Meclis’te söylenmeyenler ışığında dış politika
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın TBMM açılışında yaptığı uzun konuşma, Türkiye'de seçimlere 8 ay kala, hükümetin izleyeceği politikalar konusunda pek çok ipucu içeriyordu.
Özellikle konuşmanın dış politikaya ayrılan bölümünde, "söylenenler" kadar, "hiç değinilmeyenlerin" de birer işaret olduğunu düşünmek mümkün.
RUSYA'NIN İLHAK KARARINA DEĞİNMEDİ
Mesela, beklentilerin aksine, Rusya'nın Ukrayna'da işgal ettiği dört bölgeyi, alavera-dalavera bir referandumla ilhak etmesine hiç değinmedi Erdoğan.
Oysa konuşma yapıldığında, Dışişleri Bakanlığı zaten Türkiye'nin ilhakı tanımadığını resmen açıklamıştı. Erdoğan'ın bunu Meclis kürsüsünden bizzat dile getirmemesi, zaman zaman başvurduğu "Ben değil, bürokrasi yaptı" söylemini akla getirdi.
Erdoğan, Başbakan olduğu dönemde İmralı adasında cezaevindeki PKK terör örgütü elebaşı Öcalan ile MİT arasında kurulan temastan,"Hükümet değil, devlet görüşüyor" sözleriyle kendini "azade tutma" yöntemini denemişti. Yine bir başka netameli konu olan açılım sürecinde de AK Parti yetkililerinin HDP ile girdikleri müzakere süreci sonucunda vardıkları ve birlikte açıkladıkları "Dolmabahçe mutabakatı" konusunda da Erdoğan, "Böyle bir mutabakat yok. Bu iktidarın terör örgütüyle bir mutabakatı söz konusu değildir" diyebilmişti.
Belli ki Putin'le diyaloğu koruyabilmek adına, bu sefer de ilhak konusunda "Ben demedim, Dışişleri söylemiş" yöntemi gündemde.
ESAD'LA NORMALLEŞMEYİ DİLE GETİRMEDİ
Erdoğan'ın Meclis konuşmasında dikkat çeken bir başka "eksiklik", AK Parti hükümetinin yıllarca gerilim yaşadığı Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri, İsrail ve Suudi Arabistan'la normalleşmeden bahsetmesine rağmen, Suriye'deki Esad rejiminden hiç bahsetmemesi oldu. Oysa Cumhurbaşkanı, daha önce Esad'la da, "uyarmak için bile olsa" bir görüşme olabileceğinin işaretini vermişti. Belli ki Esad'la normalleşme konusundaki o yeni söylem, AK parti tabanında pek hevesle karşılanmamış. Meclis konuşması, seçimlere 8 ay kala, bu konuda yeni bir açılım gelmeyeceğini gösteriyor gibi.
ŞANGHAY ÜYELİĞİNİ ES GEÇTİ
Erdoğan'ın dış politikada yakın zamanda bir başka çıkışı ise, Şanghay İşbirliği Örgütü'ne (ŞİÖ) üyelik konusunda olmuştu. Oysa Meclis konuşmasında, Semerkand'da gerçekleşen ŞİÖ zirvesine katılımından sadece yapılan "ikili ve çok taraflı temaslar" bağlamında söz etmeyi tercih etti. Üyelik konusuna hiç girmedi.
Aksine; Rusya'dan gelen "Türkiye ŞİÖ'ye üye olmak istiyorsa, NATO'dan çıkmalı" açıklaması ışığında, Erdoğan tercihin NATO olduğunu açık seçik ortaya koydu. Erdoğan konuşmasında NATO'da alınan kararlar üzerinde, Türkiye'nin etkisinden övünerek bahsetti. NATO zirvesindeki kararlar konusunda "sağladık" ifadesini kullanarak, örgütü içselleştirdi.
Sadece bununla da kalmadı ; ŞİÖ'ye üyelikle birlikte bir kez daha alevlenen "Türkiye'nin ekseni kayıyor" tartışmalarına da girerek, böyle bir eksen kayması olmadığını açık seçik ifade etti. "Eksen kayması değil, Türkiye'nin kendi ekseninin tahkim edilmesi" mesajıyla bu konudaki yorumlara son noktayı koydu.
"BİR GECE ANSIZIN" CÜMLECİĞİNİ KULLANDI AMA....
Bir başka dikkat çekici nokta, Erdoğan'ın konuşmasında ABD'nin adını sadece Kıbrıs Rum Yönetimi'ne yönelik kaldırılan silah ambargosundan bahsederken anmasıydı. Oysa Yunanistan konusunda "Müttefikliğe yakışmaz" diyerek, ABD'nin adını anmadan, Washington yönetiminin Ege'deki yaklaşımlarına pek çok serzeniş mevcuttu konuşmada.
Erdoğan'ın dış politikada çok sevdiği ve son dönemde sıkça dile getirdiği "bir gece ansızın" söylemini, Meclis konuşmasında Yunanistan'la ilişkiler bağlamında dile getirmemiş olması da ayrıca dikkate değer. Belli ki özellikle Batı'dan Atina'ya yönelik gelen yoğun destek mesajları ışığında, Ankara'da böyle hamasi çıkışların yarardan çok zarar getirdiği hesabı yapılmış. Dolayısıyla Ege'de yaşanan sorunlar konusunda mesajlarını doğrudan Yunanistan'a değil, ABD'ye, üstelik dolaylı ifadelerle verilmesi yolu seçilmiş.
Ama yine de Erdoğan'ın o çok sevdiği cümlecikten vazgeçmediğini, "bir gece ansızın" sözünü "terörle mücadele" kapsamında, yani Irak ve Suriye'deki terörle mücadele operasyonları çerçevesinde kullanmayı tercih ettiğini not getmek gerek.
Unutulmamalı ki Irak ve Suriye ile "bir gece ansızın" operasyonları yapmak için hukuki altyapı mevcut; Hem her iki ülkeyle yapılan anlaşmalarda terörle mücadele kapsamında sıcak takip unsuru mevcut, hem de TBMM'den çıkarılmış asker gönderme tezkeresi var.
Oysa Yunanistan'la böyle bir hukuki altyapı yok. Erdoğan'ın Meclis tezkeresi olmadan, Yunanistan'a "bir gece ansızın" söylemini, bizzat TBMM'de kullanmamış olması da, konuşmaya danışmanlardan çok, Dışişleri'nin tecrübeli diplomatlarının elinin değdiğinin somut kanıtı gibi...