ve yeni enstrümanlar devreye alınan o akşam döviz kurunda yaşanan hızlı gerilemenin nedeni ne?

Ekonomi yönetimine göre vatandaş dur durak bilmeden döviz sattı.

Bazı bankacılara göre o gece milyarlarca dolarlık döviz satışı gerçekleşti.

Muhalefete göre ise hem kamu bankaları eliyle, hem Merkez Bankası tarafından çok yüklü miktarda döviz satılarak piyasaya müdahale edildi.

Sonuçta döviz neredeyse üçte bir oranında geriledi.

Şimdi o akşam ne olduğu konusunda kimin ne söylediğini bir kenara bırakın.

Gelin hep birlikte sayılara bakalım.

Geçenlerde BDDK'nın verileri açıklandı; vatandaş 20 Aralık'tan 21 Aralık'a geçişte döviz satmamış, tam tersine küçük miktarda da olsa alım yapmıştı.

Dün Merkez Bankası'nın verileri açıklandı. Merkez Bankası'nın verileri haftalık durumu, yani 17-24 Aralık haftasındaki gelişmeleri yansıtıyor ve BDDK'nın verilerinden çok da farklı bir durum yok.

Ne güneş balçıkla sıvanıyor, ne müdahale edilmediği sürece sayılar gerçek durumu yansıtma özelliğini yitiriyor!

Geçen hafta ne oldu

Merkez Bankası verilerine göre 17-24 Aralık haftasında yurtiçi yerleşik gerçek ve tüzel kişilerin mevduatı görünürde 1.2 milyar dolar arttı. Ancak parite etkisi gerçek artışı gölgeledi. 274 milyon dolarlık parite etkisi giderilince toplam artışın 1.5 milyar dolara dayandığı görüldü.

Gerçek kişilerin döviz hesapları bu bir haftada net olarak 136 milyon dolar azalırken, tüzel kişilerin hesaplarında 1.6 milyar dolarlık artış kaydedildi.

Ah bu sayıların gözü kör olsun!

Ne diyorduk göğsümüzü gere gere:

"Öyle bir paket açıklandı ki, vatandaş dövizini satmak için ne yapacağını bilemez oldu; sattı da sattı ve bunun sonucunda da döviz işte böyle düştü!"

Hani nerede? Nerede bu satış?

BDDK'nın verileri de, Merkez Bankası'nın verileri de öyle piyasayı adeta alt üst edecek, dövizin üçte bir oranında gerilemesi sonucunu doğuracak boyutta bir satış olmadığını gösteriyor. Hatta net olarak satış değil alım yapılmış.

Peki şu durumda o günkü dövizi kim sattı?

"Arkadaşlara" bir daha mı sorsak ki "Biz bir şey yaptık mı" diye!

Bir yıl önce ne yazmışım...

Ve nihayet gidiyor... 2020'den söz ediyorum.

Her ne kadar 30 Aralık'tan 31 Aralık'a geçmekle 31 Aralık'tan 1 Ocak'a geçmek arasında hiç fark yoksa da bir takvim belirlemişiz işte ve umuyoruz ki çok şey değişecek.

Umut bu kez yalnızca fakirin değil, tüm insanlığın ekmeği!

Bir nükleer felaket yaşamazsak...

Dinozorları yok eden türde bir göktaşının altında kalmazsak...

Covid-19 yerini Covid-20'ye ya da adı her ne olacaksa yepyeni ve daha beter bir virüse bırakmazsa...

Kişisel olarak başımıza bir felaket gelmezse...

İş bulursak, aş bulursak, ekonomimizi biraz düzeltebilirsek 2021 pekala 2020'den daha iyi bir yıl olur.

Hani Bektaşi babasının getirilen iki testi şarabın ilkinden bir yudum alıp "Bana diğerini verin, onu tatmaya gerek yok, çünkü bundan kötü olamaz" demesi gibi 2021 şu an için 2020'den kötüsü olabilir mi?

Ama kendimizi öyle fazla da kaptırmayalım. Hele hele "Aşı da bulundu, yaza kalmaz her şey normale döner" diye sorunu bıçakla kesip atabileceğimizi hiç düşünmeyelim. Koronayı yensek bile, ekonomide uğradığımız tahribatı gidermek kolay mı olacak sanıyorsunuz.

Ve geldik bugüne...

Dilimizde çok sevimsiz bir söz var:

"Gelen gideni aratır."

Bu daha çok kişiler için kullanılır ama bu kez yıllar için kullandığımızda da 2021'in 2020'yi arattığı gün gibi ortada.

Koronadan kurtulmak şöyle dursun, daha kötüye gittik.

Bakın, haftalardır her gün bir uçak düşmüş gibi kaybımız var; ama yavaş yavaş ısıtılan kurbağaya döndük, umursamıyoruz bile.

Kanıksamıştık koronayı... Ekonomi ise geçen yılki çöküşe kıyasla görece düzelmişti, şahane değilse de kör topal gidiyordu.

Bu durum adeta battı bize!

Faiz indirme saplantımız depreşti.

Eylüle kadar dokunmadığımız faizi indirmeye başladık.

Araba hep bir tarafa çekiyordu ama sürücü onu bildiği için alışkındı, ona göre geçiyordu direksiyona. Biz tuttuk yürüyen aksamı tamir edeceğiz diye tümden bozduk ve arabayı ne zaman nereye çekeceği belli olmayan bir hale getirdik. Kıvranıyor şimdi sürücü. Tabii ki yolcular da...

Ya 2022?

Peki önümüzdeki yıl neler yaşayacağız...

Genellikle hep öyleydi ama şimdi bizi tümüyle siyasete odaklanılacak bir yıl bekliyor. Zamanında yapılacak seçime bile şunun şurasında bir buçuk yıl kaldı.

- Millet ittifakının adayı kim olacak?

- Erdoğan bu Anayasa'ya göre bir kez daha aday olabilecek mi, olamayacaksa bu konuda son sözü kim söyleyecek?

- İttifaklar genişleyecek mi?

Yıl boyuncu bunları tartışacağız.

Ara ara yeni petrol ve doğalgaz yatakları keşfedip mutlu olacağız.

Kur korumalı mevduat hesabı tutmaz ve kur yine yükselirse ne yapacak, acaba bu kez nasıl bir çare peşinde koşacağız?

Sonra bir de bakacağız, 2023 için bir şeyler yazıyoruz...

Rahmetli Vehbi Koç'un öğüdünü unutmayalım:

En başa yazdığımız 1'in yanına her başarıda sıfırları ekleyelim ama o baştaki 1'i, yani sağlımızı yitirmeyelim. O zaman sıfırların hiçbir anlamı kalmaz çünkü.

Sağlıklı bir yıl dileğiyle...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar