Merkez Bankası enflasyon düşüşüne destek vermedi!

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

✔Merkez Bankası faizi yüzde 19'da tutarak "faiz indirimi yoluyla enflasyonu düşürme politikası"na destek vermemeyi tercih etti.

✔ PPK açıklamasında faizin enflasyonun hep üstünde tutulacağı da belirtildi. Şu durumda faizi aşağı çekerek enflasyonu düşürme ve piyasaları canlandırma politikasını terk mi ettik?

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu politika faizini yüzde 19’da tuttu. Bu karar, çok açık bir şekilde “enflasyonun gerilemesini sağlayacak en temel politikaya” destek vermemek anlamına gelmez mi!

Düşür faizi, düşsün enflasyon!

Hem Naci Ağbal, bilindiği kadarıyla, faizi artırdığı ve yüzde 19’a çıkardığı için görevden alınmadı mı? Peki Merkez Bankası dün niye faizi bu yüksek düzeyde, yüzde 19’da tuttu da indirime gitmedi.

Bir “faiz lobisi”nin varlığına ve bu lobinin çok güçlü olduğuna inanmamızı gerektiren bir dizi işaret var! Enflasyonun en önemli nedeninin yüksek faiz olduğu söylenmiyor mu, söyleniyor. O zaman bir kez daha soralım:

“Merkez Bankası hazır elinde fırsat varken dün neden enflasyonun gerilemesini sağlayacak olan faiz indirimine gitmedi?”

Kaldı ki Merkez Bankası faiz indirimi şöyle dursun, Para Politikası Kurulu toplantısından sonra yapılan açıklamada faizi öyle kolay kolay indirme niyetinde olmadığını da ilan etti:

“TCMB, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanmaya devam edecektir. Enflasyonda kalıcı düşüşe işaret eden güçlü göstergeler oluşana ve orta vadeli yüzde 5 hedefine ulaşıncaya kadar politika faizi, güçlü dezenflasyonist etkiyi muhafaza edecek şekilde, enflasyonun üzerinde bir düzeyde oluşturulmaya devam edilecektir.”

Görüyor musunuz Merkez Bankası ne diyor:

“Politika faizi enflasyonun üzerinde oluşturulmaya devam edilecektir...”

Bu yaklaşım faiz lobisinin gücü değilse nedir!

Demek ki faizi düşürüp böylece enflasyonu aşağı çekme politikasından tümüyle vazgeçtik.

Yazarlık başka, başkanlık başka!

Para Politikası Kurulu’na dün kim başkanlık etti, Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu.

Kavcıoğlu Merkez Bankası Başkanlığı görevine getirilmeden çok kısa bir süre önce 9 Mart’ta köşe yazdığı gazetede sıkı para politikasından vazgeçilmesi gerektiğini savunduğu bir yazı kaleme almıştı.

Peki dünkü açıklamada Kavcıoğlu’nun imzasıyla ne deniliyor:

“...Bu doğrultuda Kurul, politika faizini sabit tutarak sıkı parasal duruşun korunmasına karar vermiştir.”

Üstelik 9 Mart’ta faiz yüzde 17 düzeyindeydi. Sahi dün niye faiz indirimine gidilerek sıkı parasal duruştan vazgeçilmedi ve enflasyonun düşmesine katkı verilmedi?

 

YABANCI ÇIKIŞI DURDU

Merkez Bankası’ndaki son başkanlık operasyonunu izleyen günlerde Türkiye’den kaçarcasına çıkan yabancıların başlangıçtaki o kaygıları hafiflemişe benziyor.

Başkanlık operasyonuna denk gelen 19-26 Mart haftasında hisse senedi ve devlet iç borçlanma senedinde 1.9 milyar doları aşan bir çıkış yaşanmış, izleyen 26 Mart-2 Nisan haftasındaki çıkış 505 milyon dolara gerilemişti. Dün açıklanan verilere göre 2-9 Nisan haftasında ise 32 milyon dolarlık da olsa bir giriş gerçekleşti.

Yabancı yatırımcılar hisse senedinden çıkmayı geçen hafta da sürdürdü. Yabancılar 2-9 Nisan haftasında 46 milyon dolarlık hisse senedi sattı.

Geçen hafta DİBS’te ise 78 milyon dolarlık alım yapıldı ve böylece net giriş 32 milyon dolar oldu.

Yabancı yatırımcıların iç borçlanma senedinden çok yüklü çıkışlar gerçekleştirmesi zaten beklenemezdi; çünkü faizin yükselmesiyle birlikte bu senetlerin değeri düşmüştü ve bu düşük değerden satış yaparak çıkmak hiç de gerçekçi bir davranış olmazdı.

Faiz artışı ve lobi diyenlere bu gerçeği bir kez daha hatırlatmak gerekir. Faiz artınca elinde iç borçlanma senedi bulunanlar zarar eder ya da alış fiyatlarının düzeyine göre karları azalır. O yüzden de daha önce Türkiye’ye gelmiş ve devletin çıkardığı borçlanma senetlerini almış olanlar değil faizin artmasını, tam tersine düşmesini ister.

 

DÖVİZ HESAPLARI YENİDEN ARTMAYA BAŞLADI

İktisat literatürüne geçecek şekilde faizle birlikte dövizi de artırınca çok istediğimiz vatandaşın dövizden TL’ye dönmesi kısa süreliğine de olsa gerçekleşmişti ya, işte o dönüş sona erdi.

19 Mart’tan 2 Nisan’a kadar geçen iki haftada döviz tevdiat hesapları 12 milyar dolar gibi rekor bir azalış göstermişti. Sonrasında düşüş durdu ve döviz hesapları yeniden artmaya başladı. Zaten BDDK’nın günlük verileri döviz hesaplarındaki artışa işaret ediyordu.

Merkez Bankası’nın dün açıkladığı 2-9 Nisan haftasını kapsayan son verileri, döviz hesaplarında 1.8 milyar dolarlık artış olduğunu gösteriyor. Ancak bu tutar yanıltıcı, bu artışın 1.4 milyarı parite ve altın fiyatlarındaki artıştan kaynaklanıyor. Gerçek artış 400 milyon dolar civarında.

Ancak yine o rekor düşüşün durması ve yeniden artış başlaması önemli. Öyle anlaşılıyor ki Türk halkını dövizden vazgeçirebilmek kolay kolay mümkün olmayacak.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Gerçek enflasyon kaç? 12 Eylül 2024