Mayoda kendine rakip olarak İtalyan devini seçti
Çağlar Solmaz, çelik konstrüksiyon alanında faaliyet gösteren Solmazlar Şirketler Grubu’nun sahibi… İstanbul’da Marriott, Hilton, Radisson gibi otel projelerine, İstanbul Finans Merkezi’ndeki bazı şirketlerin işlerine ve Türkiye’nin farklı bölgelerindeki projelere imza atmış. Çağlar Solmaz, 2018 yılında tamamen farklı bir alana tekstile yatırım kararı almış. Bir arkadaşının tavsiyesiyle mayo üretimi için şirket kurmuş. Louren adını verdiği markanın logosuna kadar tüm tasarımını kendi yapmış. Araya pandemi, deprem gibi öngörülemeyen krizler girse de 3 bin adetle başladığı üretimi bu yıl 100 bine çıkarmış. Türkiye genelinde 300 noktada satılan marka, üretiminin yüzde 20’sini de ihraç eder hale gelmiş. Kendine hedef olarak ise dünya markası olmayı ve 56 ülkede 5 bin 300’ün üzerinde mağazası bunan Calzedonia gibi olmayı seçmiş.
İngiltere’de şirket kuruldu, 12 ülkeye ihracat başladı
Önceki gün birkaç gazeteci arkadaşımla Çağlar Solmaz’ın hikayesini ve hedeflerini dinledik. İstanbul Ataşehir’de üretim yaptıklarını anlatan Solmaz, kendi markaları dışında 15 markaya daha özel üretim yaptıklarını anlatıyor. Otel butikleri, Boyner, Özdilek gibi zincirlerin de olduğu 300 satış noktasında ürünlerinin satıldığını kaydeden Solmaz, şöyle devam etti: “Bizim misyonumuz; dünya çapında elde edilecek başarılarla ülkemizin gelişmesine katkıda bulunmak, müşteriye ürünlerimizdeki mükemmel kalite deneyimini tam anlamıyla yaşatmak, müşterinin tercih ve isteklerini ön planda tutarak yaşanan küresel değişimin etkilerinden tüketicilerimizi koruyarak ölçülebilir büyüme sağlamak. 2019 yılında 3 bin adet üretim yaptık. Geçen yıl bu rakam 35 bindi. Bu yıl da 100 bine ulaştık. Hedef kitlemiz orta ve üst segment. Kadın, erkek ve çocuk mayoları ile havlu, kaftan gibi tamamlayıcı ürünler dışında iç çamaşırı ve rahat giyim gruplarında da üretime başladık. İhracata da odaklandık. İngiltere’de şirket kurduk. İngiltere dışında İtalya, Romanya, Yunanistan, Mısır ve Katar’ın da aralarında olduğu 12 ülkeye ihracatımız var. Orta Doğu ihracattaki odak pazarlarımızdan olacak. Hedefim Louren’i Türkiye’nin ve dünyanın en iyi markalarından biri yapmak. Louren’i üç yıl içinde İtalyan Calzedonia gibi bir marka yapmak istiyorum.” İç pazarda payını yüzde 30’a çıkarmayı planlıyor “Online kanalda güçlüyüz. Franchise olarak 15 mağazamız var. 2024 yılından itibaren kendi mağazalarımızı açma planımız var. İlk adımı da Viaport’tan atmayı planlıyoruz” diyen Çağlar Solmaz, geçen yıl 10 milyon TL olan cirolarının bu yıl 60 milyon TL’ye çıkacağını da vurguladı.
Bu arada Solmaz, sektörde pazar payını beş yıl içinde yüzde 30’a çıkarmayı planlıyor. Solmaz, “Bu da liderlik anlamına geliyor. Pazarda marka sayısı az. Bu da benim için bir şans. En büyük markalardan transferler yapıp çok iyi bir ekip oluşturdum. Dört yıldır para kazanmadım bu işten ama sabırlıyım. Hedefim para kazanmak değil marka yaratmak. Kalite ve fiyattan ödün vermiyorum. Mayo tasarımlarının çoğunu kendim yapıyorum. Bu yıl piyasaya 300 farklı model çıkardık. Ürünlerimizin en ayırt edici özelliği kalıpları ve tasarımları” diye konuştu.
Kasım'da fiyat belirliyoruz, sezonda zam yok
Çağlar Solmaz, sektörde yaşanan sıkıntılarla ilgili şu değerlendirmeyi yapıyor: “Sektörde yaşanan en büyük sorun işçilik ve üretim maliyetlerinin artması ve kumaş bulamamak. Üstelik maliyet artışları doğrultusunda zam yapma imkanımız da yok. Çünkü biz Kasım ayında fiyatlarımızı belirliyoruz. Ondan sonra sezonda fiyat artırımı yapmak gibi bir durumumuz yok. Seneye fiyatlar en az yüzde 100 zamlı olacak.”
“MARKA YARATMAK KOLAY DEĞİL, ÇOBANLIK DA YAPTIM ŞOFÖRLÜK DE”
Tokatlı olan Çağlar Solmaz’ın ilginç bir hikayesi var… Solmaz, 17 yaşına kadar her yaz köyüne gidip ailesinin hayvanlarını gütmüş. “Geçmişimde çobanlık da var özel şoförlük de var. Arkamda kimse yok, sıfırdan kendi işimi yarattım. İnanmayan çıkabilir ama öyle” diyen Solmaz, hikayesini şöyle anlattı:
“Web tasarım okudum lisede. 16 yaşında babamdan harçlık almayı kestim. Okulda kitap alıp satarak harçlığımı çıkardım. Sonra bir arkadaşımla web tasarımı yapmaya başladık, şirket kurduk. Oradan ayrıldım, evimizin altındaki demir doğramacıda çıraklık yaptım. Yeni açılan muayene istasyonundaki kalabalığı görünce kafe açayım dedim ve açtım. Orada Gürsel Turizm’in yöneticileriyle tanıştım. Bir gün şoför sorunları olunca ben onların servisini yaptım. Bana iş teklif ettiler. Bir akrabamla defi ne aramaya bile gittim bana iş versin diye… Ve bir süre sonra beni aradı Kozyatağı’ndaki Marriot Oteli’nin cephe işini yapıp yapamayacağımı sordu. Yaparım dedim. O sayede Ömer Büyükhanlı ile tanıştım. Sonra Optimum’um karşısındaki Hilton Oteli’nde küçük bir iş aldım. Daha büyük iş istediler onu da yaptım ve arkasından büyüme geldi. Tüm bu süreç tabi ki çok kolay olmadı. Mazot parası bulamadığım, kilometrelerce yürüdüğüm günler oldu. Ama insan işini aşkla yaparsa başarı da mutlaka geliyor.”