MB’nin yatırım destek programı doğru mu, yeterli mi?...
Merkez Bankası 5 Haziran 2020 tarihli “Basın Duyurusu” ile ‘Yatırım Taahhütlü Avans Kredisi’ adı ile yeni bir kredi programını açıkladı.
Programın gerekçesinde şöyle denildi: “Koronavirüs (COVID-19) salgınının küresel çapta yarattığı belirsizliğin Türkiye ekonomisi üzerindeki olumsuz etkilerinin sınırlandırılması amacıyla, 60 milyar Türk Lirası’na kadar Türk Lirası cinsi ihracat ve döviz kazandırıcı hizmetler reeskont kredisi kullandırılacağı ilan edilmişti. Geçen dönemde, işletme sermayesine yönelik kredi ihtiyacının bankacılık sistemince etkin bir şekilde karşılandığı görülmüştür.
Bu nedenle, Türk Lirası cinsi reeskont kredileri için tahsis edilen imkânın 20 milyar Türk Lirası’nın, ülkemiz açısından kritik önemde olan selektif sektörlerdeki yatırımların desteklenmesi amacıyla, daha verimli bir şekilde yatırım taahhütlü avans kredisi olarak kullandırılmasına karar verilmiştir”. Basın duyurusunda, yatırım taahhütlü avans kredisiyle Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın fiyat istikrarı ve finansal istikrar amaçları ile uyumlu olarak;
(i) Verimliliği yüksek, ithalatı azaltan ve ihracatı destekleyen yatırımların teşvik edilmesi,
(ii) Dışa bağımlılığın ve cari açık sorununun azaltılması ve
(iii) Sürdürülebilir büyümenin desteklenmesi,
amaçlandığı belirtiliyor.
Programın çerçevesi ve ayrıntısı nedir?
Merkez Bankası kaynaklı “Yatırım Taahhütlü Avans Kredisi” Türkiye Yatırım ve Kalkınma Bankası üzerinden kullandırılacak.
Kredi; ithalatı azaltmak, ihracat kapasitesini artırmak, dışa bağımlılığı azaltmak, istihdamı artırmak ve katma değerli ürüne yönelmek gibi çeşitli amaçlara yönelik olarak kullandırılacak. Bu kredinin kullandırılacağı öncelikli sektörler; imalat sanayi makine ve ekipman, kimya, tekstil, giyim, kağıt ve ürünleri, enerji verimliliği, gıda, madencilik, elektrikli teçhizat, bilgisayar, elektronik, optik, ana metaller, kauçuk, plastik, otomotiv ve yan sanayi, mobilya, sağlık gibi sıralanmış.
Ancak; bira ve içki imalatında bu krediye başvurulamayacak. Merkez Bankası’nın ayırdığı plasman sadece 20 milyar lira. Ama Kalkınma ve Yatırım Bankası bu limiti 18 milyar lira olarak göstermiş.
Firma kredi limiti minimum 20 milyon lira ve maksimum 400 milyon lira.
Kredinin vadesi maksimum 10 yıl ve sabit faizli. Aslında sabit faizli değil, TCMB politika faiz oranının 50 bps altında olacak ki bugün itibariyle yıllık % 7.75 görünüyor.
Türkiye Yatırım ve Kalkınma Bankası, bu faizin dışında 5 yıla kadar vadeli kredilerde yüzde 1, 5-10 yıl vadeli kredilerde ise yüzde 2 maktu faiz ile 25 bin liraya kadar proje değerlendirme ücreti alacak.
Yatırım teşvik belgesi olan firmalar bu destekten yararlanabilecek.
Bu kredi ile refinansman yapılamayacak, işletme sermayesi ihtiyacında kullanılmayacak, projeye bağlı olarak kullandırılacak.
Merkez Bankası bu programı 1211 sayılı kendi kanununun aşağıdaki 45. maddesine dayandırıyor.
Program doğru mu ve kaynak yeterli mi?
- Her şeyden önce merkez bankalarının temel fonksiyonunun fiyat istikrarını sağlamak ve para politikasını bağımsız bir şekilde uygulamak olduğunu unutmamalı.
- Program için ayrılan kaynak, Merkez Bankası’nca 20 milyar lira olarak duyurulmakla beraber Yatırım ve Kalkınma Bankası’na göre 18 milyar lira. Bu rakam, her firmaya ortalama 50 milyon lira kullandırılsa, sadece 360 kadar firmaya yetecek tutar. Aynı şekilde firma başına 100 milyon lira kullandırılsa 180 firmaya destek sağlanmış oluyor. Dolayısıyla destek tutarı çok düşük.
- Programda 18 kadar öncelikli sektör sıralanmış. Açıkçası sektör sayısı da çok fazla. Daha selektif olmak, ihracatı artırıcı ya da ithalatı azaltıcı olan sektör sayısı sınırlandırılmalıydı.
- Aksine ihtiyaç duyulursa farklı sektörün eklenebileceği belirtiliyor.
- Kaldı ki sektörler içerisinde yer alan otomotiv, maden, enerji gibi yüksek maliyetli sektörler için bu kredi limitlerinin yetmesi mümkün değil. Şimdi akla şöyle bir soru geliyor: Merkez Bankası’nın doğrudan reel sektöre yönelik böyle bir program yapması doğru muydu?
Bize göre doğru değildi.
Merkez Bankası Hazine’den kağıt (devlet tahvili) alsaydı ve Hazine’ye kaynak aktarsaydı, Hazine de bu kaynak ile Türkiye Yatırım ve Kalkınma Bankasına sermaye desteği verseydi çok daha iyi olurdu. Merkez Bankası’nın doğrudan böyle programlar yapması asıl misyonuyla örtüşmüyor.