Lieferkettensorgfaltspflichtengesetz*
Jürgen Schulz
Almanya Büyükelçisi
Lieferkettensorgfaltspflichtengesetz – Bu kelime Almanca kelimelerin ne kadar uzun olabileceğine dair mükemmel bir örnek olmakla birlikte içinde uluslararası insan hakları durumunu iyileştirmeyi amaçlayan yeni bir Alman yasasını barındırıyor.
Yasa, şirketler için tedarik zincirlerinin sorumlu bir yönetimi konusundaki koşulları tanımlıyor ve şirketleri insan haklarına riayet etmeye mecbur kılıyor. Bu ise önceden tanımlanan özen yükümlülüklerinin uygulanması ile gerçekleşiyor. Hedef, küresel tedarik zincirlerinde insan haklarının korunmasını iyileştirmektir.
Yeni yasa dün itibarıyla yürürlüğe girdi. Öncelikle Almanya’da en az 3 bin çalışanı olan ve merkezi, ana şubesi, idari merkezi, tüzüğe uygun merkezi veya şubesi Almanya’da bulunan tüm şirketleri kapsayacak. 2024 yılından itibaren en az 1.000 çalışanı bulunan şirketler için de geçerli olacak.
Özen yükümlülüğünün temel unsurlarından biri, insan haklarının ihlaline ilişkin riskleri ve çevre hasarlarını tespit etmek, önlemek ve en aza indirmek için ilgili şirketlerde risk yönetiminin oluşturulmasıdır. Yasa, hangi önleyici ve iyileştirici tedbirlerin gerekli olduğunu ortaya koyuyor ve şikâyet süreçlerini ve düzenli raporlamayı zorunlu kılıyor.
Yasanın özelliği, şirketlerin özen yükümlülüğünün sadece kendi iş alanıyla ilgili olmayıp, aynı zamanda ortaklarının ve diğer (dolaylı) tedarikçilerin eylemleriyle de ilgili olmasıdır. Böylece şirketin sorumluluğu kendi fabrika kapısında bitmiyor, aksine tüm tedarik zinciri boyunca devam ediyor. Yasa, şirketler için dünya çapında geçerlidir.
Tedarik Zinciri Yasası, uluslararası hukuka dayanıyor ve uluslararası kabul görmüş 11 insan hakları sözleşmesinin içeriğini kapsıyor. Bunlara dayanarak şirket faaliyetleri için davranış kuralları ve yasaklar oluşturuluyor. Bunların arasında özellikle çocuk işçiliği, kölelik ve zorla çalıştırma, iş sağlığı ve güvenliğinin ihlal edilmesi, makul bir ücretin verilmemesi, sendika veya çalışan temsilciliklerini kurma hakkının ihlal edilmesi, yiyecek ve suya erişimin engellenmesi ve toprak ve geçim kaynaklarından yasadışı bir şekilde mahrum bırakılma sayılabilir.
Şirketler yasal sorumluluklarını yerine getirmediklerinde ne olur? Bu takdirde para cezası verilebilir. Bu para cezaları 8 milyon Euro’ya veya dünya çapındaki yıllık cironun yüzde 2’sine kadar çıkabilir. Ayrıca verilen para cezasında belirli bir asgari miktarın üzerinde ceza verilmesi halinde, kamu ihalelerine katılım yasağı verilmesi mümkündür.
Uygulayıcı Federal Ekonomi ve İhracat Kontrol Ofisi’dir (BAFA). Bu kamu kurumu, şirketlerin tedarik zinciri yönetiminin denetimi için etkin uygulama araçlarıyla donatılmıştır. Örneğin Federal Ofis, Almanya’daki iş yerlerine girebilir, bilgi talebinde bulunabilir ve belgeleri inceleyebilir. Yasadan etkilenen şirketleri de yükümlülüklerini yerine getirme konusunda somut adımlar atmaya davet edebilir ve bunların uygulanmasını para cezalarıyla sağlayabilir.
Yasaya dünya çapında uyulmasının, diğer ülkelerdeki şirketlere ve tedarikçilere de etkileri olacaktır. Bu Türkiye için önemli bir fırsat. Yakın bir ekonomik ortak olarak Türkiye, tedarik zincirlerindeki ana ürünler ve tedarik konusunda en önemli ülkelerden biridir. Bu nedenle yasa iki ülke arasındaki daha derin işbirliği için birçok imkân sunmaktadır.
Özetle, söz konusu olan, dünyanın her yerinde Alman sosyal standartlarını uygulamak değil, çocuk işçiliği ve zorla çalıştırma gibi temel insan hakları standartlarına uyulmasıdır. Bunun için Almanya’daki şirketler de bir yükümlülük altına giriyor. Şirketler tedarik zincirlerinde insan haklarına uyulmasını sağlamak zorundadır. Yasa, şirketlerin özen yükümlülükleri için net ve uygulanabilir koşullar tanımlıyor ve böylece şirketler ve etkilenenler için yasal güvence getiriyor. Bu sayede sadece çevre ve insan hakları korunmuyor aynı zamanda Türkiye gibi yatırım yerleri için bir fırsat sunuluyor.
* Tedarik Zincirleri Özen Yükümlülüğü Yasası