Kurumuş odunu değil tomurcuğu kurtaralım
Tomurcuk derdinde olmayan ağaç; odundur. Korona sürecinde kapanan ekonomiler içindeki her sektör, eğer hükümetler kurtarma paketleri çıkaracaksa, önceliğin kendilerine verilmesi iddiasında... Türkiye de öyle... Ekonomi gemisi zorda ve eldeki sınırlı sayıdaki can simidini kime fırlatmalı?
Aslında herkes kendini önceliyor da bana göre turizm, acil desteği en çok hak edendir. Zira turizmi öncelersek, dövize olan ihtiyacımızı en makul yoldan karşılamak için fırsat penceresi açmış olacağız. Neden turizm? Çünkü havuza döviz taşıyan 4 musluktan (ihracat yaralı, işçi dövizi diplerde, borçlanma pahalı) en verimlisi o.
Neden cankurtaran simidi? Dünya Seyahat ve Turizm Konseyi’ne göre sektörde dünya çapında 197 milyon iş kaybı yaşanacağı tahmin ediliyor. Küresel gayri safi yurt içi hasıladaki kayıp ise 5,5 trilyon $. Avrupa Birliği ülkelerinde ise turizmden dolayı 18,3 milyon kişi işsiz kalacak.
Başkan Gloria Guavara; “yasaklar, karantinalar ve koordine edilmemiş uluslararası testler, insanların kafasını karıştırdı ve evde oturmayı tercih ettiler. Hükümetler turizmi canlandırmak için eyleme geçmeli.”
Peki, bundan bize ne? Bize şu ki cebinde döviz taşıyan turist, cari açığa en fazla net katkı verendir ve turizmcilerimiz zor durumdadır. Turizm; ekonomimizin net döviz meyvesi verecek olan tomurcuğudur ve kuruyup solmasına izin verilmemelidir.
BİZE DÖVİZ GEREK O DA TURİZMDE
İhracatımız yığınca soruna rağmen yol alıyor ama yetmez. Her 100 dolarlık ihracat için 65 $ ithalat gerekiyor ve o da dövizle oluyor. Ama her 100 dolarlık turizm geliri için 50 cent ithalat yapıyoruz.
Turizm, döviz banknot matbaası gibidir ve sektörün başı belada... Dalgalı denizden ilk çıkarılması gereken turizmcilerdir. Zira ancak onlar sayesinde cari açık fırtınasını aşabileceğiz.