Matraha sığdırmak
60 yıl öncesine ülkemizde otomobil “yok”ken, Sirkeci’deki ikinci el ithalatçılara "ne geliyorsa” satılıyormuş... Son 8 aydır da üretilen ne varsa, herkesin kuyruğa girdiği ve modern farklılıklar olsa da sanki o yıllar gibi yurtdışından "getirilen" ne varsa kapış kapış gittiği bir otomobil devri, yeniden yaşanıyor.
1992 yılına kadar Türkiye'de otomobil satanların tek bir test otomobilinin bile olmadığını hatırladığımda, şimdi online bağlantılarla her müşteriye ayrı tanıtım yapan ve deneme araçlarını müşterilerin ayağına kadar götüren satış teşkilatları var.
Ancak, müşterilerin “gerçekten istedikleri” otomobiller sunuluyor mu?..
Tüketici de, internet'in getirdiği doğrusuyla yanlışıyla sınırsız bilgilerle "uzman"laştı. Hatta araştırmacı müşteri olarak, Avrupa’daki seçeneklerle buradakileri yan yana sorgulamaya başladı…
ÖTV matrahlarına uyup, uygun fiyat oluşturmak için bir çok marka ekonomik modellerinde donanımlarını fakirleştirmeye, bir çok segmentte unuttuğumuz manuel vitesleri yeniden sunmaya başladılar. Öyle ki, bazı modellerde artık otomatik şanzıman bile kalmadı.
Fakat, daha düşük fiyatlı olabilecek bazı modellerin, donanımla yüklenerek daha “havalı ve pahalı” yapılması da, eleştirilmeye başlandı.
Türkiye'de üreticiler ve distribütörler, büyük çoğunlukla, "kendi karar verdikleri" araçları müşterilere sunmaya devam ediyor ve her anlamda “bu iyidir" diye ısrar ediyorlar.
Üst segmentlerde de “Vergilerden dolayı yüksek etiketi ödeyen, biraz daha fazla ödeyebilir!" denilerek, sadece en pahalı versiyonlar sunuluyor. Türkiye giriş versiyonları ağzına kadar yüklü ve en şatafatlı donanımla doldurulmuş lüks otomobillerin listelerinde Avrupa’daki giriş seviyelerini görmek pek mümkün değil.
Oysa, lüks bir sedanın üstündeki çok gereksiz donanımları sıyırdığınızda yüzde 25 daha ekonomik bir rakama inilebilir. Belki, o seviyenin müşterisi, o abartılı donanımlı otomobili çok istiyor olabilir. Ancak, daha fazla döviz çıkarmak, daha yüksek kredi kullanmak ve mecburen ”sunulana katlanmak”, zorunda da olmamak gerek.
Volüm modellerdeyse, Avrupa’dan çok daha zengin donanımlı giriş paketleriyle karşılaşmamıza rağmen; Türkiye’ye teşvikli fiyatlarla gelen yeni modeller, vergilerini çıkardığımızda üretildikleri ülkelerden bile daha ucuza satılmaya çalışılıyor.
Rekabet için elbette daha yüksek donanımı en düşük ÖTV dilimine uydurma çalışsalar da, ekonomik grupta o süslü donanıma para yetiştirmek istemeyen de geniş bir kitle var. Matrah sınırına kadar doldurulmuş donanım olmasa, belki fiyatlar biraz daha aşağı inemez mi?.. Buranın gerçek orta direk müşterisi, zorlansa da, paraları "ne"ye yetiyorsa onu alabiliyor. Kendilerine dayatılanı kabullenmek durumunda olmamaları gerek!
Keşke, markalar, daha yüksek donanımla değil de, daha uygun fiyatla “savaş”salar”!..
Oysa, zaten aşırı yüksek kurlar ve astronomik vergiler yüzünden olması gereken rakamların iki mislini, büyük motorlarda dört mislini ödemek zorunda olan müşterilere daha “iyi’ fiyatlı seçenekler de hazırlanmalı!..
Artık, parası değersizleşmiş müşteriler, sadece gösterişli araçlarla değil, donanımı düşük olsa da, ayaklarını yerden kesecek otomobillerle de mutlu olmaya razı…