Madenden daha kârlı
Yanıcı ve zehirli lityum iyon piller artık her yerde… Sadece sayıları her gün artan elektrikli otomobillerde ya da e-scooter’larda değil, telefonlarda, dizüstü bilgisayarlarda, tabletlerde, kameralarda… Üstelik, yeni nesil ürünlerin en pahalı parçası olarak!..
Fakat, ömürleri tamamlandıktan sonra bile içlerinde “yeni gibi” kullanıma sokulabilir öğeler ve çok değerli materyaller saklıyorlar. Şu anda yüzde 98’e kadar geri dönüştürülebilir eski bataryalardan elde edilen nikel, kobalt ve bakır gibi kritik metalleri defalarca değerlendirmek mümkün.
Üstelik, 2020’de 44 milyar dolarlık bir pazar oluşturmuş olan lityum iyon pil talebi, her yıl katlanarak büyüyor. Ve hatta 5 yıl içinde batarya ihtiyacının, 100 milyar dolarlık bir pazara ulaşacağı da hesaplanıyor. Ve şimdiden tüm dünyada Li-ion pil kıtlığıyla ilgili alarm zilleri çalmaya başlıyor. Sıfır yani ilk kez üretilen bataryaların kapasitesi, OEM planlarının çok gerisinde…
Fakat, bazı zeki yatırımcılar, kimyasal ve yangın risklerine rağmen bu yönde bataryaları geri dönüştürüp nadir bileşenleri üreticilere yeniden sunma çabasında…
Tesla'nın kurucu ortaklarından, batarya tekniği ve diğer birçok temel teknolojisinin arkasındaki beyin olarak tanıdığımız eski Tesla CTO'su J.B. Straubel, hem e-atık sorununa bir çare hem de ham madde ihtiyacını dolaylı şekilde karşılamak için 4 yıl önce A.B.D. Nevada Carson City'de ilk Redwood Materials tesisini kurmuştu. Şimdilik günde 60 ton ömrünü tamamlamış pili geri dönüştüren ve dünya çapında artan elektrikli araç üreticilerinin tedarikçisi batarya üreticilerine ve doğrudan otomobil markalarına yeniden saflaştırılmış ham maddeleri en hızlı şekilde gönderen Straubel, “batarya geri dönüşümü, elektrikli otomobil üretimini daha sürdürülebilir hale getiriyor” derken, Çinli ve Avrupalı rakiplerinden çok önce bu aşırı kârlı iş kolunda ismini duyuruyor. Şu anda bile batarya geri dönüşümünden elde ettiği ham maddeyi Panasonic’e gönderen Redwood, bir start-up olmayı çoktan aşmış durumda.
Tesla’nın sadece Nevada’da montajı yapılan iki modeli için Model3 ve ModelY bataryalarını yılda 2 milyar hücre üretimiyle besleyen Panasonic, sadece otomotiv tedariği için batarya fabrikası sayısını Kuzey Amerika’da 6 ve dünyada 26’ya çıkarması gerekiyor.
2025’te elektrikli otomobil satışlarının yüzde 10’lara, 2040’ta da yüzde 60’a kadar yükseleceği öngörülürken, bu yükselen hacime uygun madenden üretime batarya zincirinin yeterli olmayacağı ve sınırlı kaynakların maliyetleri daha da yükselteceği de, herkesi endişelendiriyor. Ayrıca, önce Çin’deki rafinerilere ham maddelerin tüm dünyadan özellikle Güney Amerika, Afrika, Endonezya, Avustralya’dan, sonra da gelişmiş ülkelerdeki batarya hücre üreticilerine taşınması da, en az 30 bin kilometrelik sürdürülebilir olmayan uzun yollardan geçiyor. Ve, elektrikli otomobillerin en yüksek karbondioksit salımı da bu ham maddelerin ilk kez çıkarılması ve batarya paketlerinin üretiminde oluşuyor. Özellikle Li-ion madenciliğinin hiç çevreci olmadığı da raporlanmış durumda.
10 yıl sonra elektrikli araçlar eskimeye yüz tuttuğunda taşıdıkları bataryaların hurdaya gitmesi, çok tehlikeli çevre kirliliği yaratabilir. Bu devasa probleme de çözüm olarak çok zorlu olmasına rağmen geri dönüşümün tek çare olduğu da ortada. Böylece elektrik araçların toplamda karbon nötr olmasına da, bu geri dönüşüm sistemi çok önemli katkı sağlayacak.
Batarya hücrelerindeki dayanıklı maddelerin yeniden kullanılabilme kapasitesi, LG gibi diğer pil tekellerini de geri dönüşüm için yatırıma başlamalarını sağlıyor. İyi bir örnek de, ilk üretimden çok daha az enerji kullanıldığını göstererek, geri dönüşümün madencilikten çok daha verimli olduğunu kanıtlayan Li-Cycle şirketi…
Elektrikli otomobillerin ölçek büyüdükçe maliyetleri düşmeye başlıyor. Fakat, bataryanın bu maliyette dominant olması ve bunun da içindeki ham maddelerin fiyatlarıyla ilgi olması, elektrikliler yönünde gelişen otomotivin şu anda çözmek zorunda olduğu en önemli başlık…
Sadece Li-ion batarya geri dönüştürme pazarının bile 2019’daki 2 milyar dolarlık piyasasından 2030’da 18 milyar doları aşacağını tahmin ettiğimizde, o sebeple de, “yeniden kullanım” seçenekleriyle ilgili teknoloji araştırmalarına neden hızla yatırım yapılması gerektiğini daha iyi anlıyoruz. Hatta, eski ürünlerdeki lityum ve grafitin ayrıştırma başarısının da, yüzde 80’lere yaklaştırılmış olması, bu sorunun aşılması konusunda ümit verici bir gelişme…
Tüketicilerin eskittiği, evinde sakladığı ya da çöpe attığı elektronik ürünlerdeki içeriğin, gelecekte jeolojik noktalardan çok daha önemli bir kaynak olacağı kesin!.. O sebeple de eski batarya toplayıcılarının ve bunları geri dönüştürme işine girenlerin, yakın geleceğin tycoon’ları olacağını tahmin etmek hiç zor değil!..
Hem gezegenimizin sürdürülebilir temiz geleceği için hem de çok kârlı bir iş kolu olarak; batarya hücresi geri dönüşüm işi hakkında gelecekte çok daha fazla konuşacağız…