Makam aracı sadece özel sektörde mi ücrettir?

Numan Emre ERGİN
Numan Emre ERGİN PERSPEKTİF

Önceki yazımızda, şirketlerin kullandıkları binek otomobillerine ilişkin son yasal ve idari düzenlemeler ışığında makam araçlarının vergi mevzuatı karşısındaki durumunu açıklamış, son zamanlardaki vergi incelemelerinde sıklıkla şirket yöneticilerine tahsis edilen makam araçlarının aynî ücret olarak değerlendirip eleştiri raporları yazıldığını, Gelir İdaresinin görüşünün de önceden beri bu yönde olduğunu, 7194 sayılı Kanun’la yapılan son düzenlemelerin de bu yorumu desteklediğini belirtmiştik. Özetle, makam aracı tahsis edilmesinin ücret olduğu yönündeki idari görüş adım adım hakim olmuştur. Vergi yargısının (7194 sayılı Kanunla yapılan düzenleme öncesinde) aksi görüşte olduğu şerhini de koyalım.

Peki, makam aracı tahsisi ücret olarak değerlendirilecekse, bu değerlendirme sadece özel sektörde çalışanlar için mi söz konusu? Soruyu tersinden sorarsak, kamu personeline tahsis edilen makam araçları ücret değil midir? Bu yazının yazılması ile yayımlanması arasında vergi kanunlarında bir değişiklik yapılmadıysa, ücret gelirlerinin vergilendirilmesi konusunda özel sektör çalışanları ile kamu sektörü çalışanları arasında bir ayırım yoktur. Anayasa’nın eşitlik ilkesi gereği öyle de olması gerekir. Ancak, Devlet Baba bazen kendi çalışanlarına bazı kolaylıklar tanıyabilmektedir, ama bu kolaylıkların sınırı hukuktur. Gerçi son zamanda bu sınırlar da zorlanmaya başlanmıştır. Örneğin, 11 Nisan 2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 2393 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile kamuda çalışıp bazı kamu kurum ve kuruluşlarında, KİT’lerde, kamu iştiraklerinde yönetim, denetim, tasfiye kurullarında görev alanların 2018 ve sonraki yıllarda ödemeleri gereken gelir vergileri (ilk işverenden aldığı ücret de dahil edilerek artan oranlı tarife nedeniyle ödemeleri gereken ilave gelir vergisi dahil) ilgili kuruluş tarafından karşılanacaktır. Karar geçmişe etkili olarak çıkarılmıştır! Bu düzenlemenin, hukuk karşısındaki durumu hakkında çok şey söylenebilir, hatta halka açık şirketlerdeki durumu daha da fazla tartışılabilir. Ama bu örneği yazımızın bağlamında, Devletin bürokratına bakış açısını yansıtmak açısından verdik.

Konumuza dönecek olursak, eğer makam aracı tahsisi ücret kabul ediliyorsa, kamu-özel sektör ayırımı yapmadan araç tahsisi yoluyla sağlanan menfaatin net ücret olarak kabul edilip gelir vergisi stopajının yapılması gerekmektedir. Kamuda makam aracı tahsisini düzenleyen bir kanunumuz da vardır: 1961’de yürürlüğe giren 237 sayılı Taşıt Kanunu. Bu Kanunda kimlere taşıt tahsisi yapılacağı düzenlenmiştir. Kanun’un 1 sayılı cetvelinde emirlerine ve zatlarına binek otomobili verilenler, 2 sayılı cetvelde ise makam hizmetlerine araç tahsis edilenler belirtilmiştir. Ayrıca Kanun’da kamu kurumlarının da resmi hizmetlerde kullanılmak üzere makama araç tahsis edebileceği yer almaktadır. Bir de kamu hizmeti için kullanılacak araçlar vardır. Özetle, 3 tip araçtan bahsedebiliriz: Kişiye, makama ve hizmete tahsis edilen araçlar. İlk iki tip araç yazımızın konusuna girmektedir.

Kanundaki cetvellerde kimler mi var? 1 sayılı cetvelde Cumhurbaşkanı, TBMM Başkanı, TBMM Başkanlık divanı üyeleri, komisyon başkanları, grup başkanları ve başkanvekilleri, Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanları, yüksek mahkeme başkanları, bakanlar, valiler… 2 sayılı cetvelde, TBMM Genel Sekreteri, Kamu Başdenetçisi, üniversite rektörleri, diyanet işleri başkanı, ordu kurmay başkanları, generaller, düzenleyici denetleyici kurum başkanları, emniyet müdürleri, kaymakamlar.

Yukarıdaki özet açıklamalarımızdan görüleceği üzere, Devlet’i temsil eden makamlara veya o makamlarda görevli kişilere makam aracı tahsisi yapılmaktadır. Bu durumda, ölçüyü kaçırmadıkça, eleştirilecek bir şey de yoktur. Zira o araçlar bir prestij ve temsil gereği tahsis edilmektedir. Peki, özel sektör yöneticilerine de prestij ve temsil amacıyla tahsis edilen makam araçları ücret olarak değerlendirilip vergilendirilirken, kamu yöneticileri için aynı işlemin yapılmaması eşitliğe aykırı olmaz mı? Eğer ödenmesi gereken bir vergi ödenmemişse kamu zararı oluşmuş mudur? Maliye ve Sayıştay bu konuda ne düşünür acaba?

Sözün özü: “Bugünkü kanunlar büyük sineklerin delip geçtiği,küçük sineklerin takılıp kaldığı örümcek ağlarıdır” (Honore de Balsac)

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar