Matematik ve şehir
TDK matematik için; aritmetik, cebir, geometri gibi sayı ve ölçü temeline dayanarak niceliklerin özelliklerini inceleyen bilimlerin ortak adıdır diyor. Sayılar, şekiller, ölçüler, veriler hatta mantığa dayalı kararlar, hepsi matematik kaynaklı. Yaşamın her alanında varlığını hissettiriyor; tıp, mühendislik, finans, ekonomi, doğa bilimi ve daha nicesi. Matematik derslerinde öğretilmeye çalışılan kavramlar, teoriler ve formüller gerçek hayatta yaygın şekilde uygulanmakta. Karşılaştığımız sorunların çözümü için formüllere, kavramlara ihtiyaç duyulmakta; iki kere iki dört eder! Dünya nüfusunun artış hızını matematikle hesaplıyor ve bu hesaplara dayalı olarak bazı öngörülerde bulunuyoruz. Aynı şekilde, artan nüfusun artan oranlarda şehirlerde yaşamaya başlaması ile hesaplamalar, teoriler şehirleri kapsıyor; gelecekte şehirler neye benzeyecek, ulaşım sistemleri nasıl çalışacak, insanlar bir yerden diğer yere nasıl ulaşacak, onlara su ve elektrik nasıl temin edilecek, atıklar nasıl değerlendirilecek?... “Kantitatif (Nicel) Şehircilik” yeni gelişen bir bilim dalı. Uzmanlar, çağımız şehirlerinin sorunlarını matematik formüller ile çözmenin mümkün olduğunu ileri sürüyor. “Şehirlerin Matematiği” ünvanlı profesör bile var; Dr. Hannah Fry, UCL - University College London.
“Kantitatif (Nicel) Şehircilik” şehirlerin, zaman ve mekân ötesinde, sosyal, ekonomik ve fiziki esasların bir ürünü olduğunu kabul ediyor. Bu yeni bilim dalı, bu esasları, bu hakim uygulamaları keşfetmeye çalışıyor. İnsanlığın en eski ve en önemli buluşu şehri ve onun karmaşıklığını, coşkusunu ve ölçüsüzlüğünü matematik formüllere sığdırmaya çalışıyor. Şehirde yaşamı çözülmeyi bekleyen devasa bir matematik problem olarak kabul ediyor. Şehirlerin çoğu kendine özgü. Aynılık hakim değilse karıştırmak zor. Tarih boyunca ve coğrafi, iklimsel zorlamalar nedeniyle şekil bulmuşlar. Örneğin çok güneşli bir şehirde yollar araba sürdüğünde güneş arkada kalacak şekilde tasarlanmış. Ya da şehre hakim sert rüzgarlardan korunmak için yerleşim belli bir yönde gelişmiş. Düşmanca saldırılardan korunmak için bizim şehirler gibi ya sırtını bir tepeye, dağa vermiş ya da İtalya Toskana bölgesinde olduğu gibi tam tepeye yerleşmişler.
Varlığını sürdürebilmek amacıyla arılar, karıncalar ve insanlar, özetle sosyalleşen canlılar bir yerleşim - yaşam alan formu oluşturmaya çalışmış. Hem arıların hem de karıncaların formları hep hesaba, matematiğe dayalı. Arı peteği sekizgenlerden oluşmakta çünkü belli bir alana en fazla sayıda sekizgen form sığmakta. Karıncalar yuvalarını geometrik kaygıyla inşa etmekte. Arılar ve karıncalar bu forma sadık kalmakla birlikte insanoğlu zaman içerisinde başka kaygılar nedeniyle kendi yaşam alanı formuna sadık kalmamış, zarar vermiş; yozlaştırmış. Ankara 1928 yılında Alman mimar Herman Jansen tarafından hesaba – kitaba dayalı olarak yapılan plana sadık kalmadı. İzmir Prost-Danger Planına sadık kalmadı. Bugünkü durumları meydanda...
Miletli (Didim) Thales, Urlalı Anaxagoras, Pergeli (Antalya) Apollonius pek çok ünlü matematikçi geçmişte bu topraklarda yaşamış. Ali Kuşçu, Harezmi, Matrakçı Nasuh, Ömer Hayyam, Biruni, Battani İslam-Türk dünyasının iz bırakan matematikçileri. Bunca matematik bilgisinin yoğrulduğu bu coğrafyanın merkezinde yer alan ülkemiz şehirleri niçin matematikten nasibini almamış? Niçin şehirlerimiz hesaba-kitaba dayalı olarak gelişmemiş? Niçin hala şehircilik açısından sınıfta kalmaktayız? Bu bilginler, onların geliştirdiği bilginin izleri hiç mi görülmez? Ne suç işledik de matematikten uzaklaştık?
Haftanın Şehri: CHESTER, İNGİLTERE
Chester, İngiltere’nin kuzeybatı bölgesinde yer alan Dee Nehri kenarında kurulu 120 bin nüfuslu bir şehir. Tudor dönemi mimari örneklerine bolca rastlanan bu yer birçok açıdan ziyaret edilmeye değer bulunuyor. Bu hafta köşemize konuk olmasının nedeni matematikle ilgili bir sıralamada en üstte yer alması. İngiltere merkezli Online Mortgage Advisor tarafından yürütülen “Göz Alıcı Mimari” araştırması, yüzden fazla cadde ve 2 bin 400 binayı kapsamakta.
Bu araştırma için Google cadde görüntülerinden yararlanılmakta ve binlerce simge yapının ön -yüz fotoğrafları incelenmekte. Her binanın köşelerinde alınan ölçü ile en uzun ve en kısa yanlar hesaplanmakta ve bu oran antik dönemden beri matematikçiler tarafından güzelliğin göstergesi olarak kabul edilen “altın oran” (1:1,618) ile mukayese edilmekte. Araştırmalara göre, insanlar altın orana sahip nesneleri doğası gereği güzel bulmakta, buna uygun yapılar çekici gelmekte. “Altın Oran” 100 kabul edilirse Chester 83,7 puan ile listenin tepesinde yer almakta. Onu 83,3 puan ile Venedik takip etmekte. Aynı ekip, şehirlerde çekilen ve Instagram’da paylaşılan mimari yapıları da izliyor. Hangi şehir mimari açıdan daha gözde? Bunun için 123,000 fotoğraf inceleniyor ve kilometre kareye düşen / paylaşılan fotoğraf sayısı hesaplanıyor. 1,167 fotoğraf ile Paris ilk sırada yer alıyor. Onu 420 fotoğraf ile Şikago ve 417 fotoğraf ile Barselona izliyor. İstanbul 2 fotoğraf ile 22. sırada yer alıyor.