Marka çeşitliliğinden stratejik üretime

Okan ALTAN
Okan ALTAN OTOMOTİVİN İÇİNDEN

1968 yılında kurulan ve 1971’den bu yana Türkiye’nin üretim ve ihracat haritasında temel taşı konumunda olan Tofaş, şimdi yapısal dönüşümünde çok önemli bir eşiği geride bırakıyor. Stellantis ile 1 Mart 2023’te imzalanan çerçeve sözleşmeyle birlikte, şirket sadece Alfa Romeo, Fiat, Jeep ve Maserati’nin değil; Citroen, DS, Opel ve Peugeot markalarının da Türkiye distribütörlüğünü üstleniyor. Bu hamleyle Tofaş, sadece satış kanallarını değil, üretim kaslarını da yeniden şekilleniyor. Rekabet Kurulu’nun 18 Nisan 2025 tarihli onayıyla bu stratejik yapı resmen hayata geçti.

Ancak bu yeni yapılanmanın ardında yalnızca portföy genişletme arayışı değil, aynı zamanda sürdürülebilirliği garanti altına alma çabası fark ediliyor. Zira Doblo ve Fiorino gibi büyük kozlarının üretimden kalkmasıyla, Tofaş’ın 450 binlik kapasitesi üçte bire inmişti. Yıllık ihracatın 33 bin adede gerilemesi, üstüne üstlük 10. yaşına basmak üzere olan Egea’nın da popülaritesini yitirmeye başlaması, Tofaş’ın savunma reflekslerini zorluyordu.

Bu bağlamda Stellantis Türkiye’nin Tofaş’a devri, yalnızca bir iş ortaklığı değil, adeta bir yeniden canlandırma girişimi gibi görünüyor. Scudo ve diğer Stellantis markaları için üretime alınan 125 bin kapasiteli K0 hafif ticari araç platformunun ardından; 2026 yılının üçüncü çeyreğinde 256 milyon Euro’luk bir yatırımla yıllık 150 bin ek üretim kapasitesiyle başlaması planlanan yeni çoklu enerji mimarisindeki “hafif araç” projesi, CrossOver yapılı, muhtemelen Grande Panda’nın daha büyük bir türevi olarak, önemli yerlilik oranıyla Egea’nın yerine bantları dolduracaktır. MEA yani Orta Doğu ve Afrika’ya ihraç edilecek bu modelle Tofaş’ın ihracat rakamlarının yeniden eski seviyelere çıkması da olası…

Koç Holding ve Stellantis yönetimi, bu yatırım hamlesiyle Tofaş’ın varlığını sürdürebilmesini mümkün kılıyorlar. Satış, Ar-Ge, üretim ve bölgesel merkez işleviyle yüklenen önemli rolde, marka çeşitliliğinin yanında, rekabetçi hacim, güçlü iç pazar konumu ve ihracatın sürdürülebilirliği de gerekiyor. Stellantis’in "bölgesel üretim, yerel güç" anlayışı bu doğrultuda Türkiye’yi eskisi gibi stratejik bir üretim ve dağıtım üssü konumuna taşıma potansiyeli taşıyor.

Fakat, üretim çeyrek milyonu aşsa da, Tofaş için yeterli mi?.. Acaba üç vardiyaya ve tam doluluğa yeniden ulaşılabilmek için, bambaşka bir model daha bantlara girer mi?.. Yeni model projeleriyle maksimum kapasiteyi zorlayacak olan OYAK-Renault’yla eskisi gibi yarışabilecek mi?..

Aklımıza bir sürü soru geliyor… “Eski” Tofaş bayileri yeni markaları satmak istemeyecekler mi?.. Ya da bu çatı altına giren “yeni” bayiler, Fiat, Jeep, Alfa Romeo’dan uzak mı tutulacaklar?.. Satış sonrası hizmetler tek çatı altında mı toplanacak?.. Yedek parça depoları birleşecek mi?.. EuroRepar servis ağı bu yeni denklemde ne olacak?.. Peki ya, Peugeot, Citroen, DS ve Opel’in marka yönetim kadroları?!.. Hatta Leap Motor’un AB üretimi modellerinin ithalatı?..

Tavares sonrası Stellantis’in kendisi de politika değiştirirken; eş zamanda Tofaş’ın yapısal dönüşüm manifestosu, endüstrimizde yeni ufuklara işaret ediyor…

Henüz bu içeriğe yorum yapılmamış.
İlk yorum yapan olmak ister misiniz?
Yorum yapmak için tıklayınız
Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Bizim gibi değil 28 Nisan 2025
Bangkok örneği 07 Nisan 2025
Eskisi gibi değil 24 Mart 2025
Denge arayışı 17 Mart 2025
Parvenu efekti 10 Mart 2025
Tayron ve ötesi 03 Mart 2025
Türkiye’de daha parlak 24 Şubat 2025
Yerli Bulli 17 Şubat 2025
Akıllı hareket 10 Şubat 2025