Mardin’de Marslı bir sanatçı: Halil Altındere
Duyduk duymadık demeyin: Star Wars Mardin’de! 6. Mardin Bienali’nin dev bir sanat galerisine döndürdüğü kentte, sokaklarda Darth Vader’ı görebilirsiniz… Sakıp Sabancı Mardin Kent Müzesi’nde sergilenen Halil Altındere’nin ‘Motherland/Anayurt’ sergisini sanatçıyla beraber gezdik…
6. Mardin Bienali şehri dev bir sanat galerisine dönüştürmüş. Bienale paralel açılan sayısız sergilerden biri de Mardinli olan Halil Altındere’nin Sakıp Sabancı Mardin Kent Müzesi-Dilek Sabancı Galerisi’nde açılan ‘Motherland-Anayurt’ sergisi.
Sakıp Sabancı’nın vasiyeti olarak 2009 yılında kapılarını açan ve şehrin ‘modern yüzleri’nden biri olan müzenin alt katı, Altındere’nin yerleştirme, video, heykel, fotoğraf, neon eserlerini ve Star Wars kahramanlarının Mardin çatılarında, sokaklarında ve ‘abbaraları’nda yolculuklarını ağırlıyor.
Agah Uğur, ‘Bedenim Mücadele Alanımdır’ başlıklı sergisinin küratörlüğünü üstlenmiş olan Halil Altındere’yi “O bir Marslı” diye tarif ediyor.
“Kafası farklı çalışır, cesaretli, zorlayıcı işleri sever” diye ilave ediyor.
Agah Uğur ne kadar haklı.
Yıllar önce Çinli muhalif sanatçı Ai Weiwei de ağırlamış olan SSMKM Dilek Sabancı Galerisi’ne adım atar atmaz kesinlikle “farklı çalışan, farklı gören” bir sanatçının dünyasına giriyorsunuz.
Motherland-Anayurt Sergisi’ni Halil Altındere ile geziyoruz.
“Memleketimdeki ilk sergi. Aslında Türkiye’de hayata geçmiş en büyük sergim. Hem bir de müzede ilk solo sergim, üstelik Mardin’de. Çifte sevinç” diyor.
“Müze’nin ekibi, burada birlikte üretim yaptığımız ekip de çok sahiplendi sergiyi dolayısıyla mutluyum. Sergideki 37 eser 2016 sonrası üretimler. Daha çok göç teması, savaş, savaşlar nedeniyle insanların yerlerinden yurtlarından olmaları, kültürel yeni karşılaşmalar, gittikleri yerlerde dışlanmaları gibi meselelerle ilgili. Bienalin kavramsal çerçevesine de uyuyor” diye konuşuyor.
SELFIE ÇEKEN ŞEHZADE
Halil Altındere göç, savaş gibi hayatın dramlarını, abartılmış resmi tarihi, emperyalizmin tüketim şımarıklığını tadında bir ironi dozuyla sunuyor. Mesela galeriye girer girmez karşınıza, üzerine tırmanmış insanlarla ‘Köfte Havayolları’ uçağı çıkıyor.
Yani bir işe yaramayan hayali bir havayollarının uçağı. Savaş nedeniyle yollara dökülen insanların hava ve kara yollarının kapanması nedeniyle çıktıkları deniz yolcuğunda başlarına neler geldiğini biliyoruz hepimiz.
‘Sultan Selim’in Nil Nehri’nde Timsah Avı’ adlı 2023 tarihli işinde, yapay zekâ desteğiyle üretilmiş, minyatür tarzı akrilik tuvalde Star Wars’ın kahramanı Dark Vader’ın Işın Kılıcı, Padişah’tan önce davranıp timsahın kafasını uçuruyor.
Konstantin Kapıdağlı’nın, Topkapı Sarayı avlusunda III. Selim’in Bayram Töreni tablosuna atıfta bulunan yine minyatür tarzı bir başka tuvalde, törende şehzade, babasıyla selfie çekiyor.
Güneşte solmaya bırakılmış halıların fotoğrafı ‘Halı Tarlası’, marka düşkünlerinin daha ucuza aldıkları çakma çanta enstalasyonu, Halil Altındere’nin çiçekli bir sedirde bağdaş kurmuş annesini Pop Art Dergisi okurken gösteren fotoğraf, ironinin karıştığı işler. Bu arada çakma çanta enstalasyonuyla ilgili anekdotu Altındere aktarıyor.
Sanatçı enstalasyon için önce Kapalıçarşı’dan Louis Vuitton çantaları almış ancak Vuitton yetkilileri işi beğenmekle birlikte çakmaların markanın değerine darbe vuracağı gerekçesiyle kullanılmalarına karşı çıkmışlar. Neticede Altındere, enstalasyonu İtalyan markası Prada ile üretmiş.
KAPADOKYA’DA ATLI BİR ASTRONOT
Sanatçının 2019 tarihli ‘No Man’s Land’ işi Kapadokya’da peri bacalarını arkasına almış atlı bir astronotu gösteriyor.
Zengin geçmişiyle bilinen vahşi atlar diyarı Kapadokya, geleceği temsil atlı astronotu bağrına basmış.
Halil Altındere’nin işleri arasında bir başka astronot da var. 1987 yılında Sovyet uzay aracı Soyuz TM-3 ile seyahat eden Mir uzay istasyonunda 7 gün geçiren Suriyeli kozmonot Ahmed Faris.
2012 yılında Türkiye’ye sığınmacı olarak gelen ve geçtiğimiz nisan ayında Gaziantep’te hayatını kaybeden Faris ile ilgili işleri arasında silikon büstü, Sosyalist Gerçekçilik akımına uygun portresi ‘Uzay Mültecisi’ serisinin bir parçası.
Neon ışıklı Arapça “Mars’ı işgal et” işi de öyle.
SSMKM sergisi için üretilen 3D animasyon ‘Star Wars’ı Mardin semalarına taşıyor.
Öte yandan 1979 yılında Afganistan’da Sovyet işgalinden bu yana ortaya çıkan çatışma ortamında üretilen Afgan savaş halıları, Altındere’nın yapay zeka desteğiyle tasarladığı, robotik örme halılarına ilham kaynağı olmuş. Kırmızı ve turuncu tonların hakim olduğu halılarda uçaklar, tanklar, kalaşnikoflu melekler insanı şaşkına çeviriyor.
Zaten işin doğrusu Altındere’nin işlerini hep hayranlık ve şaşkınlıkla izlerim, bugüne kadar. Sanatçının Pera Müzesi’ndeki bir sergide görüp bayıldığım ‘Tesla to the Moon’ işi de bu sergide. Minyatür tarzında yapılan eserde, uzayı teleskopla inceleyen Osmanlı dönemi gökbilimcileri ayın yüzüne konmuş bir Tesla ile karşılaşıyorlar.
Hayal gücünün böylesi…
Mardinli sanatçının işleri bugüne kadar MoMa, Centre Pompidou, Roma MAXXI, Viyana MAK Müzesi, Madrid’teki CA2M’in kalıcı koleksiyonlarına girmiş.
Bienal’den notlar
Bienalde bir ilk: Liseli öğrencilerin eserleri Mardin Müzesi’nde sergileniyor… Direktör Döne Otyam “Liseli öğrencilerin bienalde işleri sergileniyor ya başka bir şey istemem” diyor.
6. Mardin Bienali’nin Alman Karargahı’ndaki açılışından önce basın mensuplarını Sinek Bar’da ağırlayan bienalin kurucusu ve Hakan Irmak ile birlikte direktörlüğünü üstlenen Döne Otyam ile ayak üstü sohbet ediyoruz.
Otyam yorgun ama mutlu.
“Liseli öğrencilerin bu bienalde yer aldıklarını gördüm ya başka bir şey istemem” diyor.
Bir gün boyunca Ali Akay küratörlüğündeki bienal sanatçılarını Uluslararası Tasarım Vakfı Galerisi, Dabbakoğlu Evi, Tasarım Vakfı Meydan Galerisi, Alman Karargahı, Develi Han, Kervansaray ve SSKM’de ziyaret ettikten sonra Marangozlar Kahvesi’ne vakit kalmadı.
Sarkis, İnci Eviner, Yıldız Moran, Cevdet Erek, Laurent Grasso gibi isimlerin olduğu Develi Han’a tırmanmak zaten başlı başına bir macera. İstanbul’a hareket etmeden önce Döne Otyam’ın sözünü ettiği Mardin Güzel Sanatlar Lisesi öğrencilerinin sergileri aklıma düştü ve sabahın köründe Mardin Müzesi’nin yolunu tuttum. İyi ki diyeceğim çünkü karşıma çıkan 17-18 yaşlarındaki kızları üretimleriyle ilgili dinlemek, hayallerine ortak olmak paha biçilmez bir deneyimdi.
Süryani Katolik eski Patrikhanesi olan, 1995 yılından beri Mardin Müzesi olarak kullanılan konağın üst katındaki terastaki sergide ilk karşılayan Büşra Altay ile Tuba Demir ve öğrencilerini yalnız bırakmayan, belli ki hep kol kanat geren Seyfettin hocaları var.
Liseli genç sanatçıların işlerine gelirsek, Büşra Altay “Zamansız Çizgiler” ismini verdiği eserinde çizgilerin ağır bastığı kara kalem portreler çizmiş ancak çoğu genç arkadaşını da yaşlandırmış. Yazısında “Güzellik algısı ile yaratılan bir toplum olmamak adına çiziyorum” demiş.
Tuba Demir kömürle yaptığı ‘Mona’nın Çilesi’ tablosu ilginç zira Mona Lisa’nın başında Hazreti İsa’nın dikenli tacı var.
‘Mona’nın Çilesi’ ressamlar başta çeşitli eller tarafından her yanıyla oynanan Mona Lisa’nın her bir tarafa çekiştirilmek duyduğu acıyı simgeliyor.
Beni Instagram’da takip ettiği ortaya çıkan Cemile Karakuş ‘Dogmatik Bakış’ eserinde sanatı anlamaya, hissetmeye çalışmayanları eleştiriyor.
Gurbet Esen’in beyaz kumaş parçasının üzerine ayakkabı izleri görünen ‘Müdahale’ eseri, Cennet Elaldi’nin ‘Yansıma’ işi parçalanmış bir aynayla dünyadaki bunca acı arasında kayıtsız kalan insanlara gönderme yapıyor. Önümüzdeki ay ailesiyle birlikte İzmir’e biber toplamaya gidecek olan 17 yaşındaki Esmer Ün ‘Kağıttan Bedenler’ videosu ise çok anlamlı. Devam ettiği Mardin Güzel Sanatlar Lisesi’nde ödevleri için kadın bedenleri çizen Esmer Ün ailesinin tepkisiyle karşılaşınca çıplak kadın bedenlerinin resimlerini yaktığı bir video üretmiş.
Esmer Ün Frida Kahlo hayranı ve Diyarbakır’da yaşayan Erkan Özgen’in işlerini yakından takip ediyor.
BİENAL ÇOCUKLARA DA DOKUNUYOR
Mardin Bienali’nin bir başka yeniliğini etkinlikler koordinatörü Yasemin Bay’dan dinledim.
Mardin’e yaşayan ve çeşitli mekânlarda bienale paralel sergiler açan Hasan Çalak, Rıdvan Aşar, Bawer Doğanay, Ayhan Akikkol, Sidar Işık, Mahmut Akdemir gibi sanatçılar 7-15 yaşları arasındaki çocuklara yönelik atölyeler yapacaklar, Hasan Çalak örneğin çocuklara bienali gezdirecek. Eserleri anlatacak ve çocukların izlenimlerini kayıt altına alacak. Çocukların gözünden bienali dinlemek ayrı bir deneyim olacak.
Rıdvan Aşar Kızıytepe’de bir ortaokulda, Ayhan Akikkol son dönemlerde arkeolojik bulgularıyla ünlünün Dara köyünde çocuklarla atölyeler yapacaklar.
Mardin Bienali kapsamında çocuk atölyelerinde ortaya çıkan işler Uluslararası Tasarım Vakfı Çocuk Kültürhanesi’nde sergilenecek.
BÖLGENİN SANATÇILARI ARURA’DA BULUŞUYOR
Arura Mardin Sanat Galerisi, başarılı bir restorasyondan sonra kapılarını ziyaretçilere yeni açan Arura Oteli’nin bünyesinde. Galerinin bienale paralel açtığı sergi Sobee bölgenin iyi bilinen sanatçılarını bir araya getiriyor.
Mardin’in geleneksel dokusuna sahip galeride, Tunceli doğumlu Hacettepe Üniversitesi profesörü Necla Rüzgar, Mardin doğumlu Diyarbakır’da üreten Erkan Özgen, Diyarbakır’da üreten Cengiz Tekin, Diyarbakırlı İhsan Oturmak ve Mahmut Aydın ile Bingöl doğumlu, çalışmalarına Almanya’da devam eden Mehtap Baydu’yu bir araya getiriyor.