MB’nin faizde hareket alanı neredeyse kalmadı

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

Merkez Bankası politika faizi olan haftalık repo ihale faiz oranını 16 Ocak’taki Para Politikası Kurulu toplantısında yüzde 12’den yüzde 11.25’e indirdi. Ancak, ortalama fonlama maliyeti politika faizinden daha yukarıda ya da aşağıda oluşabiliyor; genellikle de daha aşağıda oluşuyor. İşte bu ay 11 Şubat’a kadar olan dönemde ortalama fonlama maliyeti politika faizi olan yüzde 11.25’in epeyce altına inerek yüzde 10.98 oldu.

Politika faizinin yüzde 11.25’lik düzeyi ve ortalama fonlama maliyetinin yüzde 10.98’e gerilemesi Merkez Bankası’nın faizde pek fazla hareket alanının kalmadığının işareti sayılmalı.

Para Politikası Kurulu’nun bu ayki toplantısı 19 Şubat’ta. Gerçi daha bir haftada köprülerin altından çok sular akar ama 19 Şubat toplantısı için şimdiden tahminde bulunmak mümkün.

Merkez Bankası’nın önünde iki seçenek var gibi görünüyor.

Bunlardan biri, politika faizini yüzde 11.25’te sabit tutmak.

İkinci seçenek ise faizi 0.25 puan aşağı çekerek yüzde 11'e indirmek.

Bu iki seçenek dışındaki kararlar sürpriz olur.

Bir kere faizin artırılması gibi bir durum şu aşamada söz konusu değil. Dolayısıyla yukarı yönlü bir hareket beklenemez.

İndirim yönlü bir operasyonda faizin 0.25 puandan fazla, örneğin 0.50 puan düşürülmesi gündeme gelir mi, belki; belki ama doğrusu gelmese iyi olur.

Bunun ekonomik ve dış politika yönüyle bir dizi nedeni var.

★★★

Döviz kurunda artış olmasın diye adeta bin takla atar hale geldik. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu bankaların yurtdışı yerleşiklerle yaptıkları bir bacağı döviz, diğer bacağı TL olan ve vadede

TL alım yönünde gerçekleştirilen swap, forward, opsiyon ve diğer türev işlemlerin toplamının bankaların en son hesapladıkları özkaynaklarının yüzde 10’u ile (daha önce yüzde 25’ti) sınırlandırılması kararını durup dururken almadı ya... Amaç açık; yurtdışı yerleşiklerin eline daha az, dolayısıyla daha pahalı TL geçsin ve böylece döviz operasyonu pahalı hale gelsin. Bu kararla ilk anda biraz geri çekilen döviz yeniden yükseldi. Kur aşağıdan yükselmek için basınç yapıyor, yukarıdan da bir güç baskı uyguluyor. Hangi güç ne kadar süreyle baskın gelecek, meçhul. Yani özünde kur artışını frenlemeye çalışıyoruz ve denenebilecek her şeyi deniyoruz. Dolayısıyla şu aşamada bir taraftan frene asılırken, bir taraftan da gaza basmak anlamına gelecek yüklü bir faiz indirimi tuhaf olmaz mı?

Diğer taraftan ocak ayı sonundaki yıllık enflasyon yüzde 12.15 ve Merkez Bankası’nın ortalama faiziyle olan makas giderek açılıyor. Üstelik şubat sonundaki yıllık enflasyonun yüzde 13’e yakın gerçekleşmesi bekleniyor. Zaten şu durumda bile şubat sonu için yüzde 13’e yakın gerçekleşecek enflasyonla ortalama fonlama maliyeti arasında iki puana yakın fark oluştu. Bu fark herhalde daha da açılmamalı.

★★★

Dış politika alanında ise çok tatsız bir dönemden geçiyoruz.

Adı konmamış bir savaşın içindeydik; Cumhurbaşkanı Erdoğan dün bir anlamda bu adı da koymuş oldu. Suriye’de rejim güçlerinin, Türk askerine dönük bir eylemde daha bulunmaları halinde doğrudan hedef alınacağı Erdoğan tarafından açıklandı. Bu açıklama caydırıcı etki yaptı yaptı, yapmazsa ne olacak. Düşüncesi bile korkunç.

Ama bizi dış politikada daha da kıskaca alan ve görmezden gelmeyi tercih ettiğimiz gelişme Rusya ile olan ilişkilerdeki bozulma. Hepimiz biliyoruz ki Suriye güçleri kendiliklerinden saldırıda bulunuyor değil. Bir icazet, bir göz yumma söz konusu ve bunu da Rusya yapıyor.

Ama Rusya’ya bir anlamda öylesine bağımlı hale gelmişiz ki pek kımıldayacak halimiz kalmamış. Ekonomik bağımlılığımız çok fazla. Enerji bağımlılığı, enerji fiyatlarındaki bağımlılık ve bu günlerde pek düşünmediğimiz turizm bağımlılığı. Rusya ile ipleri koparma noktasına gelirsek ve Rusya “Bu yıl Türkiye yok” derse turizm sektörü yılı nasıl geçirir dersiniz? Böyle bir durum döviz gelirimizi ve ödemeler dengemizi, dolayısıyla TL'nin değerini nasıl etkiler?

★★★

Tablo açık. Merkez Bankası 19 Şubat’taki toplantıda rahat hareket etme şansına sahip değil. Makul adım, faizi sabit tutmak ya da en fazla 0.25 puan indirmek olacaktır. 0.50 puanlık indirim bile çok fazla gelebilir, çok olumsuz etkiler doğurabilir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar