Malatya yemekleriyle bir iftar yemeği
Geçen yılın Mart ayı sonlarında 2. Kayısı Çiçeği Şenliği için Malatya’daydık. Malatya, Anadolu’nun gastronomik açıdan en zengin bölgelerinden birisi. Bu güzel kente her seferinde yeni yerlerini gördüğüm yeni lezzetlerini tattığım birçok seyahatim olmuş, birbirinden farklı pek çok et ve sebze yemeğini denemiştim. Neredeyse her ilçesinin kendine özgü bir yemeği bulunuyordu. Bence şehirlerin olmazsa olmazı kadın kooperatiflerinin sayısı 20’ye ulaşmıştı ve bunların büyük çoğunluğu gastronomi alanında faaliyet gösteriyordu. Malatya’nın lezzetleriyle yalnızca başka şehirlerimizin değil tüm dünyanın tanışmasını istiyorlardı. UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı’na gastronomi alanında başvuru için gerekli hazırlıklar yapılıyordu. Hedef, tarihle gastronomiyi birleştirmekti…
Ve büyük deprem geldi. Yarattığı büyük yıkıntı ve kayıplar diğer şehirlerimizde olduğu gibi Malatya’da hayalleri de enkaz altında bıraktı; artık öncelik var olabilmekteydi. Birçok Malatyalı çaresiz başka şehirlere gitmek zorunda kaldılar…
Kübra Öztürk Fırat’ın ailesi de onlardan birisiymiş. Bilmiyordum; Sevgili Selda Güleç’in mesajından öğrendim. Malatya gezimizde birlikte olduğumuz Selda Hanım, SG İmalathane’de iftara çağırıyor ve şöyle diyordu:
“Malatya gezimiz sırasında yemek yarışması birincisi olan genç kızımız Kübra ile Malatya Lezzetleri İftar gecemiz olacak, aramızda olursan çok sevinirim.”
Selda Güleç’in SG İmalathane’si sevdiklerinizle bir araya gelip yemek pişirebileceğiniz, özel günlerinizi kutlayabileceğiniz, Anadolu ve Dünya mutfaklarıyla ilgili söyleşilerin yanında, yerel ve sağlıklı beslenme üzerine kurulu yemek atölyelerine de katılıp sıcak dostluklar kurabileceğiniz ve bunları yaparken kendinizi evinizde hissedeceğiniz bir mutfak. Böyle bir toplantı için de ideal bir mekân.
Daveti okuyunca Kübra’yı hemen hatırladım. Geçtiğimiz yıl ikincisi geçekleştirilen Kayısı Çiçeği Şenliği kapsamında coğrafi işaretli Malatya yöresel ev yemekleri yarışması düzenlenmişti. Birlikte gittiğimiz şefler ve gastronomi yazarlarının jüri üyeliği yaptığı bu yarışmada coğrafi işaretli tiritli köfte, haşlama içli köfte, kiraz yaprağından ekşili köfte, Arapgir dolaması ve Akçadağ kömbesi yemekleri yarışmıştı. Yarışmaya katılan 26 ev kadının hazırladığı yemekler arasından seçtiklerini jüri üyesi sevgili Ayfer Yavi benim de tatmam için gönderiyor ve bu sayede kendi içimden de olsa yorum yapabiliyordum.
Jürinin değerlendirmesi sonucunda, Arapgir dolaması ile benim de adayım olan Kübra Öztürk birinci oldu. Dolama, gerçekten çok lezzetliydi. Hani el lezzeti diye bir şey vardır ya o, Kübra’da bulunuyordu.
Selda Hanım’ı katılacağımı söylemek için aradığımda hemen durumlarını sordum; Kübra Öztürk’ün ailesinde neyse ki can kaybı yaşanmamış, sadece binaları hasar görmüş…
SG İmalathane’ye gittiğimde beni, geçen yılki şenliğe ismini veren Malatya’nın kayısı çiçeklerini anımsatsın diye bahar dallarıyla donatılmış bir iftar sofrası karşıladı.
Kübra 1991 Malatya doğumlu. Yeni Yüzyıl Üniversitesi Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü’nü burslu bitirmiş. O, mutfakta iftar hazırlıklarını sürdürürken yemeğe ilgisinin nasıl başladığını öğrenmek istiyorum:
“Yemeğe hep ilgim vardı. Yaşadığım bazı sağlık problemleri nedeniyle biraz kafam dağılsın diye bir vejetaryen yemek yarışmasına başvurdum. İlk yarışmaydı benim için akıtma biciği yaptım. Orada birinci olunca yemekle daha çok ilgilenmeye başladım. Daha sonra sizin de bulunduğunuz Malatya coğrafi işaretli ev yemekleri yarışmasına katıldım, bildiğiniz gibi onda da birinci oldum. Sonra bana güven geldi, bir yarışma daha vardı ona da katılayım dedim. Bu kez analı kızlı köfte yarışmasıydı. Okumayı da çok sevdiğim için ansiklopedilerden araştırdım orijinal tarifini buldum ve yaptım. Onda da birinci oldum.”
Son bir yıl içinde yaşanıyor bütün bunlar ve 6 Şubat depremi ile karşılaşıyorlar:
“Malatya’da bir diyet merkezinde kişilere özel yemekler yapıyordum o günlerde. Depremden sonra maalesef maddi hasar kaybımız olduğu için bir süreliğine İstanbul’a geldik. Selda Hoca’mı ziyaret ettim ve önerisi üzerine bu iftar yemeğini hazırladım.”
Kübra bu geceye özel Ispanaklı Tarhana, Arapgir Dolaması, Akıtma Biciği, Ayva Galyesi, Kayısılı Pilav, Akçadağ Kömbesi, Gelin Kız Helvası, Reyhan Şerbeti hazırlamıştı. Selda Güleç’in sofraya oturduğumuzda söylediği gibi iftar paylaşmaktı; açlığı, tokluğu, sevgiyi, saygıyı paylaşmak ve insanlığımızı hatırlamak, bir olmak, birlik olmak.”
Öyle de oldu… Araştırmacı, gastronomi yazarı Ayfer Yavi, saray ve kültür tarihçisi A. Çağrı Başkurt, deprem sonrası mahalleye gelen Malatyalı aileler ve Selda Hanım’ın dostlarıyla oturduğumuz sofrada yemekleri, hikâyelerini Kübra’dan dinleyerek deneyimledik. Masanın konuklarından Cahide Hanım’ın bu afet destek iftarına kendisine doğum günü hediyesi olarak katıldığını öğrendik, çok şey konuştuk, paylaştık.
Geceden aklımda kalanların başında Kübra’nın gözlerindeki umut geliyordu. Çok şükür çalışabiliyordu. Sevdikleriyle beraberdi. Büyük afette hayatı boyunca unutamayacağı görüntülere, yaşanan acılara tanık olmuştu. Acı hatıralar hiçbir zaman unutulmayacak olsa da dertler ve sıkıntılar elbet bir gün aşılacaktı…