Madencilik ve Robotik Üretim
14 Ekim 2022 Cuma akşamı yeni bir maden faciasıyla büyük acı bir yaşadık. Bartın’ın Amasra ilçesinde Türkiye Taşkömürü Kurumu’na ait maden ocağında meydana gelen patlamada 41 madencimiz yaşamını yitirdi, onlarca madencimiz ise yaralandı.
Öncelikle bu faciada hayatlarını kaybeden madencilerimize Allah’tan Rahmet, ailelerine başsağlığı; yaralanan madencilerimize ise acil şifalar dileriz.
Ülkemizde 1941 yılından bu yana madenlerimizde oluşan grizu patlaması, göçük ve yangınlardan dolayı 3.000’den fazla maden işçisi hayatını kaybetmiş, 100.000’den fazla insanımız ise yaralanmıştır. Bu kazalarda yaşamını yitiren veya sakat kalan işçilerimizin ailelerini de hesaba katarsak, yaklaşık olarak 500.000 vatandaşımızın bu kazalardan olumsuz yönde etkilendiklerini ve zor durumda kaldıklarını düşünebiliriz.
Bu gerçekten inanılmaz yüksek bir sayıdır ve bunun karşısında ne devletin ne de ilgili kurum ve şirketlerin seyirci kalmaları düşünülemez. Her ne kadar son yıllarda, madenlerdeki denetlemeler artırılmış, daha sıkı güvenlik tedbirleri alınmış, baretlere takılan çiplerle madende kalan işçilerin yerleri daha hızlı tespit edilmesi sağlanmış, su torbaları ve taş tozları gibi uygulamalarla faciaların zararını azaltma önlemleri alınmışsa da geçtiğimiz kazada görüleceği gibi, yine de facianın önüne geçilememiştir.
Dünyada hızla büyüyen ve her türlü üretimde kullanılan robotlar ve robotik üretimlerin, insan yaşamını tehlikeye atan sektörlerde ve işlerde kullanılması için gerekli teşvik ve desteklerin verilerek, bu yöne ağırlık verilmesi kaçınılmaz olmuştur.
Tek bir canın bile çok değerli olduğu göz önüne alınarak, mümkün olduğu kadar az insanın, gerekirse insansız robotların uzaktan erişimle, madenlere inmeleri veya insan hayatını riske sokacak bölge ve alanlara girmeleri sağlanarak, üretimlerin ve taşımaların robotlara yaptırılması için gerekli Ar-Ge çalışmalarının ve üretimlerin hızla devreye alınması gerekmektedir. Bilindiği üzere bazı alanlarda, hatta gelişmiş ülkelerde bazı madenlerde bile, zaten robotlar, insansız taşıtlar ve makineler devreye girmiştir.
Ancak dünya genelinde ne yazık ki, halen insan hayatını tehlikeye atan binlerce riskli üretim tesisi ve alan bulunmaktadır. Madencilik, inşaat, liman, nakliye, yükleme, boşaltma, aktarma, pres, baskı ve tabii ki tüm askeri alanlarda insan hayatı hep risk altındadır. Riskli alanlar sadece makine ve ağır sanayi olarak düşünülmemelidir; aynı zamanda kimyasal veya zehirli gaz gibi solunumla da insan sağlığını etkileyecek sektörleri de risk gruplarına dahil etmek gerekmektedir.
Bu nedenle, aşağıdaki konular hızla gündeme alınması kaçınılmazdır:
- Robot veya robotik üretim için çalışan, bu sektörlere tedarik sağlayan teknoloji üreten işletmelere, çok daha fazla devlet teşviklerinin sağlanması,
- Robotik üretim için araştırma yapan kişilere daha geniş olanaklar (Laboratuvar, mekân, maddi destek, uzman personel desteği…vs.) sunulması,
- Üniversitelerin bu sektörlerle ilgili bölümlere ağırlık vermeleri veya yeni bölümler açmalarının zorunlu hale gelmesi,
- Üniversitelerin makine, inşaat, kimya, bilgisayar ve benzeri mühendislik bölümlerinin derslerine robot teknolojisi derslerinin sayısının artırılması,
- 2 yıllık Meslek Yüksek Okullarının robot teknisyeni, operatör ve bakım formenlerinin yetiştirmeleri,
- İnsan sağlığını tehlikeye atacak her türlü sektörde, daha detaylı ve daha sık denetlemelerin yapılması ve önümüzdeki 5 yıl içinde hızlı bir şekilde tehlikeli görevlerde çalışan insan sayısının azaltılarak, robot teknolojilerinin devreye girmesinin zorunlu hale gelmesi,
- İlköğretimden başlayarak, tüm öğrenim hayatı boyunca öğrencilere, insan ve insan sağlığının dünyadaki en değerli konu ve bu konuda çalışmanın ne kadar önemli olduğunun öğretilmesi sağlanmalıdır.
Bir daha böylesi bir facianın yaşanmamasını diliyoruz.