Kuşak-Yol zirvesinde dikkat çekenler

Zeynep GÜRCANLI
Zeynep GÜRCANLI Yedi Düvel

Türkiye kamuoyu İsrail-Filistin meselesiyle meşgulken, dünyanın öbür ucunda kritik bir toplantı gerçekleşti. Çin Devlet Başkanı Şi'nin inisiyatifi olan Kuşak- Yol projesinin 10. yıldönümü için Pekin'de düzenlenen zirveye, bir kısmı lider düzeyinde, yaklaşık 140 ülke katıldı.

Zirvenin onur konuğu, Ukrayna savaşının başlamasından itibaren, yaklaşık iki yıldır eski SSCB toprakları dışına çıkmamış olan Putin'di. Putin ve Şi yaptıkları ikili toplantılarla, Rusya'nın Çin'e önümüzdeki 12 yıl içinde 70 milyon ton buğday, hububat ve sebze satmasına ilişkin yaklaşık 2.5 trilyon rublelik bir anlaşma imzalandı. Ayrıca iki ülke, küresel gelişmelerde omuz-omuza durmaya devam edeceklerini de hem konuşmalar, hem de imzalanan diğer anlaşmalarla bir kez daha ortaya koydular.

KUŞAK-YOL NEREYE GİDİYOR?

Pekin zirvesi vesilesiyle 10. yıldönümünde Kuşak-Yol projesinin nereye dair evrileceğine ilişkin ipuçları da ortaya çıktı.

Öncelikle Şi'nin 10 yıl önce başlattığı inisiyatif çerçevesinde Çin'in özellikle gelişmekte olan ülkelere dev proje sözleri verdiğini, bunların bir kısmını da yerine getirmeye çalıştığını hatırlamakta fayda var. 2013'te Şi tarafından ortaya atıldığından beri Kuşak-Yol projesi çerçevesinde Çin, 5 kıtada, 150'den fazla ülkede, yaklaşık 3 bin farklı projeye toplamda 1 trilyon dolara yakın kaynak akıttı.

Ancak Çin'in verdiği kredilerin çoğu fakir ülkelerin yolsuz yönetimlerinin elinde eridi gitti; Doğru düzgün fizibilite çalışması yapılmadan temeli atılan aşağı yukarı tüm büyük projelerde sorunlar ortaya çıktı, çoğu tamamlanamadı.

Çin'in zaten fakir olan ülkelere "birlikte kalkınmak" adına açtığı krediler, borç yükünü arttırdı, çevre felaketlerine yol açtı, sonuçta beklenen kalkınma sonuçlarının pek çoğu yerine getirilemedi.

10 yıllık bu tecrübenin ardından Çin'in de yeni yayınladığı projeye ilişkin bilgi notlarından ortaya çıkan, bundan sonra Kuşak-Yol'un daha "seçici" olacağı. Nitekim Çin Devlet Başkanı Şi 10. yıldönümü zirvesinde yaptığı konuşmada, Çin'in destekleyeceği projelerin "daha yeşil-çevreye duyarlı" ve "daha küçük" olacağını resmen açıkladı. Kuşak-Yol çerçevesinde artık hükümetlerle ortaklık yerine özel sektöre yönelineceğinin, herhangi bir projeye başlamadan önce mutlaka uluslararası tanınmış örgüt ve şirketlerden "fizibilite raporları" isteneceğinin de ipuçları verildi.

ANKARA'DAN ÜST DÜZEY KATILIM OLMADI

Pekin'deki Kuşak-Yol 10. yıl zirve toplantısına katılanlar kadar, katılmayanlar da dikkat çekiciydi. Avrupa Birliği ülkelerinden tek katılımcı, Macaristan Başbakanı Orban oldu. Oysa daha önceki Kuşak-Yol zirve toplantılarında İtalya, Yunanistan ve Çek Cumhuriyeti'nden de liderler yer almıştı. İtalya'nın projeden resmen çıkmaya hazırlandığı ortamda, belli ki işin içindeki Macaristan dışındaki diğer AB ülkeleri de "ipleri kopartıp kopartmamak" üzerinde ciddi ciddi düşünüyorlar.

Zirveye sürpriz katılım ise Afganistan'daki Taliban rejiminden geldi. Pekin'de resmen diğer liderlerle birlikte masaya oturan Taliban, Kuşak-Yol projesine katılmayı düşündüğünü açıkladı. ABD'nin küresel alanda bıraktığı tüm boşlukların, bir şekilde Çin tarafından doldurulmasının bir başka örneği oldu bu.

Pekin'deki zirveye Türkiye'den üst düzey katılım olmamasını da ayrıca not etmek gerek. ABD ile önce Suriye'deki terör odaklarına verilen destek -Türk SİHA'sının Suriye'nin kuzeyinde ABD tarafından düşürüldüğünü unutmak mümkün mü?-, şimdilerde de Gazze meselesi nedeniyle gerginlik yaşayan AK Parti hükümetinden üst düzey bir ismin Pekin'de boy göstermesinin anlamı büyük olacaktı. Ancak ne Cumhurbaşkanı Erdoğan, ne de kabineden herhangi bir isim Çin'e gitmemeyi tercih etti.

Pekin'e davetli olduğu halde gitmeyen Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Gazze meselesinin masaya yatırıldığı geçen hafta Mısır'da yapılan zirveye de katılmaması, yerine Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ı göndermesi de beklenmeyen bir gelişmeydi. Kahire'ye gitmeyen Erdoğan, Türkiye'de kalıp, Gazze konusunda telefon diplomasisi yapmayı tercih etti.

Cumhur İttifakı'nın diğer ortağı MHP'nin lideri Devlet Bahçeli'nin Türkiye'nin resmen Gazze'de yaşananlara müdahale etmesi çağırısı yaptığı, hatta bunun için 24 saat süre tanıdığı bir ortamda, Erdoğan'ın böylesine kritik bir zirveye katılmaması dikkat çekti elbette.

Gelişmeler çok hızlı ilerliyor. Bakalım iş nereye evrilecek? Hep beraber göreceğiz...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
İki kritik tarih 21 Ekim 2024