L’Oréal tek işi “güzellik” olan bir teknoloji şirketine evriliyor

Didem Eryar ÜNLÜ
Didem Eryar ÜNLÜ YAKIN PLAN

Güzellik pazarı 2021 yılını 20 milyar liralık bir pazar olarak kapattı. Mayıs sonu rakamlarına bakıldığında ise, pazarın yüzde 60 oranında büyüdüğü izleniyor.           

Globalde ve Türkiye’de söylemini “Dünyayı harekete geçiren güzelliği yaratmak” olarak belirleyen L’Oréal Grup, yüzyılı geride bırakmış bir güzellik şirketi.        

L’Oreal Türkiye Genel Müdürü Sinem Sandıkçı Gökçen, “Amacımız güzelliği sorumlu, kapsayıcı ve sürdürülebilir bir hale getirmek, bu bizim için Türkiye’nin lider güzellik şirketi olarak güzelliğe güzellikle liderlik etmek anlamına geliyor” diyor ve ekliyor: “Önemli olan, fark yaratabilmek, topluma katkı sağlamak, pazar payından çok kalplerdeki paya sahip olmak.”            

“L’Oréal, tek işi güzellik olan bir şirketten, tek işi güzellik olan bir teknoloji şirketine evriliyor” yorumunu yapan Sinem Sandıkçı Gökçen ile geleceğin güzellik kavramını konuştuk…                 

3 alanda devrim

“Dünya nereye gidiyorsa, oranın daha güzel bir dünya olması için elimizden gelen her şeyi ortaya koymayı, hayatları güzelleştirmeyi, Türkiye’de ve dünyadaki devrimlere öncülük etmeyi hedefliyoruz. Bizim varoluş amacımız “Dünyayı Harekete Geçiren Güzelliği Yaratmak” yani aslında dünyayı güzelleştirmek için değişimin itici gücü olmak. Bunu 3 ana devrime liderlik ederek hayata geçiriyoruz: Dijital Devrim, Yeşil Devrim / Sürdürülebilirlik Devrimi ve Anlamlı Markalar Devrimi. Amacımız güzelliği sorumlu, kapsayıcı ve sürdürülebilir bir hale getirmek, bu bizim için Türkiye’nin lider güzellik şirketi olarak güzelliğe güzellikle liderlik etmek anlamına geliyor. L’Oréal, tek işi güzellik olan bir şirketten, tek işi güzellik olan bir teknoloji şirketine evriliyor. Teknolojiyi her şeyin kalbine koyuyoruz ve üç temel alanda kullanıyoruz. Birincisi geleceğin güzellik deneyimini yaratmak. İkincisi, hayal ettiğimiz ürünleri üretmek için operasyon süreçlerimizi geliştirmek. Üçüncüsü ise, tüketici ile anlamlı ve derin bağlar kurmak için teknolojiyi kullanmak.”

Grup içinde en stratejik 20 ülke arasındayız

“L’Oréal Türkiye, L’Oréal Grup içinde stratejik önem taşıyan ilk yirmi ülke arasında yer alıyor. En büyük amacımız ilk 20’de kalabilmek; çünkü onlar bizi Euro ile ölçüyorlar dolayısıyla Türk lirasında değer kaybettiğimiz için büyümemizi hızlandırarak, ilk 20’den düşmemek bizim için çok önemli. Türkiye olarak L’Oréal Grup için üç şey ifade ediyoruz. Birincisi; yükselen pazarlardan biri olduğumuz için büyümeyi biz getiriyoruz. İkincisi inovasyonu getiriyoruz. Özellikle dijitalde ve e-ticarette çok ileri bir yerdeyiz, E-ticaret bugün işimizin yüzde otuzunu temsil ediyor. Üçüncüsü ise yetenek havuzu olmak istiyoruz. Yetkin insanlarımızı global rollerde görev almaları ve sonra Türkiye’ye geri dönmeleri için destekliyoruz. Son bir buçuk senede otuz kişiyi; yılbaşından bu yana ise neredeyse on beş kişiyi yurt dışında çok önemli rollere gönderdik.”

İklim, su, biyoçeşitlilik, doğal kaynaklar ve toplumsal fayda

“Bizim sürdürülebilirlik programımızın en büyük özelliği ve benzerlerine göre farkı, kapsayıcılığı. Sadece kendi etki alanımızı değil tüm değer zincirini ve tüm paydaşlarımızı kapsıyor” diyen Sinem Sandıkçı Gökçen, L’Oréal’ın beş başlık altında topladığı taahhütlerini şöyle anlatıyor.             

1- İklim konusunda 2025’te tüm üretim tesislerimizin yüzde 100 yenilenebilir enerji kullanarak karbon nötr olmalarını hedefl iyoruz.              

2- Su alanında tüm formüllerimizin su eko-sistemlerine saygılı olmasını garantileyerek, endüstriyel süreçlerde kullandığımız suyun yüzde 100’ünü yeniden kullanıma kazandırmış olmayı ve tüketicilerimizin ürün kullanımı için olan su tüketimlerini yüzde 25 azaltmayı taahhüt ediyoruz. Gjosa isimli start-up’la geliştirdiğimiz akıllı teknolojili su başlığı ile saçımızı durularken harcadığımız suda yüzde 65 tasarruf sağlıyoruz. Ülkemizdeki giderek artan kuraklık tehdidine karşı İstanbul Üretim Tesisimizi “suyu geri dönüştürerek kullanan su dostu fabrika”ya dönüştürerek her yıl 10 milyon litre, “53.000 İstanbullunun 1 günlük su tüketimine eşdeğer” su tasarrufu sağlamayı hedefliyoruz.        

3- Biyoçeşitlilik için 2030’a kadar içerik ve ambalaj malzemelerimizin yüzde 100’ünün sürdürülebilir kaynaklardan elde edilecek ve takip edilebilir özellikte olacak.            

4- Doğal kaynaklar alanında 2030 yılı itibariyle formüllerimizdeki içerik maddelerimizin yüzde 95’i biyolojik temelli olacak, minerallerden veya döngüsel süreçlerden elde edilecek. 2025 yılına kadar plastik ambalajlarımızın yüzde 100’ünü yeniden doldurulabilir, yeniden kullanılabilir, geri dönüşüme kazandırılabilir hale getireceğiz. Üretim tesislerimizdeki atıkların yüzde 100’ü geri dönüşüme ve yeniden kullanıma kazandırılacak. Carbios isimli bir start-up’ın geliştirdiği enzimatik teknolojisini kullanarak sonsuz kez geri dönüştürülebilen ilk plastik ambalajı hayata geçiriyoruz. Kullanılmayan makyaj standlarımızı Anadolu’daki köy okulları için kütüphane ve oyun dolabına çevirmek gibi ileri dönüşüm projelerini de çok önemsiyoruz            

5- Toplumsal fayda kısmında dünyada dezavantajlı 100 bin kişiye istihdam sağlayacağız. 3 milyon kişi markalarımızın sosyal programlarından (suya erişim, eğitime ve mesleki eğitime erişim gibi) yaralanıyor olacak. Dünyanın acil sorunlarının çözümüne katkı sağlamak için kadınların güçlendirilmesine ve doğanın yenilenmesine 150 milyon Euro fon ayırmış durumdayız.

Tekno-güzellik dönemi

L’Oréal’in teknolojinin güzellik alanında nasıl fark yarattığına dair çok çarpıcı çalışmaları var. Kişiselleştirilmiş evde cilt bakımı uygulaması Perso, akıllı yapay zeka sistemi ile anında cilt analizi, hava kalitesi, kirlilik verisi ve trend analizi yapabiliyor. Kullanıcılar ince çizgiler, koyu lekeler, pigment bozukluğu, gözenekler, ışıltı veya solgunluk gibi kendi kişisel cilt endişelerini Perso uygulamasına kaydediyor. Perso, toplanan verilerle kişiselleştirilmiş yüksek performanslı cilt bakım ürününü, gerekli miktarda tek kullanımlık uygulanabilecek şekilde üretiyor. Benzer uygulamalar, kişisel ruj ve fondöten üretimi için de söz konusu. Saçınızı tararken analiz yapan ve gerekli önerilerde bulunan akıllı saç fırçası; hangi kokunun size iyi geldiğini veya cildin DNA’sının bozulmamasını sağlayacak uygulamalar L’Oréal’in tekno-güzellik uygulamalarından bazıları. Sinem Sandıkçı Gökçen’in dikkat çektiği çok önemli bir diğer nokta da, şirketin tüm bu süreçte çok sayıda start-up ile birlikte çalıştığı ve yenilikçi fi kirleri desteklediği.

L’Oréal’in Türk markası İpek, 7 ülkeye ihraç ediliyor

L’Oréal Türkiye’nin İpek adında bir Türk markası da var. 2007 senesinde bir fabrika satın aldık. Adetlerimizin yüzde 50’sini Türkiye’de üretiyoruz. İpek’i Türkiye’den Azerbaycan, Irak, Kazakistan, Gürcistan, Kosova gibi, 7 ülkeye ihraç ediyoruz. Her sene yeni ülkelerden talep geliyor. İpek, bizim ekonomik segment markamız. Bu nedenle bu ürüne yönelik talebin ve dolayısıyla coğrafya sayısının da çok yakın zamanda artacağını düşünüyoruz. Fabrikamız, ilk su dostu fabrika. Suyu kendi içinde dönüştürerek kullanıyor. Bir yıl içinde 53 bin İstanbullunun su tüketimine denk gelen 10 milyon litre su tasarrufu yapıyor olacağız.”

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar