Makro eğilim ve fiyatlamalar
Bu köşede yer alan son yazıda ‘Gürültü Fiyatlaması’ başlığı altında Ukrayna’nın devam eden işgal sürecindeki yatırımcı davranışlarına yönelik parantez açmaya çalışmıştık. Dilerseniz aynı parantezi konuşmaya devam edelim. Kapatmak için henüz erken olabilir. Ancak, yapacağımız sohbeti son günlerde BIST’e olan ilginin yeniden artış göstermesi üzerinden tek taraflı yürütmeyelim. Makrodan mikro bazdaki fiyatlamalara dek geniş yelpazede olabildiğince sohbeti genişletelim. Böylesi daha sağlıklı.
Hangi konu başlığı üzerinden gidersek gidelim 2022 ve 23’e sarkacak şekilde her sohbetin giriş kısmı bir şekilde Fed öznesi merkezli olacak. Başka türlü ilerlemenin, bugünü ve yarını anlamanın yolu yok. Henüz aksi bir formül de bulunabilmiş değil. Daha açık konuşalım; mevcutta sermaye piyasalarının içerisinde istihdam edilen önemli bir kesimin daha önce karşılaşmadığı bir sıkılaşma sürecinin içerisinde bulunuyoruz. Dahası, böylesi durum henüz yeni başlamış durumda. Fed’in federal fonlama faizinde artırım döngüsünü başlatmış olması tek başına bir hikaye olmakla birlikte detayları da konuşmak gerek. Geçtiğimiz hafta kamuoyu ile paylaşılan mart ayı tutanakları gösterdi ki üyeler Ukrayna’nın işgal süreci söz konusu olmasa faiz artırımlarını 2000’lerden bu yana alışkanlık olmadığı şekilde 50bp büyüklüğündeki adımlarla başlatacaklarmış. Tartışmaların yoğunluğu bunu gösteriyor. Elde var 1.
Bildiklerimiz üzerinden geçmeye devam edelim. Fed, daha sıkı parasal koşullar olsun, yarın bugünden daha farklı bir noktada şekillensin istiyor. Bunun için de Mayıs ile birlikte 9 trilyon dolar sınırındaki bilançosunu daraltmaya başlayacak. Yine aynı tutanaklar bize bu konuya dair de detayları gösteriyor. Hazine kağıtları ve MBS portföyünün azaltımı 95 milyar dolar seviyesindeki üst limit ile devreye alınacak gibi görünüyor. Anlamı en basit hali ile şu: Bir önceki sıkılaşma döngüsünün 2x büyüklüğünde bir hamle demek. Yani, en az bu boyutta ilerleme gösterilirse gelecek 1 yıl içerisinde 1 trilyon dolardan fazla bir rakamın bilançodan çıkışı gerçekleşecek. NŞA’da 2 yıl gibi bir süreçte 6-7 trilyon dolar aralığına gelme potansiyeli taşıyan bir bilanço daraltma sürecini konuşuyoruz. Elde var 2.
Fed’in isteği koşmak ve arkasında yer alanların da koşmasını sağlamak. Hafta içerisinde açıklanacak olan Mart ayı TÜFE verileri ile birlikte ABD enflasyonu yıllık bazda %9’a yakınsama riski taşıyor. Çekirdek enflasyonundan çekirdek PCE ve yerel Fed şubelerinin yaptığı farklı enflasyon hesaplamalarına dek hangi kaleme bakarsanız bakın kredibilite açısından sorun teşkil eden bir eğilim söz konusu. İster gıdayı, ister enerjiyi, ister havacılık, otel, oto fiyatları kalemlerini tek tek ya da birlikte çıkararak bakın, enflasyonist baskılar yukarı yönlü riskler taşıyor. Üstelik konuştuğumuz realite sadece ABD özelinde de geçerli değil. Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ne tek başına sınır anlaşmazlığı ve güvenlik endişeleri taşıyor ne de akşamdan sabaha tüm uzlaşının yeniden tesis edilip hiçbir şey olmamış gibi hayatımıza devam edeceğimiz kolaycılığına işaret ediyor. Hammaddenin temininden arz zincirindeki kopma ve farklılaşmaya dek pandemi sürecinde başlayan hızlı, sert ve tehlikeli değişim son gelişmeler ile birlikte daha farklı bir boyutta risk başlıklarını ifade ediyor. Yarının global ve yerel enflasyon görünümü dünden, yakın geçmişten daha yüksek seviyelerde modellerle çalışma zarureti taşıyor. Elde var 3 ve özellikle bu kısım hiç unutulmasın.
Yukarıdaki 4 paragrafın teması neydi? Enflasyon. O vakit yatırımcılar açısından da hedge mekanizmasını konuşmak gerekiyor. Yıl başlangıcından bu yana global hisse senetleri gelişmiş ve gelişmekte olanlar nezdinde geriliyor. MSCI dünya endeksi 8 Nisan kapanışı itibarıyla %7, GOÜ ise %14 değer kaybetmiş durumda. Üstelik bu zayıflamanın yarısı GOÜ nezdinde 23 Şubat kapanışı sonrasındaki dönemde gerçekleşti. Yani, Ukrayna’nın işgalinde. Nominal ve reel bazda faiz hadlerinin yükselişi portföyler arasındaki değişimi hızlandırırken, yatırımcılar 2021’in primli pozisyonlarını da konsolide ediyorlar. ABD 10y tahvil faizinin hafta başlangıcında %2.77’ye yükseldiği ve 12 yıl sonra ilk kez Çin ile arasındaki faiz makasını kendisi lehine çevirdiği böylesi ortamda BIST ise ciddi anlamda pozitif ayrışıyor. 2022 performansı TRY bazında yine 8 Nisan kapanışıyla %29 yükselişe ulaşırken, duvardaki tablonun en güzel kısmı bankacılık endeksi ile sanayi performanslarının %23 prim ile birbirini yakalamış olması. Liranın Hazine nezdindeki risklerinin tartışma konusu olmasına rağmen KKM mekanizması ile ciddi volatil sürecin ardından stabiliteyi sağlamış olması %60’lı seviyelerdeki iskontosu ile hep konuştuğumuz bankalara olan ilgiyi hem yeniden hatırlattı hem de yerli yatırımcıların bir kez daha sektörü keşfetmesine imkan tanıdı. Şimdilerde, çok değil 1-2 haftaya, 1Ç bilanço beklentilerini de konuşacak ve fiyatlayacağız. Banka karlılıklarının artarak devam etmesi portföy değişimini de destekleyebilir. Yeter ki risk-getiri dengesi ve piyasa likiditesi korunabilsin, 17-20 Aralık vari sağlıksız fiyatlamalar yatırımcıların küsmesine neden olmasın. Bu nedenle sektörün kredili pozisyonlara dair verilerinin belirli gecikmelerle de olsa paylaşılması ve masanın her iki tarafını bilgilendirmesi oldukça önemli. Elde var 4.