Mekana özgü sergi

Gila BENMAYOR
Gila BENMAYOR Nasıl Bir Sanat?

Boğaz kıyısında Perili Köşk diye bilinen Yusuf Paşa Köşkü’ndeki Borusan Contemporary’yi pek çoğunuzun ziyaret etmiş olduğunu tahmin ediyorum. Kırmızı tuğlalı, kuleli ilginç yapıdan içeri girdiğinizde son derece modern, aydınlık bir iç mimariye sahip, sanat eserleriyle dolu açık ofisler ve sergileme alanlarıyla karşılaşıyorsunuz. Borusan Contemporary’de düzenlenen pek çok sergiyi gezdim ama ilk kez mekanı şaşırtıcı şekilde bu kadar farklı gördüm. Heykel, video, fotoğraf, enstalasyon, ses alanlarında üreten, üretimlerinde sürekli “21. yüzyılda Yaratıcılık Nedir” sorusuna cevap arayan Amerikalı multidisipliner sanatçı Doug Aitken’in ‘İçimdeki Şehir’ sergisi nedeniyle geçenlerde gittiğim Borusan Contemporary’de bambaşka bir mekanla karşılaştım. Sergi sanatçının 2006 ile 2024 yılları arasındaki işlerini bir araya getiriyor. Modern Figür (2018) (nefes almayı unutma), Bayraklar ve Enkaz (2021), Uyurgezerler (2007), Dijital Detoks (2020) Borusan Çağdaş Sanat Koleksiyonu’nda yer alan İki Kere Düşünme (2006) gibi çalışmalar yeni yaratılan mekanlarda oldukça çarpıcı. Bu arada Borusan’ın özel siparişi olan ‘Yükselen Merdiven’ (2024 ) isimli kinetik heykel, mekana kalıcı bir müdahale. Serginin küratörü, Avrupa’nın en büyük çağdaş sanat merkezi haline gelen Paris’teki Palais de Tokyo’nun kurucularından, yenilikçi yaklaşımıyla bilinen sanat yönetmeni Jerome Sans. Taipei, Lyon gibi bienallerin küratörlüğünü yapmış olan ve halen Meksika’da Chapultepec Ormanları’nın merkezindeki LagoAlgo sanat merkezinin başında olan Jerome Sans’ın, serginin kataloğunda Doug Aitken ile yaptığı söyleşi, sanatçıyı tanımak ve İstanbul’daki çalışmalarını anlamak için iyi bir yol gösterici.

İzleyici işlerin içine düşebilmeli

Jerome Sans’ın “Dış alanlarda gerçekleştirdiğiniz büyük ölçekli projelerle Borusan Contemporary’deki iç mekan sergilerini nasıl ilişkilendiriyorsunuz” sorusuna karşılık Aitken şu cevabı veriyor: “Borusan Contemporary için bu sergiyi geliştirirken mekanın mimarisi, yapının konumu, kızıl tuğlalı bu gizemli ‘Perili Köşk’ ilgimi çekti. Boğaz manzaralı yapıdan köprüyü de görmek mümkün. Avrupa’dan Asya’ya doğru bakıyoruz. Birbirleriyle örtüşen farklı kültürlerin ortaya çıkarttığı zengin karmaşayla beraber çok yoğun bir kesişim noktası duygusu hakim. Hayranlık uyandırıcı ve başka bir şeye benzemiyor. Bu sergide iç mekanları kullanarak onları ‘sonsuz’ kıldım.” Sans’ın “Sergide 2006’den 2024’e uzanan işlerinizi bir araya getirdiniz. Neden bu zaman aralığı” sorusuna ise cevabı şöyle: “Borusan Contemporary’deki sergi oldukça mekana özgü. Buradaki odak noktam, işlerimin bütününe dair bir bakış, var olan ya da yeni işlerime dair bir sunu getirmek değildi; amacım mimari yapı içinde bir seyahat, bir güzergah oluşturmaktı. Sergi alanlarının eriyerek çözülmesini, izleyicinin mekanda kendisini çevreleyen işlerin içine düşebilmesini istedim.” Sergiyi gezerken Aitken’in tam da istediği gibi işlerinin içine düşüyorsunuz ve belki de içinde yok oluyorsunuz. Beni fazlasıyla etkileyen ‘Uyurgezerler’ video enstalasyonu örneğin. 2007 yılında New York’ta MoMA’nın dış cephesine projeksiyon ile yansıtılan ve şehrin mimarisiyle bütünleşen ‘uyurgezerler’ video enstalasyonu, Borusan Contemporary’de iç mekanda, perspektifleri çoğaltan aynalarla nerede olduğunuzu çıkartamadığınız bir yerde. Klakson seslerinin caza karıştığı şehrin uğultusuyla, gecenin karanlığında ışık seliyle New York’tasınız. Hayli genç bir Tilda Swinton bir ofis çalışanı, geçtiğimiz haziran ayında aramızdan ayrılan Donald Sutherland bir iş insanı, Chan Marshall bir postacı, Ryan Donowho bir motorlu kurye ve Seu Jorge bir elektrik tesisatçısı olarak karşımızda. Önce uyku hallerinde gördüğümüz karakterlerin her biri farklı gerçekliklerde yaşıyor ve şehrin farklı katmanlarında dolaşıyorlar. Sanatçı Aitken, Sans ile söyleşin de, MoMA’dan 17 yıl sonra Borusan Contemporary’deki aynı işin, karakterlerin samimiyeti ve aralarındaki ilişkiselliğe odaklandığını söylüyor.

Yükselen Merdiven’in ağırlığı 1 ton

Sergiyi birlikte gezdiğimiz Borusan Contemporary Müdürü Dr. Kumru Eren özel sipariş olan ‘Yükselen Merdiven’i şöyle anlatıyor: “Sanat tarihinin kilometre taşlarından Marcel Duchamp’ın modernist klasiği ‘Merdivenden İnen Çıplak, No.2’ eserine de referans veren ‘Yükselen Merdiven’ kinetik bir heykel. Tavandan asılı bir şekilde yavaş yavaş dönüyor. Birbiriyle kesişirken ışığı yansıtan disklerden oluşan bir sütun şeklinde. Aynalı diskler çevreyi kaydeden birer kamera gibi. Sürekli hareket ederek, perspektifleri çoğaltarak eserin çevresinde performans niteliğinde bir koreografi yaratıyor. Aitken çok etkilendiği bu binaya bugünün teknolojisiyle bir sanat eseri üretmek istedi”. ‘Yükselen Merdiven’in yerini bulmasının oldukça zorlu bir süreç olduğunu belirtiyor Eren. Aynalar çelik ve eserin tümü yaklaşık bir ton. Bunu harekete geçiren bir motor var. Doug Aitken, Jerome Sans ile söyleşisinde bu şaşırtıcı kinetik heykel ile ilgili bakın ne diyor? “Yaşayan bir sanat eseri yaratmak ve mimari yapı içinde sürekli değişen bir iş ortaya çıkartmak istedim. Kamusal mekanlarda sergilenen sanat eserlerine baktığımızda çoğunlukla sabit, durağan ve anıtsal olduklarını görürüz. Bu nedenle çok akıcı ve gelişen bir şey yaratmayı amaçladım. Sanat eseri, temsili olmamasından dolayı elle tutulur, nesnel değildir. Bir eser basitçe etrafındaki bütün öğelerin toplamıdır: İzleyici, mekan, mimari, ışık ve karanlık. Bu tür bir koreografi benim için çok cezbedici çünkü her görül düğünde farklı bir iletişime olanak sağlıyor”. Aitkens’in ‘Yükselen Merdiven’i Perili Köşk’ün merdiven boşluğunda, koleksiyonda yer alan iç içe geçmiş çember halinde neon ışıklardan oluşan ‘İki Kere Düşünme’ eserinin karşısında usul usul dönüyor.

Dijital detoks neyin nesi?

Doug Aitken’ın dünyayı kasıp kavuran pandemi döneminde 2020 yılında ürettiği ‘Dijital Detoks’ isimli eserinin dijital bir işle asla bir ilgisi yok. Tam aksi ne kesilip biçilen ve birbirine eklenen kumaşların elle dikilmesi suretiyle ortaya çıkan “patch work” yatak örtüleri ya da duvar panoları söz konusu. Sanatçı kumaştan ürettiği harflerle ‘Dijital Detoks’ sözlerinin yazılı olduğu işi için “Pandemi döneminde her şey durduğunda Dijital Detoks dünyanın git gide soyut bir ortama gitmesi fikrinden ortaya çıktı. Bu panoları oluşturmak ve dili bir malzeme olarak kullanmak bilgi akışını yavaşlat maya dair bir teşebbüstü. Dijital Detoks işinde tuhaf bir ironi var. Çünkü iş elle kesildi, dikildi ve işlendi. İnsani tefekküre davet eden bir süreçte titizlik le üretildi, ki bu aynı zamanda işin ne ifade ettiğiyle paralellik gösteriyor” diyor. Zanaatçılığa ve el yapımına dönüşü çağrıştıran eserin ‘Dijital Detoks’ adını taşıması sanatçının da işaret ettiği gibi tam bir ironi. Bayraklar ve Enkaz adlı film enstalasyonunda, yine pandemi döneminde Los Angeles’in ıssız sokaklarında kimi zaman dans ederek dolaşan boş çuval benzeri kumaş eserleri görüyoruz. Pandemi, sanatçının dünyanın en eski zanaatı tekstile yönelmesine yol açmış. 17 Ağustos 2025 tarihine kadar devam edecek sergi, eserleri MoMA’dan Paris’teki Pompidou Sanat Merkezi’ne kadar pek çok müzede sergilenen Doug Aitken’i keşfetmek için iyi bir fırsat.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Derinin ‘sanat’ hali 27 Aralık 2024