MB için faizde seçenek iki mi, üç mü?

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

Merkez Bankası yılın son Para Politikası Kurulu toplantısını 12 Aralık’ta yapacak. Daha iki haftadan fazla süre olmasına rağmen bu toplantıdan çıkacak karar şimdiden tartışılmaya başlandı bile...

Merkez Bankası’nın artık kendi inisiyatifiyle karar almadığı herkesin malumu. Cumhurbaşkanı Erdoğan bu konudaki tartışmaları çoktan bitirdi. Erdoğan, eski başkanın söz dinlemediği için görevden alındığını, yeni başkanla birlikte faizi daha da aşağı çekeceklerini kaç kez dile getirdi.

Şimdi faiz için adeta papatya falı açılmasına yol açan toplantıya yaklaşıyoruz.

Görünürde Merkez Bankası’nın önünde iki seçenek var.

Faiz ya sabit tutulacak ya indirilecek.

Ama sanki indirim yapıldığı takdirde bu seçenekleri biraz detaylandırıp üçe çıkarmak gerekiyor.

Merkez Bankası faiz indirimine giderse bunu ya sembolik düzeyde tutar; yarım puan ya da bir puan gibi ya da iki puan veya daha yüksek bir indirim yapar.

Yani 12 Aralık toplantısında politika faizi ya yüzde 14’te sabit tutulur.

Ya yüzde 13.5 veya yüzde 13’e indirilir.

Ya da yüzde 12, hatta daha düşük bir faiz oranında karar kılınır.

Faiz kararını etkileyecek unsurlar

Bir merkez bankası faizle ilgili karar alırken kuşkusuz çok sayıda göstergeyi göz önünde bulundurur, en azından bulundurmalıdır. Ama bizdeki gibi faizde son sözü Merkez Bankası’nın söylemediği durumlarda her türlü kararın çıkması şaşırtıcı olmaz.

Biz olması gereken cephesinden bakalım ve faiz kararını etkileyebilecek unsurlardaki durum nedir, bunları göz atalım.

Merkez Bankası’nın mevcut politika faizi yüzde 14, ancak kasım ayında şimdiye kadar oluşan ortalama fonlama maliyeti yüzde 13.61.

Bu faiz hangi göstergeyle kıyaslanmalıdır?

Kuşkusuz öncelikle bakılması gereken enflasyon. Yıllık enflasyon şu günlerde ekim sonunda oluşan yüzde 8.55 düzeyinde görünüyorsa da, biliniyor ki bu geçici bir durum ve biz kasım sonunda enflasyonu çok muhtemelen yüzde 11 ile yüzde 11.50 arasında göreceğiz. Kasım ayında fiyatlar hiç değişmese bile yıllık oran yüzde 10.14’e ulaşacak. Dolayısıyla yüzde 8.55 kimseyi yanıltmasın.

Mevduat faizine bakıyoruz, dün de yazdığımız gibi kasım ayı ortasındaki ortalama oran yüzde 11.73 düzeyinde. Üstelik bu oran brüt, stopaj düşüldüğünde net faiz yüzde 10’a iniyor.

Bir başka gösterge döviz kuru. Galiba en rahat hareket edilmesini sağlayacak olan da dövizdeki hareketsizlik. Baksanıza döviz kuru neredeyse sekiz aydır yatay hareket ediyor. Dövizin bir miktar artması konusunda hareket alanı var. Dolar; ağustos, eylül ve ekimde geçen yılki düzeyin de altında seyretti. "Dolar bir miktar artsa ne olur ki” diye yaklaşılırsa hiç şaşırmayız.

Şimdi elimizdeki göstergelere daha detaylı olarak tekrar bakalım.

Yıllık enflasyon kasım sonunda yüzde 11’i aşacak, yıl da yüzde 12 düzeyinde kapatılacak. 2018 yılı başından bu yana olan oranlara bakıyoruz; Merkez Bankası’nın faizinin yıllık TÜFE’den düşük kaldığı yalnızca iki ay var; geçen yılın eylül ve ekim ayları. O aylardaki TÜFE de birden zıplamış ve yüzde 2425 düzeyine çıkmıştı. Merkez Bankası faizi enflasyonu öyle kısa sürede izleyemezdi ve geçici olarak negatif bir fark oluştu. Dolayısıyla şimdi Merkez Bankası yıl yüzde 12 düzeyinde kapatılacakken ve bu oran yeni ekonomi programında da yer almışken, 12 Aralık›ta faizi yüzde 12'ye ya da daha aşağıya çeker mi?

Vadeli mevduatın ortalama faizi net anlamda enflasyonun altına inmiş. Bunu daha da zorlayabilir miyiz, kuşkulu. “Parasını bankaya yatırmayan da har

car, piyasa canlanır” diye düşünülebilir belki. İyi de mevduat azalmaya başlarsa ortaya çıkacak kaynak sıkıntısı nasıl çözülecek?

Ve döviz... Biraz önce de belirttik, en rahat olunan gösterge sanki döviz gibi. Kamu baskısı, aynı paranın sistemde döndürülmesi, ne olursa olsun biraz da sonuç önemli. Döviz artmıyor ve bu da Merkez Bankası’nın elini güçlendiriyor. Eğer döviz tırmanmış gidiyor ve her geçen gün üstüne koyuyor olsaydı faiz indirimini kimse ağzına bile alamazdı.

Ne yapar başka, ne yapmalı başka

Merkez Bankası tek başına karar alacak durumda değil. Öyle olsaydı belki faize dokunulmazdı. Ancak şimdi kararı Ulus değil Beştepe veriyor.

Normal koşullarda 12 Aralık toplantısında faize dokunmayıp 2020’nin ilk toplantısında durumu değerlendirmekte yarar var. Ancak faiz indirimine gidilirse de biz bunun öyle iki puana ulaşan, hatta aşan boyutta olmayacağını düşünüyoruz.

Böyle düşünmekle fazla iyimser mi davranmış oluyoruz? Belki...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar