Laiklik meselesi

Zeynep GÜRCANLI
Zeynep GÜRCANLI Yedi Düvel

Suriye'de yeni düzen kurulurken en az konuşulan unsur din ve devlet işlerinin ayrılması, yani laiklik meselesi.

Laiklik, Suriye gibi çok dinli ve çok mezhepli ve farklı etnik kökenden gelen insanların yaşadığı bir ülke için istikrar ve toplumsal barışın güvencesi aslında. Ancak yeni Suriye'de bugünlerde azınlık meselesi de, farklı mezheplerle birlikte yaşama konusu da "hoşgörü" başlığı altında konuşuluyor. Laiklik gibi bir Anayasal bir güvence verilmeden, sadece yönetimin insafına kalmış bir "hoşgörü" konuşulan yeni Suriye'de; Bugün verilir gibi yapılıp, yarın alınabilir.

Coğulculuk ve çeşitlilik meseleleri, gerek Batı'da, gerekse Türkiye medyasında Şam'da yönetimi el geçiren HTŞ'nin lideri Colani'nin (şimdi terörist olarak arandığı geçmişini unutturmak için hızla tedavüle yeni adı ile Ahmet Eş Şaraa'nın) kravat takması üzerinden konuşulur durumda. Oysa laikliğin adının bile geçmediği, Şeriat'ın resmi hukuk sistemi olarak hüküm sürdüğü Körfez Arap ülkelerinin liderleri de geleneksel kıyafetlerini çıkardıklarında hep kravat takmıyorlar mı?

 

Netanyahu'nun hermon pozu ve karşılığı...

"Laik ve demokrat" Batı'nın desteklediği İsrail de resmiyette bir din devleti. Nitekim kendi Müslüman vatandaşlarına karşı ırkçılığa varan politikalar izleyen mevcut İsrail hükümetinin Gazze'de bile isteye yaptığı soykırıma varan operasyonlara da Batı başkentlerinden pek ses gelmedi. Şimdi aynı İsrail, Suriye'nin güneyini de kontrol altına aldı. Başbakan Netanyahu da İsrail güçleri tarafından ele geçirilen, Başkent Şam'a yaklaşık 25 kilometre uzaklıktaki Hermon Dağı'nda poz verdi.

Buna, HTŞ'nin Suriye'de kurduğu yeni yönetimin atadığı Şam Valisi'nin çıkışını da eklemek gerek; Vali Mahir Mervan ABD kamu radyosu NPR’ye verdiği demeçte "Bizim sorunumuz İsrail'le değil" dedi ve ekledi; "İsrail’in ya da başka bir ülkenin güvenliğini tehdit edecek hiçbir şeye karışmak istemiyoruz". Suriye'deki yeni yönetimin "İsrail'e karşı olmadığını" net şekilde ifade eden Vali Mervan, "ABD, İsrail ile iyi ilişkiler kurmayı kolaylaştırmalı" mesajı da verdi.

Netanyahu'nun "dağdaki" pozuna karşılık ise, Şam'a giden Türkiye Cumhuriyeti'nin Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'dan geldi; Fidan, Şam'ın hemen yanındaki (ancak Hermon kadar yüksek olmayan) Kasyun tepesinde Colani ile birlikte kahve içip, şehre tepeden baktı.

Karşılıklı verilen "tepeden bakan" fotoğraflarla Suriye'de "etki alanları" da tüm dünyaya somut şekilde gösterilirken, Anayasası uyarınca laik, sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti'nde de kritik gelişmeler yaşanıyor.

 

Öcalan açılımının Suriye ile bağlantısı

Ülkeyi yöneten Cumhur İttifakı'nın küçük ortağı MHP'nin lideri Devlet Bahçeli'nin çıkışıyla gündeme gelen "Öcalan'la temas trafiği" resmen başladı bu hafta sonu; DEM Parti mensubu iki isim, Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder'e İmralı'ya gidip, Öcalan ile görüşme izni verildi Adalet Bakanlığı tarafından.

Ancak bu görüşme gerçekleşmeden hemen önce Sırrı Süreyya Önder'in "film eleştirisi" çerçevesinde, Türkiye Cumhuriyeti'nin temelini oluşturan laiklik ilkesine yönelik gerçekleşen salvosu düşündürücü;

Önder, T-24 sitesinde yayınlanan yazısında aynen şu ifadeleri kullandı;

"Benim yandığım şudur: Bu ülkenin yenisi kurulurken şöyle olmuş: Allah, her alandan haşa silinirken, devlet kendisini Allah’ın yerine koymuş ve kendisine karşı işlenen suçlar için kendisini Allah ile bir tutup had çizmiştir. İşte bu çizgi, yani devletin çizgisi, İslam hukukundakinin aksine, önceden görülebilir, bilinebilir bir şey değildir."

İmralı görüşmesiyle ilgili bir başka not da şu; DEM Parti mensuplarının Öcalan ile görüşmesi söz konusu olduğunda, DEM Eş Başkanları Tuncay Bakırhan ve Tülay Hatipoğulları da görüşme izni başvurusunda bulunmuşlardı. Ancak Adalet Bakanlığı izni, Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan'a vermeyi tercih etti. Belli ki, DEM Parti'yi aşacak şekilde, doğrudan Türkiye'deki laik ya da muhafazakâr tüm Kürt nüfusa ulaşmaya çalışıyor Cumhur İttifakı.

Tüm bunlara bir de hem Cumhurbaşkanı ve AK Parti lideri Erdoğan'ın, hem de MHP Lideri Bahçeli'nin "Anayasa değişikliği" ısrarlarını eklemek gerek elbette. O Anayasa değişikliğinin hangi maddeleri kapsayacağı ise en büyük soru işareti.

Bu çerçevede Laiklik meselesinin sadece Suriye'de değil, Türkiye'de de tartışmaya açılıp açılmayacağını ise zaman gösterecek.

2025, Türkiye açısından da çok hareketli geçecek gibi duruyor....

 

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Pakistan'a dikkat! 02 Ocak 2025
Demokrasilerde hazan vakti 05 Aralık 2024