Merkez Bankası yeniden ekonominin merkezine oturmaya hazır

Prof.Dr. Burak ARZOVA
Prof.Dr. Burak ARZOVA EKONOMİDE GÖRÜNÜM

Ekonomik veri takvimi içerisinde en önemli haftalardan birini geride bıraktık. Bu hafta tam anlamıyla ‘Merkez Bankaları Haftası’ oldu.

Amerikan Merkez Bankası Fed’in faiz kararının 25 baz puanlık artış yönünde olacağı zaten tüm varlık fiyatlamalarının içine girmişti. Bu toplantı sonrası açıklanacak metinin içeriği ve Başkan Powell’ın yapacağı basın toplantısında vereceği cevaplar, yılın kalan son üç toplantısında bir faiz artışının daha olup olamayacağının öngörülmesi açısından önemliydi.

Metine baktığımızda bir önceki toplantıyla hemen hemen aynı gelen bir metinle karşılaştık. Enflasyon tanımı ‘yüksek’ olarak tanımlanmışken, ekonomik büyüme tahmini ‘mütevazı’dan ‘orta’ya yükseltilmiş. Bankacılık sektörünün ‘sağlam ve dayanıklı’ olduğu yenilenmiş.

Bankacılık sektörüne ilişkin vurgulamanın aynen korunması, sektöre yönelik endişelerin hala devam ettiğinin göstergesi olarak algılandı.

Powell, ekonominin dayanıklılığı göz önüne alındığında artık 2023'te bir durgunluk öngörmediğini, ancak bu yılın ilerleyen günlerinden itibaren büyümede gözle görülür bir yavaşlama beklediğini söyledi. Enflasyonun 2025 sonuna kadar %2’ye yakınsayamayacağına ilişkin söylemi bence önemliydi. Enflasyonla kararlılıkla mücadele edeceklerini bir kez daha dile getirdi.

Bence 25 baz puanlık bir faiz artışı daha gelecek gibi duruyor. Elde 3 toplantı kaldı. En erken olanı Eylül 19-20 Eylül 2023 toplantısı. Öncesinde Wyoming’de Jackson Hole toplantıları (24-26 Ağustos 2023) var. Toplantının bu yıl ki teması ‘Küresel Ekonomideki Yapısal Değişimler’. Gelecek döneme ilişkin Fed’in ‘Politika Öngörüsü’nü bu toplantılarda öğrenebiliriz.

Dışarıda bu gelişmeler olurken içeride Merkez Bankamızın hepimizin heyecanla beklediği ‘Enflasyon Raporu-III’ toplantısı vardı. Enflasyona ilişkin Merkez Bankasının öngörüleri bir yana yeni Merkez Bankası Başkanımızın basın ve ekonomistlerle açıktan ilk temas kuracağı toplantı olması açısından da önemliydi.

Malum Merkez Bankası Başkanımızı basınla sadece 20 saniye konuşurken duymuş, ‘Şundan eminim ki, hükümetimiz belirlediği ekonomik hedefler doğrultusunda enflasyonla mücadele etmek için bütün ekonomik birimlerimiz kollarını sıvamıştır’ diyerek fiyat istikrarı, finansal istikrar ve enflasyonla mücadele vurgusunda bulunmuş ve bizlere iyi bayramlar dilemişti. Bu kısa iletişim sonrasında kendisini bir daha hiç duyamamıştık.

Merkez Bankası’nın ‘enflasyon raporları’ önemli raporlardır.

Özellikle grafikler çok yol gösterici olur. Ancak Merkez Bankasının önemsizleştirildiği ve itibar kaybına uğradığı dönemde rapor içeriği de değişmiş ve bir ‘Manzume’ şekline dönüşmüştü. Çıktı açığı grafiği ile ifadelendirilen enflasyon öngörüsü grafiğinden ‘Çıktı Açığı’ grafiği çıkartılarak anlamsız hale gelmiş, 2023 yılsonu enflasyonu yılın ikinci raporunda da birinci rapordaki öngörü ile %22,3 olarak tutularak inandırıcılığını yitirmişti. En dikkat çekici unsur 2023 Gıda Enflasyonun mevcut riskler (tahıl koridoru anlaşmasının bozulması, kuraklık, mevsimler etkenler) dikkate alınmadan hiç artmayacakmış gibi raporda yer almasıydı.

Geçmişten aldığı kötü mirası yeni Başkan Hafize Gaye Erkan’ın olumluya çevirdiğine şahit olduk.

İlk izlenim sunumun derli toplu ve teknik unsurları ağır basan bir sunum olmasıydı. Başkanın Türkçesi ve teknik tabirlere hâkimiyeti, bu tür makamlarda görmeyi arzuladığımız şekildeydi. 

Bu toplantıda hemen göze çarpan önceki dönemde yapılan yanlışlıkların eğip bükmeden grafikler üzerinde gösterilmesi oldu. Örneğin ‘Çıktı Açığı Grafiği’ yeniden geri gelince uygulanan popülist politikaların talep üzerinde yarattığı etkiyi görebildik. Yine piyasa faiz oranı ile politika faizi makasının daraltıldığından bunun bir normalleşme olduğundan bahsetti Başkan Erkan. Bence buradaki en önemli sözü ‘Bankalara Bankacılık Yapmaları için Alan Açtık’ söylemiydi. Önceden getirilmiş düzenlemeler garabetini ‘Dinamik Optimizasyon Problemi’ ne benzetti. Etken unsuru Mevduat Faizi olarak gördüğünü, buradaki normalleşmenin kredi faizi normalleşmesine imkân tanıyacağını söyledi.

Mevduat faizi – Politika faizi grafiğini görünce mevduat faizlerinin aşağı yönlü inerek politika faizine yakınlaşmasının dolarizasyonu engelleyip engellemeyeceği sorusu geliyor akla hemen. Sıkı para politikasından beklenen normal şartlarda politika faizinin mevduat faizine daha yakınlaşması olmalı. Enflasyonla mücadele eden büyük Merkez Bankalarında bu şekilde olduğunu görmüştük. Mevduat faizi düşük olduğunda vatandaşın kendini enflasyona karşı koruması işi yeniden dövize ve Borsa İstanbul’a havale edilmiyor mu?

Dış finansman konusunda Birleşik Arap Emirlikleri ile yapıldığı açıklanan 50,7 milyar Dolarlık anlaşmanın büyük bir kısmı MoU yani ‘Mutabakat Zaptı’. Buradan gelmesi beklenen en yakın tutar 3 milyar dolarlık Eximbank Kredi ile 8,5 milyar dolarlık deprem bölgesine yönelik SUKUK. Bu anlaşmaların sanki imzalanmış gibi dikkate alınması çok gerçekçi değil. Bunun yanında Batı kaynaklı sermaye konusunda daha alınacak çok yol var. Cari açıkla ilgili duyduklarımız PPK metninde yazılanla aynı. O nedenle ben cari açık konusunda daha gerçekçi olunmasını beklerdim.

Yeni Başkan’ın sıklıkla kullandığı cümleler ‘Tüm araçlarımızı kararlılıkla kullanmaya devam edeceğiz’, ‘Seçici Kredi Uygulamasına ve Miktarsal Sıkılaştırma Devam Edeceğiz’, ‘Adımlarımızı attık, etkilerini görmek istiyoruz. Bir sonraki adımı optimize ederek devam edeceğiz.’ cümleleri oldu. İlk iki cümle PPK metni içerisine de girmişti. Son cümle ise Fed Toplantısı sonrası Powell’ı hatırlattı. Başkan merkez bankasının bağımsız olduğunu, tamamen verilere odaklı, bilimi esas alarak, gerektiği şekilde ve gerektiği kadar kararların uygulanacağından bahsetti. Bana bu çok inandırıcı gelmese de umarım Başkan Erkan, adımlarını atarken Fed Başkanı Powell kadar özgür olabilir.

Kur Korumalı Mevduat konusunda net bir açıklama duyamadık. Yeni finansal araçlar üzerinde çalışıldığına ilişkin açıklamayı ben KKM’den çıkış stratejisi olarak yorumladım. Sanırım bu sorunun cevabını öğreneceğimiz en yakın beklenti, Eylül ortası gibi açıklanması beklenen Orta Vadeli Program.

Bence en içten ve samimi söylemi ‘Makro İhtiyati Düzenlemeler Hediyesi Önümde Olmasaydı’ demesiydi.  Bunu 6-7 ay evvel söyleseydi acaba ‘Mandacı Ekonomistler Grubu’ içerisinde olur muydu sorusunu kendime sordum ve gülümsedim.

Enflasyon beklentisinin 2023 yılı sonu için %58’e güncellenmesi olumlu. Gıda enflasyonu beklentisinin ise % 61,5 olarak güncellenmesi oldukça makul. Ancak 2024 yılında bir yerel seçim sürecini yaşayacağımızı dikkate aldığımızda iktidarın ücret zamlarını yüksek tutma ihtimali ve popülist politikalara devamı büyük olasılık. 2024 yılı sonunda %35 hedefi kolay ulaşılacak bir hedef gibi durmuyor. 

Soruların alınmasında çoklu soru yöntemine geçilmesini ben kendi adıma olumlu bulmadım. Soru soranlara karşı belki biraz daha yumuşak olunabilirdi. İletişim konusunda biz gerek gördüğümüzde sizlere haber vereceğiz şeklindeki anlayışın ise modern merkez bankacılığında pek de yerinin olmadığını yeniden hatırlatmak isterim.

Özetle yeni Başkan’ın sunumu, bana sert gelse de toplantıyı idare ediş şekli, teknik bilgisi ve kararlılığını kendi adıma çok olumlu buldum.

Umarım kendisine yeterince sabır gösterilir ve zaman içerisinde çalışacağı alanın imkânları daraltılmaz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar