L’Oréal Türkiye ‘22 yılda 124 genç bilim kadınına destek oldu.

Fatoş KARAHASAN
Fatoş KARAHASAN Markalar & İçgörüler

L’Oréal,  26 yıl önce “Dünyanın Bilime, Bilimin de Kadınlara İhtiyacı Var” misyonuyla başlattığı «Bilim Kadınları İçin» programı,  Türkiye’deki 22.yılını kutluyor. UNESCO ile birlikte yürütülen “Bilim Kadınları İçin” programı fırsat ve kaynak eşitliğine odaklanarak cam tavanları kırma konusunda ilerliyor.

Bilim Kadınları İçin’ projesi Türkiye’nin en uzun soluklu sosyal sorumluluk çalışmalarından biri.  Her yıl, çalışmalarıyla bilimin gelişmesine katkı sağlayan genç ve yetenekli 4 bilim kadını ödüle layık görülüyor ve bilimsel araştırmalarında kullanmak üzere maddi destek almaya hak kazanıyor. Projeler, UNESCO’nun bilim insanlarından oluşan bağımsız jürisi tarafından akademik özgeçmişleri, araştırmalarının bilime sağladığı katkı, projenin uygulanabilirliği, sürdürülebilirliği ve bilimsel yeniliği gibi kriterler göz önüne alınarak değerlendiriliyor.

L’Oréal Türkiye programın sürdürülebilir olması için her sene kapsamını ve etkisini arttırmak adına çalışmalar yürütüyor. 2023 yılında geleceğin bilim kadınlarını destekledikleri bir mentorluk ve eğitim fonu hayata geçiren L’Oréal Türkiye programın sürdürülebilir ve herkese erişebilir olmasına dikkat ediyor. Toplum Gönüllüleri Vakfı ile iş birliği yaparak, üniversitede öğrenim gören kız öğrencilerin bilim eğitimlerine destek oldu. TOG iş birliği ile başlatılan mentorluk programı kapsamında 6 ay boyunca Biyokimya, Biyomedikal Mühendisliği, Biyo-tıp, Doğa Bilimleri, Fizik, Moleküler Biyoloji, Genetik, Nörobilim gibi bölümlerde eğitim gören üniversiteli kadınlar, bilim kadınlarından mentorluk desteği aldı.

10 yılda 4 milyon TL katkı

1901'den bu yana fizik, kimya ve tıp alanlarında verilen 640 Nobel bilim ödülünden yalnızca 26’sı kadınlara verildi; bu kadınlardan 7’si Nobel’den önce L'Oréal Grup Bilim Kadınları İçin Programı tarafından ödüllendirildi.

L'Oréal Türkiye ve UNESCO Türkiye Milli Komisyonu iş birliğiyle hayata geçirilen “Bilim Kadınları İçin” programı, 40 yaş altı genç ve yetenekli bilim kadınlarının başarılarını taçlandırarak, onların projelerinin dünya çapında duyulmasına fırsat sağlıyor.

 L’Oréal Türkiye  ‘Bilim Kadınları İçin’ projesi ile bilim kadınlarına sadece son 10 yılda yaklaşık 4 milyon TL’lik destek sağladı. 22 yılda 124 genç bilim kadınına destek oldu.

Türkiye’den 4’ü üst üste olmak üzere toplam 5 bilim kadını “Uluslararası Yükselen Yetenek” seçildi. 1 bilim kadını da «Uluslararası Üstün yetenek» ödülü kazandı. 

2024 yılında, program kapsamında ödül kazanan 4 bilim kadınına 200 bin TL destek sağlandı.

 

Bu yıl ödül almaya hak kazanan bilim kadınları ve projeleri:

Geçtğimiz günlerde, L’Oréal Türkiye Ülke Genel Müdürü Sinem Sandıkçı Gökçen’in ev sahipliğinde İstanbul’da gerçekleştirilen ‘Bilim Kadınları İçin’ Ödül Töreni’ne, 2017 yılında uluslararası arenada ‘L’Oréal Uluslararası Yükselen Yetenek Ödülü’nü kazanan, Türkiye'de ilk uzay radyasyon testlerinin yapıldığı ODTÜ İVME-R’in müdürü Prof. Dr. Bilge Demirköz  onur konuğu olarak katıldı.

2024 yılında ödül almaya hak kazananlardan, Koç Üniversitesi’nden Dr. Ece Öztürk meme kanserinin akciğer ve beyindeki metastazlarının 3 boyutlu modellemesi ile yeni tedavi yöntemlerinin bulunmasını hedefliyor.

 

Hacettepe Üniversitesi’nden Dr. Gülşah Merve Kılınç antik DNA’ları inceleyerek ağız mikrobiyatasının evrimi ile günümüz hastalıkları arasında bağ kurmayı amaçlıyor.

 

Gebze Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Esra Bilgin Şimşek bor temelli güneş ışığı ile çalışan bir sistemle atık suların arıtılmasına destek vermenin yanı sıra yeşil hidrojen elde etmek üzerine çalışıyor.

 

Abdullah Gül Üniversitesi’nden Dr. Zeliha Soran Erdem bitkileri kullanarak LED’lerin organik malzemeler ile üretimine odaklanıyor.

 

İş Bankası’ndan “Dünya Çiftçi Kadınlar Günü”nde ilham veren hikayeler

Türkiye İş Bankası, 15 Ekim Dünya Çiftçi Kadınlar Günü’nde ülkemizin farklı bölgelerinde tarımsal üretime katkıda bulunan girişimci ve çiftçi kadınları “Kadının Gücü: Geleceğin Tarımı” etkinliğinde bir araya getirdi.

100. yılını kutlayan İş Bankası’nın, bu özel günde bu yıl ikincisini gerçekleştirdiği “Kadının Gücü: Geleceğin Tarımı” etkinliğinde kadınların tarımdaki önemli rolü, sektördeki zorluklar ve çözüm önerileri ele alınırken, çiftçi kadınlar ilham verici hikâyelerini paylaştı.

“Kadınların tarımsal üretime katılmasında fırsat eşitliğinin sağlanması kritik”

İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Sezgin Yılmaz, açılışta yaptığı konuşmada, tüm dünyada kadınların tarımdaki emeğinin görünür olmadığına işaret ederek, “Dünyada tarımda çalışanların ortalama %40’ını, ülkemizde 5 milyon tarım işçisinin 2 milyonunu kadınlar oluşturuyor. Çiftçi Kayıt Sistemi’ne (ÇKS) kayıtlı kadın sayısı ise 300 binin biraz üzerinde. Kadınlar aile işletmelerinde neredeyse her işi yapıyor ama sektörde doğrudan görünürlüğe sahip değil” dedi.

Yoksullukla mücadele, su tasarrufu, sürdürülebilir tarım gibi dünyanın geleceğini ilgilendiren hususlarda ilerleme kaydetmek için kadınların tarımsal üretime daha fazla katılmasının büyük önem taşıdığını belirten Yılmaz; bunun için fırsat eşitliğinin sağlanmasının kritik olduğunu söyledi.

Tarımın ilham veren kadınları

“Kadının Gücü: Geleceğin Tarımı” etkinliğinde arıcılıktan balıkçılığa, çay üretiminden restoran işletmeciliğine tarımsal üretimin farklı alanlarında kendi hikayelerini yazan kadınlar yolculuklarını paylaştı.

Kars’ta hayvancılık yapan Hilal Erben, üniversite eğitiminin ardından annesinin şehirde bir memurluk işine girmesini önermesine rağmen köyüne dönerek aile işi olan hayvancılığı büyütme hikayesini ve köyde bir dönüşüm yaratmak için yürüttüğü çalışmaları anlattı. 30 yıllık aile işletmesi Adalılar Çiftliği’nde ata tohumu enginar üretimi yapan Halide Adalılar, zaman içinde pazarlama işini üstlenmesinin ardından ürettikleri enginarların tüketiciye ulaşması için yürüttüğü çalışmaları aktardı.

Nuran Özyılmaz, ailesinin geçimini sağlamak üzere 1990’lı yıllardan itibaren ticaretle uğraşmaya başladığını belirterek, son olarak Kars’ta açtığı yöresel yemekler sunan “Kars Kaz Evi” restoranının ve köylerde kaz yetiştirici ailelere istihdam sağlamaya başlamasının hikayesini paylaştı. Rizeli çay üreticisi Fatma Saruhan ise çay üretimine nasıl başladığını anlatırken, gençlerin çay üretimine uzak olmasının nedenlerine değindi.

Uludağ Üniversitesi Ekonometri bölümü mezunu olan Beyza Aydın, kurumsal yaşam yerine girişimciliği tercih etme kararının ardından üretici ve girişimci bir kadın olarak yaşadığı zorluklara rağmen Erdek’te kendi ektiği mahsulleri sunduğu bir kahvaltı salonunu hayata geçirme hikayesini anlattı. Poyrazköy’de balıkçılık yapan Gülhanım Kalafat, yaşadıkları köyde kadınların balıkçılık yapmasına yönelik önyargılara karşın eşiyle ve dört oğluyla birlikte balıkçılık işini nasıl büyüttüklerini paylaştı.

Uludağ’ın eteklerindeki kırsal Yiğitali Mahallesi’nde kurulan kooperatifin başkanı Emine Örnek, Atatürk’ün talimatıyla kurulan ancak daha sonra atıl kalan okul binasının kooperatife dönüştürülme sürecini ve kooperatif çatısı altında yürütülen çalışmaları dile getirdi. Borçka ilçesinde UNESCO koruması altındaki Macahel’de 24 yıldır arıcılık yapan Melahat Gülbin, çocuklarını okutmak üzere TEMA’nın kırsal kalkınma projesine başvurmasıyla başlayan üretim yolculuğunu anlattı.

 

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar