Küresel vergi adaleti mi? Yoksa küresel vergi savaşı mı?
Küresel asgari kurumlar vergisi tartışmalarını izliyor musunuz? Kur savaşları, ticaret savaşları derken şimdi de vergi savaşları yaşanıyor. ABD, Almanya, İtalya, Fransa, Kanada, Japonya ve İngiltere’den oluşan zenginler kulübü G7, hafta sonunda İngiliz Maliye Bakanı’nın deyişiyle tarihi bir anlaşmaya vararak yüzde 15’lik bir küresel asgari kurumlar vergisi uygulanması konusunda uzlaştılar. Zenginler küresel çapta minimum bir kurumlar vergisi oranı uygulanmasını istiyorlar. ABD ise bu konuda en heveslilerden birisi, hatta birincisi.
Amerikan yönetiminin derdi dünyada vergi adaletinin sağlanması falan değil. Asıl niyet bu hamle ile gelecek 10 yılda 500 milyar dolar daha vergi geliri elde etmek. Bu hamle ile çok uluslu firmaların başka yerlerde gelir elde etmelerine rağmen karlarını ve dolayısıyla vergileri düşük vergi oranı ve muafiyetler uygulayan ülkelere kaçırmalarının önüne geçmeye çalışılıyor. Bu adımın hedefi “İrlanda Mucizesi”dir.
İrlanda bir zamanlar çok yoksul bir ülkeydi, Avrupa’nın en fakiriydi. Sonra bir kalkınma hamlesi başlattı. Biz daha “Anadolu Kaplanı” sıfatını kullanmaya başlamadan önce İrlanda “Kelt Kaplanı” diye anılmaya başladı. Kaplan birçok adım attı ama bu adımlardan en önemlisi vergi oranlarını sıfıra yakın düzeylere çekmekti. Birçok şirket kendi ülkesindeki yüksek vergi oranlarından kaçmak için akın akın İrlanda’ya göç etti. Ülkeye yüz milyarlarca dolarlık doğrudan yabancı sermaye yatırımı aktı, onbinlerce kişiye istihdam yaratıldı, ülkenin milli geliri arttı. İrlanda vergi oranını daha sonra kademeli yükselterek yüzde 12.5’e getirdi ama bu oran bile bugün dünya ölçeğinde çok düşük kalıyor. İrlanda bugün 1,000’den fazla çok uluslu şirkete ev sahipliği yapıyor. Bu şirketler arasında Google, HP, Apple, IBM, Facebook, Linkedin, Twitter, Pfizer, GSK ve Genzyme gibi sektörlerinin en büyükleri var. Bu sayede bir zamanların yoksul İrlanda’sında kişi başı gelir bugün 80,000 dolar dolayında seyrediyor. Neredeyse bizim 10 katımız.
Hedef İrlanda gibi düşük kurumlar vergisi uygulayan ülkelerde yerel şubeler açıp, karlarını buralarda beyan eden şirketler. ABD başta olmak üzere büyük gelişmiş ülkelerin derdi ticari ve endüstriyel adaleti sağlamak değil, çok uluslu ve çok kârlı firmaların düşük vergi uygulayan ülkelere kaçışını engellemek. Küresel çapta belirlenecek minimum kurumlar vergisi oranının bu amaca hizmet edeceğine inanılıyor. Eğer vergi avantajı ortadan kalkarsa inovasyon, teknoloji, sanayi geçmişi, altyapı gibi avantajlara sahip olan büyük ekonomiler, yatırımcıları avucunda tutabilecekler; vergi kayıplarını önleyerek onların kazançlarına ortak olabilecekler.
Konu yeni değil. OECD çerçevesinde uzun bir süredir görüşülüyor. G7’nin üzerinde anlaştığı taslak aslında küresel mutabakata zemin olabilir. Ama AB içinde görüş birliği sağlamak kolay değil. Sadece İrlanda değil, Macaristan ve Çek Cumhuriyeti gibi ülkeler de vergi oranlarını düşük tutarak yabancı yatırımcı çekmeye çalışıyorlar.
Temmuz’da yapılacak G20 toplantısında da bu konu masada olacak. Türkiye’nin pozisyonu yüksek sesle dillendirilmedi ama küresel vergiden yana olmalı. Çünkü vergi cennetlerine kaçışın önlenmesi Türkiye’nin de çıkarına olabilir. 2020 yılında OECD kurumlar vergisi oranı ortalama yüzde 21.5’ti, Türkiye’de ise 22. Türk şirketlerinin vergi avantajı nedeniyle düşük vergi uygulayan ülkelere gidişinin yanı sıra son dönemde bazı dünya devlerinin yatırım için Türkiye yerine Macaristan ya da Çek Cumhuriyeti’ne yöneldiklerini görmüştük. Kurumlar vergisindeki ülkeler arası farklılıkların kaldırılmasa bile daraltılması ve şirketlerin karlarını beyan ettikleri ülkelerde değil, mal ve hizmetlerini sattıkları ülkelerde vergi ödemesinin sağlanması Türkiye ekonomisine katkı sağlayabilir.
Vergi meselesi dünyanın gündeminde kalmaya devam edecek. Sadece küresel asgari kurumlar vergisi değil bir de dijital vergi konusu var. Birçok ülke dijital devlerin kar sağladıkları ülkelerde yeterince vergi ödemediklerini düşünüyor. Avrupa’da geleneksel şirketler ortalama yüzde 23 vergi öderken dijital şirketler ortalama yüzde 9.5 vergi ödüyorlar. Bu alanda hükümetler için potansiyel gelir fırsatı var. Bu nedenle orada da daha çok fırtına kopacaktır.