Merkez Bankası “Ben doğru bildiğimi yaparım” diyor

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

✔ Merkez Bankası Başkanı Ağbal, faiz indirimi isteklerine karşı son noktayı koydu: "Faiz indirimini konuşmak için çok erken."

✔ Peki faiz indirimini isteyenler, insanların kafasına ısrarla nisanda indirim olacağını sokmak için çaba gösterenler kimler? "Faiz düşsün, elimdeki kağıt değerlensin ve yüksek fiyattan satıp çıkayım" diye düşünenler...

Merkez Bankası yılın ilk enflasyon raporunu açıkladı. 2021’in enflasyon tahmini yüzde 9.40 olarak sabit tutuldu. Başkan Naci Ağbal da raporla ilgili olarak bir sunum yaptı.

Bir dizi veri, grafik, tahmin... Temel olarak söylenen ise şu:

“Ben doğru bildiğimi yaparım...”

Merkez Bankası’nın söylediği bu. Nedir kastedilen, faiz.

Peki Merkez Bankası böyle söylüyor söylemeye de, bunu gerçekleştirmek söylendiği kadar kolay mı, işte orası biraz karışık.

Merkez Bankası, siyasi müdahale olmasa söylediğini kuşkusuz yapabilir. Zaten sorunumuz da o müdahaleler değil mi?

Faiz indirimini başka kim ister?

Siyasiler bir yana, faiz indirimini isteyen kesimler de yok değil.

“Piyasa bekliyor” algısı yaratmaya çalışan bazı çevreler, faiz indiriminin nisan ayında başlayacağı, hatta başlaması gerektiği gibi bir görüşe daha çok taraftar bulabilme peşinde. Niye mart değil de nisan ya da niye mayıs değil de nisan, o da pek belli değil ya...

Sürekli olarak “Merkez Bankası nisan ayında faiz indirimine başlar” görüşü empoze edilmeye çalışılıyor.

Herkesin kafasında yer etmesi istenen bu söylentiden Merkez Bankası’nın habersiz olması tabii ki beklenemez.

İşte Başkan Naci Ağbal, enflasyon raporunu açıkladığı sunumda bir soru üstüne Merkez Bankası olarak bu konudaki tavırlarını çok kısa ve net olarak ortaya koydu:

“Faiz indirimini konuşmak için çok erken.”

Ağbal, fiyat istikrarına işaret eden yüzde 5 enflasyona ulaşana kadar sıkı para politikasının kararlılıkla sürdürüleceğini de vurguladı.

Aslında Naci Ağbal’ın dün söylediklerinde yeni bir yön yok. Para Politikası Kurulu’nun 21 Ocak’taki toplantısından sonra yapılan açıklamadaki şu ifadeyi hatırlayalım:

“Kurul, 2021 yıl sonu tahmin hedefini (yüzde 9.40’lık enflasyon tahmini) dikkate alarak, enflasyonda kalıcı düşüşe ve fiyat istikrarına işaret eden güçlü göstergeler oluşana kadar sıkı para politikası duruşunun kararlılıkla ‘uzun bir müddet’ sürdürülmesine karar vermiştir."

Merkez Bankası “Faizi uzun müddet yüksek tutacağım” diye ısrarla vurguladığı halde kimler niye mi sürekli olarak indirimin yakın olduğu görüşünü yaymaya çalışıyor?

Yanıt, “Faiz lobisi” başlıklı kutuda...

AH ŞU FAİZ LOBİSİ!

Dedik ya, Merkez Bankası kaç zamandır “Faizi uzun süre yüksek tutacağım” görüşünü dile getiriyor. Ama işte bazı kesimler ısrarla “Faiz artık düşmeli” diyor, “Nisanda düşecek” diyor ve sanki başka bir şeye oynuyor! Neye oynandığı da belli; faiz düştü mü, eldeki varlıkların fiyatı artıyor.

Birileri bunu hala öğrenemedi, o yüzden işleyişin nasıl olduğunu bir kez daha anlatmaya çalışalım: Bir yatırımcı olarak vade sonundaki değeri 100 lira olan bir iç borçlanma kağıdını, örneğin yüzde 20 faizle iskontolu olarak (100/1,20=83) 83 liraya aldınız. 17 lira faiz geliriniz. Ama siz bu kağıdı aldıktan sonra sihirli bir el değdi ve ertesi gün faiz yüzde 10’a düştü. Sizin bir gün önce 83 liraya aldığınız kağıdın satış fiyatı bir anda (100/1,10=91) 91 liraya fırladı.

Hani dilimize pelesenk oldu, ha bire “faiz lobisi” diye tutturuyoruz ya, o lobi denilen kesim her zaman faiz artsın istemez. Şu dönem olduğu gibi faizin aşağı çekilmesini de ister. Yabancı yatırımcı eğer Türkiye'ye gelmiş ve kamu kağıdına yatırım yapmışsa, onun kısa zamanda çok para kazanması sanıldığı gibi faizin artırılmasıyla değil, tam tersine faizin düşürülmesiyle mümkündür.

Hatta elinde kağıt olanlar, faizin artırılmasını hiç ama hiç istemez. Yukarıdaki örneği tersten düşünün; bugün yüzde 10 faizle kağıt almış ve 91 lira ödemişsiniz, yarın faiz yüzde 20’ye çıkmış, sizin kağıdınızın fiyatı da bir anda 83 liraya gerilemiştir.

Söyler misiniz, “faiz lobisi” hep faiz artışı mı istermiş?

YABANCI İKİ HAFTADIR BEKLE-GÖR POLİTİKASI İZLİYOR

Merkez Bankası Başkanlığı görevine Naci Ağbal’ın getirilmesi, verilen mesajlar, politika faizinde haftalık repoya dönülmesi ve faiz artırılması hem iç borçlanma senedine, hem de güven ortamı oluşması sayesinde hisse senedine yoğun bir yabancı girişi gerçekleşmesini sağlamıştı. Ama bu giriş iki haftadır sekteye uğramış gibi görünüyor.

15 Ocak’ta biten haftada yabancılar 31 milyon dolarlık hisse senedi alırken 18 milyon dolarlık iç borçlanma senedi satmış ve toplamda 14 milyon dolarlık bir giriş olmuştu. 8 Ocak’ta biten haftanın 779 milyon dolarlık girişiyle kıyaslandığında 14 milyon dolar hiçbir şey değildi.

22 Ocak’ta biten hafta ise net giriş bile olmadı. Geçen hafta yabancı yatırımcılar net olarak 118 milyon dolarlık hisse senedi satıp 33 milyon dolarlık devlet iç borçlanma senedi aldı. Böylece toplamda 84 milyon dolarlık çıkış oldu.

Şimdi... "Faiz lobisi” kutusundaki bilgiyle bağlantı kurma zamanıdır. Son iki haftanın verileri yabancı yatırımcının sanki çıkmaya hazırlandığını gösteriyor. Ama yabancılar kendi açılarından haklı olarak çıkarken de ellerindeki iç borçlanma senetlerini yüksek fiyattan satmak istiyor. Bunun yolu da belli; faiz düşerse eldeki kağıdın fiyatı artacak.

Şu soruyu kendi kendimize sormak durumundayız; faizin hızla inmesi en çok kimin işine yarar?

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar