Liman özelleştirmesinde yanlışlar yaptık, Ro-Ro’da paranın cazibesine kapıldık
EV ve Mutfak Eşyaları Sanayicileri ve İhracatçıları Derneği (EVSİD) kurucu Başkanı Burak Önder, EVSİD Yönetim Kurulu Başkanı Talha Özger ve Başkan Vekili Oğuzhan Durmuş’tan davet geldi:
- Sahurda bir araya geliyoruz…
Gece 23.45’te başlayıp, 04.00’e kadar süren programdaki sohbetin ana başlığı ev sahipleri tarafından şöyle belirlendi:
- Sanayi ve İhracat İçin Lojistiğin Önemi…
Moderatörlüğünü yaptığım panelin konuşmacıları şu isimlerden oluştu:
- Erdal Bahçıvan (İstanbul Sanayi Odası-İSO Başkanı), Şekib Avdagiç (İstanbul Ticaret Odası-İTO Başkanı), Mustafa Gültepe (Türkiye İhracatçılar Meclisi-TİM Başkanı), İsmail Gülle (TİM önceki Başkanı), Adil Pelister (İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği-İKMİB Başkanı), Ahmet Öksüz (İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği-İTHİB Başkanı), Kazım Taycı (İstanbul Hububat, Bakliyat, Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği-İHBİR Başkanı), Rüstem Çetinkaya (TİM Maden Sektör Kurulu Başkanı ve İstanbul Maden İhracatçıları Birliği-İMİB Başkanı), Güven Karaca (İstanbul Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği-İDMİB Başkanı), Hakan Güldağ (EKONOMİ Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı).
Talha Özger, önceki hafta Meksika’ya gerçekleştirdikleri seyahatteki örnekle konuyu açtı:
- 39 firmamızın katıldığı seyahatte 565 iş görüşmesi yaptık. Orada önümüze çıkan en büyük engellerden biri lojistik oldu. Alıcılarla pazarlık sırasında sipariş aşamasına geçildiğinde, “Fiyatlar lojistik dahil olursa siparişi onaylarız” dediler.
Burak Önder, “Lojistik Performans Endeksi”ne işaret etti:
- Türkiye, bu endekste 2014’te 30’uncu sıradayken 2016’da 34’üncü, 2018’de ise 47’nci sıraya geriledi. Yani, ülkemizin lojistik performansı sadece maliyet olarak değil birçok kriter açısından geriye gidiyor.
Bu verilerin dünyada yatırımcılar tarafından yakından izlendiğini vurguladı:
- Aslında lojistik sadece sanayicinin ve ihracatçının değil, ülkenin genel sorunudur. Lojistik tüm girdilere, maliyetlere etki eden önemli unsurlar arasında yer alıyor. THY ile hava lojistiğinde sağladığımız başarıyı denize, demiryoluna da yaymalıyız.
İsmail Gülle, pandeminden örnek gösterdi:
- Pandemide gördük ki lojistik sektöründe karada kuvvetliyiz, denizde zayıfız. Havada THY sayesinde atılım yaptık. Bütün lojistiğin yeniden şekillendiği bir dönemdeyiz. Liman kapasitelerini artırmamız gerekiyor.
PAGEV ve TOBB Plastik, Kauçuk, Kompozit Sanayi Meclisi Başkanı Yavuz Eroğlu, Türkiye’de limanlarda ciddi bir tekelleşme olduğu iddiasını ortaya koydu:
- Bunun temel nedeni hatalı özelleştirme. Limanlarda belgelere ödediğimiz para OECD ortalamasının 6 katını buluyor. Ordino bedeline itiraz ediyoruz, karşımıza yükleme bedeli çıkıyor. Limanlardaki tekelci yapıyı kırmak için kamunun aktif rol alması gerekiyor.
İTO Başkanı Şekib Avdagiç de benzeri sıkıntının Ro-Ro’da yaşandığını kaydetti:
- Paranın cazibesine kapıldık, ülkemizin Ro-Ro taşımacılığında yabancı yatırımcıları hakim hale getirdik. Ro-Ro’da yabancılara bu kadar bağımlı olmak, ihracatımız açısından riskli bir duruma yol açabilir.
TİM Başkanı Mustafa Gültepe, lojistiğin önemine şu mesajla vurgu yaptı:
- Ne kadar iyi üretim yaparsanız yapın, alıcıya zamanında ulaştıramazsanız bir anlamı kalmıyor. Pandemide pazara yakınlık, Türkiye için bir avantaj oldu. Bu avantajın ihracatımızı 25 milyar dolar artırdığını gördük.
İSO Başkanı Erdal Bahçıvan, günümüzde teknoloji ile lojistiğin buluşmasının önem taşıdığını vurguladı:
- ABD merkezli Amazon, aslına bakarsanız bir lojistik şirketi. Ülkemizde de bu alanda Trendyol ve Getir gibi öne çıkan şirketlerimiz var. Önümüzdeki dönemde lojistik, teknoloji geliştirenlerin dünyası olacak. Hızın çok önem kazanacağı bir dünyaya doğru gidiyoruz.
Burak Önder, Talha Özger ve Oğuzhan Durmuş’un ev sahipliğindeki lojistik başlıklı sahur sohbetine damga vuran iki mesaj oldu:
- Liman özelleştirmesinde yanlışlar yaptık…
- Paranın cazibesine kapılıp Ro-Ro’yu yabancılara teslim ettik.
Bu iki mesaj, lojistik sektörünün ülkeler açısından stratejik önemini ortaya koyuyor değil mi?
Yaş meyve sebzeyi
Denizden taşımak
Yoldaki kayıpları çözer
İSTANBUL Sanayi Odası (İSO) Başkanı Erdal Bahçıvan, Burak Önder, Talha Özgen ve Oğuzhan Durmuş ev sahipliğindeki “Lojistik” başlıklı sahur buluşmasında yaş meyve-sebze taşımasına dikkat çekti:
- Ülkemizin yaş meyve-sebzesinin büyük bölümünün üretildiği yerler denize kıyısı olan kentler. En çok tüketildiği yer ise İstanbul. Yaş meyve-sebze kamyonlarla taşınıyor, binlerce ton ürün yollarda ziyan oluyor. Bu alanda deniz taşımacılığı ortaya çıkan kayıpları önler.
Ardından ekledi:
- Yaş meyve-sebzenin nakliye sırasındaki kayıplarının ortadan kalkması, enflasyonda da rahatlatıcı, aşağı çekici bir etki yaratır.
Merkezimiz İstanbul’da
Ama fabrikamız depremzede
Bize neden vergi muafiyeti yok
ŞİRKETİNİN merkezi İstanbul’da olan, 6 Şubat 2023 depremlerinin en fazla vurduğu illerden birinde fabrikası bulunan bir şirketin yönetim kurulu başkanı, ilgili Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı’na şubat ayının son günlerinde mektup yazdı:
- 4901 sayılı kanunla yatırım teşvik belgesi kapsamında yatırım yaparak indirimli kurumlar vergisi uygulamasına hak kazanan mükelleflere 2022 hesap döneminde yararlandıkları indirim üzerinde yüzde 10 ek vergi getirildi.
- Depremden etkilenen illerde 06.02.2023 itibariyle kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunan kurumlar vergisi mükellefleri söz konusu vergiden muaf tutuldu.
- Ancak, deprem bölgesinde yatırımı olanların büyük bir kısmının vergi mükellefiyetleri başta İstanbul olmak üzere başka şehirlerde yer alıyor.
- Yatırımı deprem bölgesinde olup, vergi mükellefiyeti örneğin İstanbul’da olanlar, yüzde 10’luk ek vergi yükümlülüğü altına giriyor.
- Fabrikamız deprem bölgesinde olduğuna göre, bizim de depremzede sanayiciye uygulanan muafiyetten yararlanmamız daha doğru olmaz mı?
Bakan Yardımcısından hemen yanıt ulaştı:
- Fabrikası deprem bölgesinde olup, merkezi başka şehirde olanlar da muafiyetten yararlanabiliyor. Bu durumda olan firmalar bağlı bulundukları vergi dairesine yazı yazsınlar, kapsama alınırlar.
Mektubu yazan iş insanı aldığı yanıta sevinirken, kendisiyle aynı durumda olan bir şirketin ortağından şu mesajı aldı:
- Bizim ilgili birimlerdeki arkadaşlarımız muafiyet için başvuruda bulundu. Maliye’den “ret” cevabı geldi.
Bakan Yardımcısına mektubu yazan iş insanı bana dert yandı:
- Vergi ve beyanname için 30 Nisan son gün. Daha alt tebliğler de ortada yok. Depremzede ildeki yatırımımızdan kaynaklanan vergi muafiyeti konumuz da bir türlü netlik kazanmadı.
Şirketin merkezi İstanbul’da olsa da, deprem bölgesindeki fabrika depremzede sayılmaz mı?