Kuyumcu annesi yönlendirdi, pırlanta dedektörü üretti

Vahap MUNYAR
Vahap MUNYAR İŞ DÜNYASINDA DİYALOG

KOCAELİ Üniversitesi’nde Metalürji ve Malzeme Mühendisliği bölümünden mezun olan Mehmet Can Özdemir, İzmit’te iki kuyumcu mağazası olan annesi tarafından pırlantaya yönlendirilince Elmas Yüksek Konseyi’nin (HRD) kapısını çaldı.

Mehmet Can Özdemir, 2010 yılında merkezi Belçika’nın Antwerp kentinde bulunan HRD’nin bir laboratuvarını da İstanbul’da açtı. Mehmet Can Özdemir, pırlanta sertifikası konusunda dünyada öne çıkan HRD’de 15-16 yıl çalıştı. Bir dönem İstanbul’daki laboratuvarda HRD ile yüzde 50-50 ortaklıkla işleri yürüttü. Daha sonra ayrılıp Jewellery Technology Research’ü (JTR) kurdu.

Bilgi Üniversitesi İşletme mezunu olan abisi Emre Özdemir’in desteğini alan Mehmet Can Özdemir,  “Reveal Diamond Dedector”ü Türkiye’de de geliştirmek üzere kolları sıvadı:

-          Sentetik pırlanta ile doğalını gözle ayırt etmek imkansız. Tek tek incelemek de zaman alıyor. İthal edilen dedektörler var. Biz daha iyisini sektöre kazandırmalıyız.

Özdemir kardeşler, JTR’de kurdukları yazılım ekibiyle yola çıktı. TÜBİTAK Marmara Teknokent de JTR’ye kapılarını açıp destek verdi. Sonunda Özdemir kardeşlerin JTR adlı şirketi, “Reveal Diamond Dedector”ü geçen yıl Ekim ayında “İstanbul Mücevher Fuarı”nda vitrine çıkardı.

Mücevher İhracatçıları Birliği’nin Antalya Kaya Palazzo’daki alım heyeti etkinliğinin gerçekleştiği alana danışmanları Tanyel Yılmaz’la birlikte girdiğimizde hemen baştaki JTR standına uğradık.

Mehmet Can Özdemir, cihazın yanıbaşına davet etti, kapağı açıp 2-3 mini pırlanta poşetini ölçüm için yerleştirdi. 10 saniye bile dolmadan ekranda farklı renkler belirdi:

-          Gördüğünüz gibi ekrana yansıyan görüntüden sentetik pırlantalar ile doğal olanları 5-6 saniyede ayırt edebildik.

Yeri gelmişken sentetik pırlanta ile doğalı arasındaki fiyat farkı üzerinde durdu:

-          1 karat doğal pırlantanın ortalama fiyatı 6 bin dolar dolayında seyrediyor. En iyisinin karatı 19 bin doları buluyor. Laboratuvarda üretilen sentetik pırlantanın karatı ortalama 780 dolardır. En iyisinin fiyatı 900 dolara kadar çıkıyor.

Şu noktanın altını çizdi:

-          Sentetik olanı da pırlantadır. Tüketici onu bilerek aldığı, satıcı da sentetik olduğunu açıkça belirttiği sürece sorun yoktur. Yani, laboratuvarda üretilen de pırlantadır. Elbette doğalı ile arasında ciddi fiyat farkı vardır.

Geliştirdikleri cihazın ithaliyle karşılaştırmasını sordum, yanıtladı:

-          İthal cihazların fiyatı 18-20 bin doları buluyor. Biz 6 bin dolara piyasaya sürebiliyoruz.

Ekim 2022’ye döndü:

-          İstanbul Mücevher Fuarı’nda 150’ye yakın sipariş aldık. Fuardaki tanıtımın etkisiyle siparişler sürdü, 200’e yaklaştık.

Antalya’daki 511 yabancı şirketin katıldığı alım heyeti organizasyonundaki durumu merak ettim, paylaştı:

-          Bir günde 40 dolayında sipariş söz konusu oldu.

Manavgat Side Kuyumcular Derneği Başkanı Mehmet Ergen araya girdi:

-          Bu cihazı mağazalarımızda bulundurmamızda yarar var. Gözle fark edilmesi pek mümkün olmadığı için sentetik pırlantayı doğalmış gibi alıp-satma riskimiz var. Örneğin turiste doğal niyetine yanlışlıkla sentetik pırlanta verildiğinde ülke imajımız da olumsuz etkilenir.

JTR’ın ürettiği “Reveal Diamond Dedector” mücevher sektörünü analiz konusunda rahatlatırken, ithalata da fren yaptıracak gibi görünüyor…

Lup üretimine de girdi, dünyaya satma planı yaptı

JEWELLERY Technology Research (JTR) Kurucu Ortağı ve CEO’su Mehmet Can Özdemir,  “Reveal Diamond Dedector”ün önündeki “Lup”ları gösterdi:

-          İkisi ithal, biri de bizi ürettiğimiz “Lup”. Kasasını Türkiye’de yapıyoruz. Optik bölümünü ithal ediyoruz.

“Lup” konusundaki iddialarını şöyle paylaştı:

-          İthalinin yarı fiyatına piyasaya çıkarıyoruz. Ayrıca aynı fiyattan online satış platformları üzerinden dünyaya da açacağız.

Altında ithalat korkusunu yenelim büyük fırsatı görelim

MÜCEVHER İhracatçıları Birliği Başkanı Burak Yakın’la sohbet ederken Antalya’daki alım heyeti etkinliğinde doğrudan satış yapılıp yapılmadığını sordum, Yönetim Kurulu Üyesi Alper Sözer yanıtladı:

-          Burada yaptığımız satış ihracat sayılıyor. Doğrudan beyanname düzenleniyor. Zaten “Brinks” de burada. Taşımayı onlar yapıyor.

Stantları dolaşırken Brinks Global Services Genel Müdürü Hasan Ökten’le karşılaştık. Şirketin standında sohbet ettik:

-          Brinks, 1859 yılında ABD’de kuruldu. 160 ülkede kıymetli eşya, metal nakli yapıyor.

Kıymetli eşyalardan örnekler verdi:

-          Döviz, altın, elmas, gümüş aklınıza ne gelirse Brinks’in taşıma kapsamına giriyor.

Türkiye’deki şirketin 1998 yılında kurulduğunu belirtti:

-          2000 yılında 3 kişi ile işe başladık. Genelde ihracat taşıması yapıyoruz. Yurt içinde de taşıma işimiz vardı. Yurt içi taşımayı bıraktık. Yurt dışı taşımayı güçlü şekilde sürdürüyoruz.

2012 yılında Atatürk Havalimanı Serbest Bölgesi’nde yatırım yaptıklarını kaydedip sektörle ilgili izlenimlerine geçti:

-          Türkiye’de, özellikle hükümette altın ithalatının artmasıyla ilgili korku var. Oysa, altın-mücevher sektöründe Türkiye’nin önünde büyük fırsat duruyor.

Ardından ekledi:

-          Türkiye, altın ithalatıyla ilgili korkuyu, tedirginliği üzerinden atmalı. Türkiye, altın-mücevher sektöründe zaten dünyada iddialı üreticiler arasında yer alıyor. Türkiye’nin bu alanda iddia çıtasını daha da yukarı çekecek adımlar atması gerekiyor.

Sohbeti şu mesajla noktaladı:

-          Türkiye, altın konusunda çok büyük bir oyuncu olabilir…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar