Kurumlar Vergisi beyannamesi ertelemesinin yan etkisi: Hangi kur?
Yaşamakta olduğumuz COVID-19 salgını nedeniyle, 127 Sıra No'lu Vergi Usul Kanunu Sirküleri ile 30 Nisan 2020 günü sonuna kadar verilmesi gereken 2019 hesap dönemine ait kurumlar vergisi beyannamelerinin verilme süresi ile bu beyannameler üzerine tahakkuk eden vergilerin ödeme süresi 1 Haziran 2020 Pazartesi günü sonuna kadar uzatılmıştı. Aslında ertelemenin bir ay olarak düşünüldüğünü, ancak mayıs ayının son gününün pazar gününe denk gelmesi sebebiyle ertelemenin son gününü iş gününe denk getirmek için 1 Haziran 2020 tarihinin seçildiğini tahmin ediyorum. Ancak bu tarihin seçilmesi, muhasebe kayıtlarını yabancı para cinsinden tutan mükelleflerin durumunu bir miktar zora sokmuştur.
Hangi mükellefler, nasıl bir zora girmiştir biraz açalım. Vergi Usul Kanunu (VUK) md. 215 uyarınca, muhasebe kayıtları ve defterler Türk Lirası (TL) cinsinden tutulmak zorundadır. Ancak bu kuralın bazı istisnaları vardır. VUK md. 215/2.b uyarınca, ilgili dönem defter tasdik tarihi itibarıyla ödenmiş sermayesi (yurt dışında kurulan şirketlerin Türkiye'ye ayrılan ödenmiş sermayesi) en az 100 milyon ABD Doları ya da muadili yabancı para karşılığı Türk Lirası ve sermayesinin en az % 40'ı ikametgâhı, kanunî ve iş merkezi Türkiye'de bulunmayan kişilere ait olan işletmelere, kayıtlarını Türk para birimi dışında başka bir para birimiyle tutmalarına Cumhurbaşkanınca (eskiden Bakanlar Kurulu) izin verilebilir. Söz konusu uygulamadan yararlanılması durumunda, iktisadî kıymetlerin değerleri ile vergi matrahı kayıt yapılan para birimine göre tespit edilir, “beyannamenin verilmesi gereken ayın ilk gününün kuruyla” Türk parasına çevrilerek beyan edilir. Vergi ödeme, mahsup ve iade işlemlerinde de Türk Lirası tutarlar kullanılır.
Benzer bir uygulama serbest bölgelerde faaliyette bulunan şirketler için de geçerlidir. 348 sıra no'lu VUK Genel Tebliği uyarınca, tam mükellefiyete tabi gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerinin (adi ortaklıklar, kolektif ve adi komandit şirketler dahil) serbest bölgede faaliyette bulunan şubeleri ile serbest bölgede faaliyette bulunan gerçek veya tüzel kişilerin serbest bölge dışında ancak Türkiye sınırları içerisinde faaliyette bulunan şubeleri hariç olmak üzere, serbest bölgede faaliyet gösteren gerçek veya tüzel kişilerden isteyenlerin, defter kayıtlarını Türk para birimi dışında (Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca (TCMB), kuru günlük olarak belirlenen herhangi bir yabancı para birimi ile de yapabilmeleri Maliye Bakanlığınca uygun bulunmuştur. Buna göre, serbest bölgede faaliyet gösteren söz konusu mükellefler, Türk para birimiyle veya başka bir yabancı para birimiyle yapılan işlemlerini, işlemin gerçekleştiği günün TCMB döviz alış kuruyla ilgili para birimine çevirecekler, iktisadi işletmeye dahil kıymetlerin değerleri ile vergi matrahlarını kayıt yapılan para birimine göre tespit edecekler, ancak beyannamelerini “verilmesi gereken ayın ilk gününün kuruyla” Türk parasına çevirerek vereceklerdir. Defter kayıtlarına esas alınan yabancı para biriminden ilk kayıt yapılan hesap dönemi dahil beşinci hesap döneminin sonuna kadar dönülemeyecektir. Serbest Bölgeler Kanunu’nun geçici 3. maddesi uyarınca, 06.02.2004 tarihinden sonra serbest bölgede faaliyet ruhsatı alan ve ruhsatını yenileyen işletmeler (üreticiler ile bakım, onarım, montaj, demontaj, elleçleme, ayrıştırma, ambalajlama, etiketleme, test etme, depolama hizmeti alanlarında faaliyette bulunan ve hizmetin tamamını Türkiye’de yerleşmiş olmayan kişilerle, iş yeri, kanuni ve iş merkezi yurt dışında bulunanlara veren hizmet işletmeleri hariç) gelir veya kurumlar vergisi beyan edip ödemektedirler.
Yukarıda bahsettiğimiz iki uygulamayı özetlersek, belli şartları taşıyan yabancı ortaklı şirketler ile serbest bölgede faaliyet gösteren ve kazançları kurumlar/gelir vergisinden istisna olmayan işletmeler, isterlerse yabancı para cinsinden defter tutabilmekte, kazançlarını yabancı para cinsinden hesaplayabilmekte; ancak “beyannamenin verilmesi gereken ayın ilk günkü döviz kuru” üzerinden kazançlarını TL’ye çevirerek beyannamelerini vermektedirler. Örneğin Nisan ayı sonuna kadar verilen kurumlar vergisi beyannamesinde, TCMB’nin 1 Nisan tarihi için ilan ettiği kurlar dikkate alınmaktadır.
2019 hesap dönemine ilişkin kurumlar vergisi beyannamelerinin 1 Haziran 2020 tarihine ertelenmesi ise bu şirketleri bir çıkmaza sokmuştur. Zira, bu tarih aynı zamanda beyannamenin verildiği ayın ilk günüdür. Dolayısıyla, beyannamenin 1 Haziran 2020 tarihindeki kur dikkate alınarak verilmesi gerekmektedir. Ama 1 Haziran 2020 tarihine ilişkin kurlar ertesi gün, 2 Haziran 2020 tarihli Resmi Gazete (RG)’de ilan edilecektir. Bu durumda, Kanunun ve Tebliğin kur çevrimine ilişkin düzenlemesine uymak fiilen imkansızdır. Beyannameler ertelenirken bu durum öngörülememiş gözükmektedir.
Peki bu durumdaki şirketler ne yapacak? Bu konuda 3 alternatifli bir çözüm ileri sürülebilir. Birinci alternatif, 1 Haziran 2020 tarihi öncesinde TCMB’nin ilan ettiği en son tarihli kurları esas almaktır. Bu durumda, resmi tatil olan hafta sonları kur ilan edilmediğinden, 30 Mayıs 2020 Cumartesi günkü RG’de ilan edilen 29 Mayıs 2020 tarihine ilişkin kurlar dikkate alınacaktır. Bu halde, mali müşavirleri uzun bir haftasonu veya zorlu bir Pazartesi beklemektedir.
İkinci alternatif, yukarıda izah ettiğim üzere 1 Haziran 2020 tarihinin kerameti iş gününe denk gelmesi olduğundan, asıl amacın mayıs ayı sonuna ertelemek olduğu (zira gelir vergisi beyannameleri de 1 ay erteleme ile 30 Nisan 2020 tarihine uzatılmıştı), dolayısıyla 1 Mayıs 2020 tarihine ilişkin kurların esas alınmasıdır.
Üçüncü alternatif ise, VUK md 215/3 ve 348 sıra no'lu VUK Genel Tebliği’nde beyannamenin “verilmesi gereken ayın ilk günkü kur” denildiğinden, kurumlar vergisi beyannamesinin kanunen verilmesi gereken ay, hesap döneminin kapandığı 4. ay (hesap dönemi takvim yılıysa Nisan ayı) olduğundan ve İdarenin bu süreyi değiştirmeyip zorunluluk nedeniyle beyannameleri ötelediğinden yola çıkarak 1 Nisan 2020 tarihine ilişkin kurların esas alınmasıdır.
Bu belirsizliği çözecek kurum Gelir İdaresi Başkanlığı’dır. Başkanlığın bu konuda bir açıklama veya düzenleme yapması elzemdir. Başkanlık, hazır eli değmişken kurumlar vergisi beyan tarihini 31 Mayıs 2020’ye, 2020 yılının 1. Geçici Vergi beyan tarihini ise 1 Haziran 2020 olarak belirlerse daha iyi olacaktır. Zira mevcut durumda, tam tersi bir takvim vardır (2020/1 geçici vergi beyannamesi 28 Mayıs 2020 tarihine ertelenmiştir) ve 2020/1 dönemine ilişkin geçici vergi beyannamesinde mahsup edilecek geçmiş yıl zararı, 2019 yılı kurumlar vergisi beyannamesi henüz verilmediğinden daha oluşmamış olacaktır. Diğer bir ifadeyle, beyanname takvimi önerdiğimiz şekilde güncellenirse, hem hangi kurun esas alınacağı belirsizliği kısmen giderilmiş, hem de 2019 yılı kurumlar vergisi beyannamesi verilmediğinden 2020/1 dönemi geçici vergi beyannamesinde henüz beyan edilmemiş geçmiş yılın (2019) zararı indirilebilir mi tartışması son bulmuş olacaktır.
Sözün özü: Vergicilik, flüt çalmaya benzer: Ses çıkması için üflemek yetmez, tüm delikleri de kapatmak gerekir.
Bu vesileyle, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramımızı kutluyor, Atatürk ile silah arkadaşları ve tüm şehitlerimizi rahmetle anıyorum.
Vatan topraktır, bayraktır,
Vatan tarihtir, çocuklarımıza bıraktığımız gelecektir,
Vatan ruhtur, aidiyettir,
Vatan sensindir, benimdir, bizizdir,
Vatan Biz olarak kaldıkça bizimdir.
N.E.E.