Maraş’ın aşıkları buluşturan yemeği: Acem pilavı

Serbest Kürsü
Serbest Kürsü

Gökhan TURHAN

[email protected]

Geçen haftalarda sizlere Akdeniz’in doğusu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin de batısında yer alan kentlere yaptığımız ziyaretlerden bahsetmiştim. O kentlerin ilk sırasında yer alan Adıyaman’ı Çiğ Köfte ile hatırlamıştık. Bu kez yolumuzun ikinci durağı Kahramanmaraş’tayız. Birbirinden farklı lezzetlere kucak açan Kahramanmaraş denilince akla dondurma, tarhana gelir önce. Ama uzun bir mönüsü var Maraş’ın. Tırşik çorbasından ‘eli böğründe’ yemeğine, köftesinden tavasına, sarmasından dolmasına rengarenk bir liste bu. Bu listenin en ilginç yemeği ise Acem pilavıdır aslında.

Hazır geçen haftalarda 14 Şubat Sevgililer Günü’nü kutlamışken, Acem pilavından da bahsetmek gerek. Acem pilavı, özel günlerin yemeğidir aslında. Yeni evlenen çiftlerin evlerine bereket getirmesi için yapılır. Damat evinin zenginliğini de sembolize eden Acem pilavı, kuşbaşı etle yapılan ender pilavlardandır. Maraş ve Acem ifadeleri aslında çok yabancı değil birbirlerine. 20’nci yüzyılın yetiştirdiği en büyük ozanlardan biri olan Neşet Ertaş’ın dile getirdiği  “Acem Kızı” türküsünü hatırlarız hepimiz. İşte o hikayede geçen Acem kızı, Maraş’a gelin gelmiş onlarca yıl öncesinde. Kahramanmaraşlı Aşık Hüseyin’e ait olduğu iddia edilen eserdeki hikayeye göre görenleri kendine hayran bırakan bir Acem kızı başroldedir.

Çektiği sürmelerle güzelliğini katlayan Acem kızının gözlerindeki hüzün, Ali adlı bir köylünün yüreğini ezer. Uzaktan uzağa zamanla büyüyen bu bakışlar aşka dönüşür. Haftalar sonrasında cesaretini toplayan Ali, Acem kızına açılır. “Dur Acem kızı, korkma. Seni her gün izliyorum. Gel benim sevdiğim ol” der.

Gözlerindeki hüzün büyür ve yaşlarla dolar Acem kızının. O günden sonra bir daha gelmez ovaya, Ali’nin yakınlarına. Ali, öğrenir sebebini: Acem kızı, başka bir köye ve üstelik yaşlı bir adama başlık parası için gelin verilmiştir. Hüzün kelimeye, kelimeler nağmelerle buluşur ve bu türkü ortaya çıkar.

Şair-i Azam’ın sofrasında

Acem kızının gözyaşı ile biten öyküsü tadımızı kaçırmasın. Gelelim şehrin ikinci meşhur Acem’ine. Acem pilavı ile Acem kızının bir bağı var mıdır bilmem. Ama ben her ikisini de yakıştırırım birbirine. Kente yolunuz düşerse, Maraş’ı ikinci Acem’i olan bu pilavın tadına bakmadan dönmeyin isterim. Şair-i Azam olarak edebiyatımıza iz bırakan Abdülhak Hamit Tarhan’ın “Finten” adlı eserinin yayımlanması vesilesi ile son halife Şehzade Abdülmecit Efendi’nin 10 Kasım 1916 tarihinde Bağlarbaşı’nda verdiği yemeğin menüsünde yer alan Acem pilavı, tarihi notlarda da kendine yer bulmuş.

 Maraşlılar, Acem Kızı türküsünü hüzünlendiklerinde dinliyor. Acem pilavını ise sevindiklerinde yiyor. Bu özel lezzet, aşıkları düğün günlerinde buluşturuyor. Dediğim gibi organik bir bağı olmasa da, her iki Acem’in hikayesinde de aşk yatıyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar