Maliyete şaşı bakmak
TDK maliyeti ‘üretimde bir mal elde edilinceye değin harcanan değerlerin toplamı’ diye tanımlıyor. Doğru, ama eksik. Karar alırken kesinlikle ıskalamamamız gereken iki ilave cephe var: batık maliyet (sunk cost) ve fırsat maliyeti.
Bunların ilkiyle başlayalım.
Diyelim bir proje için ekip kurdunuz, aylarca çalıştınız, ciddi bir bütçe de harcadınız. Sonra bazı soru işaretleri belirdi. Bu kadar emeği zayi eder misiniz, yoksa ilerler misiniz?
Bir yatırım yaptınız. Aldığınız varlığın değeri çeşitli nedenlerden dolayı düştü. İlave yatırım yapıp yapmama kararını nasıl alırsınız?
Bir film izlemeye başladınız. Bir saat sonra sizi pek sarmadığını fark ettiniz. Bir saat daha dişinizi sıkıp filmi bitirir misiniz?
Her üç örnek de aynı konuya değiniyor: batık maliyet. Projede bugüne kadar kullandığınız kaynağın da, ilk yatırımda koyduğunuz paranın da, filmi izlerken harcadığınız zamanın da kararınıza yapması gereken etki: SIFIR. Kararınız sadece projenin bundan sonraki başarı şansı, yeni yatırımın tek başına cazibesi ve filmin ikinci yarısıyla alakalı beklentilerinizle şekillenmeli. Bugüne kadar az veya çok kaynak harcamış olmanızın kendi başına bir etkisi olmamalı.
Elbette hayatın akışında bu kadar rasyonel ve yarına dönük olmamız zor. Üzerinde zaman, para ve emek harcadığımız şeylere duygusal bağlar geliştiriyoruz. Ancak işle ilgili karar alırken bu bağlar muhakememizi bulandırıyor. Galiba hepimizin Hz. Mevlâna’nın sözünden ilham almaya ihtiyacımız var: ‘Dünle beraber gitti cancağızım/ Ne kadar söz varsa düne ait/ Şimdi yeni şeyler söylemek lazım’.
Gelelim fırsat maliyetine.
TDK’nın maliyet tanımındaki ‘harcanan değerlerin toplamı’ bize bir ipucu veriyor. Zira herhangi bir şey yaparken, geleneksel kaynaklara ilaven, elle tutulmayan, gözle görülmeyen bir şey daha harcıyoruz: ‘başka bir şey yapma’ ihtimalini.
Bir ürün imal ederken, başka bir ürünü üretmemeyi; bir yatırım yaparken o kaynağı başka bir alanda kullanmamayı; bir şey satın alırken o parayı biriktirmemeyi tercih ediyoruz. Bence bu kararların en önemlisi de zamanımızı nasıl kullandığımız. Çünkü geri dönüşümünü veya depolanmasını başaramadığımız en kritik kaynak o!
Şirketlerimizde karar alırken sadece doğrudan maliyetlere bakmak bu yüzden hatalı. ‘8 liraya ürettiğim ürünü 10 liraya satıyorum’ bilgisiyle karar alıyorsanız, işinizi eksik yapıyorsunuz. Aynı ekipmanla 8 lira maliyetli ama 11 liraya satılabilecek bir ürün üretme şansınız var mı? Aynı sürede 8.5 lira maliyetli ve 10 liraya satılan üründen daha fazla imal etmek mümkün mü? Bu ve benzeri soruları sorup, işin fırsat maliyetini de hesaba katmak gerekli.
Çoğu şirkette, kararlara etki etmemesi gereken ‘batık maliyete’ fazlasıyla odaklanılıp, kararı şekillendirmesi gereken ‘fırsat maliyetine’ yeterince bakılmıyor. Bu şaşılığı düzeltmemiz şart.