Maliye bütçeyle kendine çıpa yapmaya çalışıyor!
Yeni bir “çıpa” anlayışı ile galiba gözlerden kaçan politika değişikliği veya çabası var.
Çıpanın kapsamı “Kamu Maliyesi” ile ilgili. Hazine ve Maliye Bakanlığı, bütçeyi kendisine “çıpa” yapmaya çalışıyor.
Bunun ilk adımı mart ayının başlarında atıldı.
2 Mart 2021 tarihinde açıklanan “Ekonomi Reformları Programı” kapsamında bütçe uygulama sonuçlarını, kamu mali politikası gelişmelerini ve hedeflerini içeren “Kamu Maliyesi Raporu”nun kamuoyu ile paylaşılması kararlaştırıldı. Her üç aylık dönemler itibariyle bu raporun oluşturulacağı belirtildi.
2021 yılı 1. çeyrek “Kamu Maliyesi Raporu” Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından 31 Mayıs 2021 günü yayımlandı.
Toplam 47 sayfalık raporda; makroekonomik gelişmelere, merkezi yönetim bütçe tahminlerine ve gerçekleşmelerine, bütçenin finansmanına ve borçlanmaya yer verilerek bazı hedefler konuldu.
Bu rapora usul yönünden getireceğimiz eleştiri, döneminin yanlış olması. Mart-mayıs dönemi çok anlamlı değil; zira bildiğimiz üçer aylık periyodlarla örtüşmüyor. Oysa bu rapor Nisan ayından başlayabilirdi ve haziran sonunu hedefleyerek 3 aylık periyodu kapsayabilirdi.
Raporun ana cümlesi şu:
“2021 yılı merkezi yönetim Bütçe Kanunu’nda bütçe gelirleri 1.101,1 milyar lira, bütçe giderleri 1.346,1 milyar lira ve bütçe açığı 245,0 milyar lira olarak öngörülmüştür. Ancak, salgın koşulları, makroekonomik gelişmeler ve uygulanan/uygulanması planlanan tedbirler dikkate alındığında yılsonunda bütçe gelirlerinin 1.254,6 milyar lira, bütçe giderlerinin 1.454,5 milyar lira ve bütçe açığının 199,9 milyar lira olarak gerçekleşmesi tahmin edilmektedir”.
Kısacası 2021 yılı için öngörülen 245 milyar liralık bütçe açığı 200 milyar liraya (daha doğrusu psikolojik sınır dikkate alınarak 199.9 milyar liraya) çekiliyor. Böylece ilk çeyrek sonrası itibariyle bütçede 45 milyar lira tasarruf öngörülüyor.
Bunun için de;
- Yılın başında belirlenen bütçe gelirleri 1 trilyon 101 milyar liradan 1 trilyon 254 milyar liraya,
- Bütçe giderleri de 1 trilyon 346 milyar liradan 1 trilyon 454 milyar liraya
revize ediliyor.
Bu kapsamda, Bütçe Kanunu’na göre yaklaşık 153,5 milyar lira ilave gelir öngörülüyor. Söz konusu gelirin;
- 96.2 milyar lirasının makro parametrelerdeki değişimden, gerçekleşme eğilimi ve buna bağlı vergi dinamiklerinden,
- 21.1 milyar lirasının vergi dışı gelirlerden,
- 37.7 milyar lirasının da yürürlüğe konulan ilave vergi tedbirlerinden
kaynaklanığı ifade ediliyor.
İnsanın aklına şu soru geliyor: bu tahminler daha birkaç ay önceki bütçe tahminleri sırasında öngörülmemiş miydi? İlave vergi tedbirleri olarak ifade edilen kurumlar vergisi oran artırımı, yıllara sari inşaat işleri stopajının yükseltilmesi, KDV stopaj oranlarının kapsamının genişletilmesi zaten bilinmiyor muydu? Yani daha önce var olana düzenlemeler doğrultusunda tahminler yapılmamış mıydı?...
Aynı şekilde raporda belirtilen eşel mobil kaynaklı gelir kaybı, salgına bağlı bazı sektörlerde vergi indirimi, teşvikli yatırımlarda gelir vergisi stopajı gibi gelir azaltıcı unsurlar dikkate alınmamış mıydı?
Öte yandan başlangıç bütçesine kıyasla 108.4 milyar lira ilave harcama yapılması planlanıyor. Bu ilave bütçe harcamalarının;
- 35.9 milyar lirasının COVID-19 salgını kapsamında yapılması öngörülen ilave harcamalardan,
- 40.2 milyar lirasının enflasyon gerçekleşmelerine bağlı olarak personel ve emekli aylıklarında yapılması öngörülen artıştan,
- 23.2 milyar lirasının da gelir artışına bağlı olarak mahalli idareler ve fonlara aktarılacak paylardan,
- 38.1 milyar lirasının da başta yatırımlar olmak üzere (galiba ulaştırma yatırımları olsa gerek) ilave istihdam, afet konut yapımı ve diğer zaruri ihtiyaçlardan
geldiği ifade ediliyor.
Ekonomi Reform Programı’ndaki harcama disiplini başlığı altında yer alan tedbirlerin titizlikle hayata geçirileceği, bu amaçla başta kamuda taşıt alımı ve kiralanması, temsil ve ağırlama gibi harcama alanlarına katı sınırlamalar getirilmesi olmak üzere harcamaların daha verimli bir biçimde yapılacağı raporda belirtiliyor.
Şimdi şu soruları soralım:
* Kamu Maliyesi Raporu hazırlanırken 2 Haziran 2021 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan KDV indirimli oranlarının süresinin 31 Temmuz 2021 tarihine kadar uzatılmasının hesabı dikkate alındı mı?
* 5 aylık bütçe sonuçlarına bakınca harcamalarda frene basılarak yıl sonu için öngörülen 139 milyar lira bütçe açığının 7.5 milyar lirada tutulması ile yıl sonunda muhtemel seçimlere ilişkin bir tahkim veya öteleme olabilir mi?
* En önemlisi de yılın ortasında sadece bütçe üzerindeki dokunuşlarla gerçekten “çıpa” yapılmış oluyor mu?
* Madem bir performans sergilenmek isteniyor, bunu raporlarla kendini bağlamak yerine, uygulamalarla ortaya koymak daha doğru olmaz mıydı?
Sonuç olarak; bir şeyler yapılmak isteniyor, ama galiba kafalar karışık!...