Merkez bankaları haftası
Küresel piyasalarda resesyon endişeleri, merkez bankaları politikaları ve bankacılık sektörüne yönelik gelişmeler takip edilen ana konu başlıkları olmaya devam ediyor. Ocak diplerinden tepki yükselişleri ile hedef direnç bölgelerini test eden piyasalarda bu hafta, merkez bankalarından gelecek politika sinyalleri önemli olacak. Bankacılık sektöründeki son yaşanan çalkantıların ardından, merkez bankaları faiz artırımlarını durdurmaya yakın olduğunu ima ederken, bazı zayıf makro verilerin ise resesyon endişelerine destek olduğunu görüyoruz.
Kısa vadede küresel merkez bankalarından gelecek politika sinyalleri, bankacılık sektörüne yönelik gelişmeler, büyüme ve enflasyon sinyalleri arayacağımız makro veriler ve resesyon fiyatlamalarının riskli varlıklardaki eğilimde belirleyici olmaya devam edecek. Bu hafta bu satırlar okunurken açıklanmış olacak ABD Merkez Bankası FED FOMC kararları, Perşembe günü Avrupa Merkez bankası ECB kararları ve Cuma günü açıklanacak ABD tarım dışı istihdam verileri riskli varlıklar açısından oldukça önemli olacak.
Hatırlanacağı üzere 22 Mart tarihinde gerçekleşen toplantıda FED, beklendiği gibi 25 baz puan faiz artırımına giderken, bir önceki açıklama notunda yer alan “devam eden faiz artışlarının uygun olacağına” dair ifade yerine “bazı ek politika sıkılaştırmasının uygun olabileceği” ifadesinin yer aldığını ve açıklamalardaki tonun yumuşadığını görmüştük. Açıklamalarda genel olarak bankacılık sektöründe yaşanan stresin kredi koşullarında sıkılaşmaya yol açacağı, durumun belirsiz ve para politikasının buna nasıl yanıt vereceğini söylemek için çok erken olduğuna dair mesajları, önümüzdeki dönem faiz patikasının ise mali sistemdeki gelişmelere göre belirleneceğine dair bazı işaretler gözlemledik. 22 Mart toplantısına ait FOMC tutanakları, bankacılık sektöründeki stresin ardından borç verme koşullarının sıkılaşacağı riskini ve durgunluk olasılığının arttığını kabul ettiğini gösterdi. Ayrıca birkaç üyenin faiz oranlarının sabit bırakılmasını tartıştıklarına dair detaylar da dikkat çekiciydi.
Dolayısıyla bu haftaki Fed toplantısında özellikle son yaşanan bankacılık sektörüne yönelik endişeler ardından piyasaların zirve faiz seviyesine, bu bölgede ne kadar süre kalınacağı ve faiz indirimlerinin gündeme alınıp alınmayacağı konusuna odaklanacağını düşünüyoruz. Biz Powell’ın bankacılık sektöründe yaşanan çalkantı eşliğinde 25 baz puan faiz artırımı ardından Haziran ayında duraklamaya gidileceğini sinyallemesini ancak önümüzdeki döneme yönelik olarak esnek kalmaya çalışacağını ve belirgin bir faiz patikasına işaret etmeyeceğini düşünüyoruz. Kısacası Powell’ın şahine veya güvercine kaçacak bir vurgu yapmaktan kaçınma olasılığı bizce yüksek. Haziran ayında faiz artış sürecinde duraklamaya gidileceğine dair sinyallerle birlikte açıklamalarda şahin tonlamanın korunması, FED’in faizlerin bir süre daha yüksek seviyelerde kalması gerekeceği mesajını yinelemesi risk iştahını olumsuz etkileyebilir. Diğer taraftan faiz artışına gidilmemesi ve faiz indirimlerinin gündeme alınacağına dair net sinyaller ise bankacılık sektöründe yaşanan problemlerin görünenden de kötü olduğuna dair beklentilerin gündeme gelmesine neden olabilir. Eğer FED, 25 baz puan veya piyasa beklentilerinin üzerinde faiz artışına gider -örneğin 50 baz puan- faiz artışlarının devam edeceğine işaret eder ve enflasyona yönelik şahince bir tutum sergilerse, bu görünümün şahince yorumlanabileneceğini, riskli varlıklar üzerinde olumsuz etkisi olabileceğini düşünüyoruz. Diğer taraftan faizlerde değişiklik yapmaz veya faiz indirimine gider ve önümüzdeki dönemde faiz sürecinin verilere bağlı olacağına işaret ederse piyasada bu güvercin yönde sürpriz olarak değerlendirilebilir. Ancak bu görünüm ABD’de bankacılık sektöründe yaşanan problemlerin görünenden de kötü olduğuna dair beklentilerin gündeme gelmesine neden olabilir. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde likidite endişeleri ve resesyon fiyatlamalarının riskli varlıklar üzerinde belirleyici olacağını, ayrıca FED sonrasında Nisan ayı istihdam verisiyle birlikte özellikle 10 Mayıs’ta açıklanacak enflasyon verisinden gelecek sinyallerin önemli olacağını hatırlatmak istiyoruz.
Perşembe günü gerçekleşecek ECB toplantısında ise 25 baz puan faiz artırımı ile birlikte önümüzdeki dönemde verilere bağlı yaklaşımın devam edeceğine dair sinyaller görmeye devam edebiliriz. Ancak 50 baz puan faiz artırımıyla birlikte yapışkan enflasyona yönelik uyarılar ve daha fazla faiz artırımı ihtiyacına dair sinyallerin şahince algılanabilineceğini ve riskli varlıklar üzerinde olumsuz etkisi olabileceğini düşünüyoruz.
Diğer taraftan makro verilerin faiz artırımlarında sona gelindiğine dair son dönemde güçlenen beklentileri ne derece desteklediğini takip ediyoruz. Bu doğrultuda istihdam piyasasına baktığımızda istihdama yönelik veriler sektördeki soğumanın devam ettiğine dair işaretler verse de soğumanın henüz FED’i enflasyonla mücadelede rahatlatabilmesi için yeterli seviyede olunmadığına dair işaretler veriyor. Enflasyon tarafında ise Mart ayı enflasyon verisinde, her ne kadar FED’in yeni favori göstergelerinden biri olan barınma hariç çekirdek hizmet grubundaki gerileme umut verici olsa da çekirdek enflasyon yüksek seviyelerini korumaya devam etti. Tarım dışı istihdam verisi Cuma günü açıklanacak ve beklentiler, istihdam artışında hız kaybının devam etmesi yönünde. Beklenene yakın belirgin bir sapma göstermeyecek rakamlar piyasalar için en iyi sonuç olabilecekken, çok güçlü verilerin veya resesyon endişelerine destek olabilecek nitelikteki zayıf verilerin riskli varlıklar üzerinde olumsuz etkisi olabileceği unutulmamalı.
Piyasa yapısına baktığımızda ise hisselerin tepe görünümü sinyalleri ürettiğini, dolar endeksinde dip oluşumu çabasının öne çıktığını, uzun vadeli tepe görünümü sinyalleri üreten tahvil faizlerinde ana destek bölgeleri üzerinde yatay eğilimin devam ettiğini, altında ise zirve bölgelerin test edildiğini takip ediyoruz. Küresel risk barometresi olarak da izlediğimiz ve tepe görünümü çizen S&P500 endeksinde yukarı yönlü potansiyelin sınırlı olduğunu düşünüyoruz. S&P500 endeksinde yukarıda 4200 direnç bölgesinin aşılması durumunda 4300 bölgesi hedeflenebilir. Olası geri çekilmelerde ise 4070-4050 destek bandı öne çıkıyor. Bu seviyenin altında 4030 ve devamında 3960 destekleri önemli olacaktır diye düşünüyoruz.
Strateji raporlarımızda sıklıkla vurguladığımız birinci çeyrek sonu ikinci çeyrek başı gibi beklediğimizi belirttiğimiz tepki yükselişleri ardından esas beklediğimiz daha büyük düşüşün, yaz aylarında veya sonbaharda bir dip ile son bulacağını düşünüyoruz. Beklediğimiz riskten kaçış fiyatlamasıyla birlikte hisse senedi, gelişmekte olan ülke bonoları ve emtia gibi riskli varlıkların değer kaybetmesini, S&P500 endeksinde yeni diplerin görülebileceğini, doların ve ABD bono fiyatlarının yükselmesini bekliyoruz. Piyasalarda beklediğimiz dip ve FED’in politika dönüşü ardından ise dolardan riskli varlıklara, özellikle gelişmekte olan ülke varlıklarına, özellikle bakır olmak üzere emtiaya, değerli metallere ve yüksek getirili bonolara geçme zamanının geleceğini düşünüyoruz.