Küresel "Geçiş dönemi"
✔ Avrupa Ukrayna savaşıyla uğraşırken, kıtanın göbeğinde yeni bir savaşın alarm zilleri çalmaya başladı; Kosova-Sırbistan gerginliği patlamaya hazır bombaya dönüşmüşken, Kosova'daki NATO güçlerinin komutasını Türkiye'nin devraldığını ayrıca not etmek gerek.
ABD'nin liderliğindeki tek kutuplu küresel sistem çökerken, uluslararası alanda "olmayacak" işler "olur" hale geldi. Diplomatik alanda daha önceki ezberleri bozan bir "geçiş dönemi" bu yaşanan; "Çözülmez" denilen ittifaklar bitiyor, "küresel güç" denen ülkeler çaresizce eski müttefikleri yanlarında tutmaya çalışıyor , "orta sıkletteki" ülkeler adeta "zincirlerinden boşanmışcasına" kendi yollarını bulmaya yöneliyor.
Kazakistan Rusya ile yolunu ayırıyor
En ilginç örneklerden biri onyıllardır "Moskova'nın arka bahçesi" gibi görünen Kazakistan'da yaşananlar; Kazak Lider Tokayev, ülkesinin Ukrayna savaşı nedeniyle Batı'nın Rusya'ya koyduğu yaptırım rejimine katılacaklarını açıkladı. Tokayev'in bu çıkışının, ABD Başkanı Joe Biden'ın BM Genel Kurul çalışmaları için New York'ta bulunan 5 Orta Asya ülkesi lideriyle 20 Eylül'de yaptığı toplantıdan hemen sonra gelmesi manidar elbette. Rusya'nın SSCB'nin dağılmasıyla bağımsız bir ülke olan Ukrayna'yı işgal girişimi, sıranın kendilerine de gelebileceğini düşünen Orta Asya Cumhuriyetleri'ni telaşlandırması normal. Kendisi de 2022 Ocak ayında bir darbe girişimi yaşayan Tokayev'in Kazakistan'ı Moskova'dan ayırma sürecini, diğer Orta Asya Cumhuriyetlerinin de izlemesi sürpriz olmaz.
Bu kopuşa Ermenistan'ı da eklemek gerek. Başbakan Paşinyan'ın Batı'ya güvenip, bizzat Rus Lider Putin'e karşı giriştiği siyasi salvolar, Azerbaycan'ın Ermeni etkisindeki kendi toprağı Dağlık Karabağ'ı geri almasının da önünü açtı. Karabağ'ı kaybeden Ermeniler'e ABD'den yapılan "iyiliğin" ise kuru bir "insani yardım" sürecinin ötesine geçebilmiş olmadığını ayrıca not etmek gerek.
Suudi Arabistan-Çin ortak tatbikatı
Batı cephesinde ise ABD'nin on yıllardır "müttefiklik" adına yatırım yaptığı Suudi Arabistan'ın tavrı dikkat çekici. Washington'un "İsrail'le normalleşme" dayatmasını tam bir pazarlığa çevirmiş durumda Suudi yönetimi. Suudi Veliaht Prensi isteklerine ABD'nin ayak sürüdüğü noktada "Çin kartını" açmaktan hiç çekinmiyor. Nitekim Suudiler'in normalleşme şartlarından biri olan Filistinliler için ayrı devlet konusunda ABD'nin İsrail'i ikna edememesi üzerine, Suudi-Çin askeri tatbikatı açıklaması gelmesi kimseyi şaşırtmadı. "Mavi Kılıç 2023" adını taşıyan Çin-Suudi ortak tatbikatı Ekim ayında Çin'in Guangdong bölgesinde gerçekleşecek.
Avrupa'da demokrasinin zor günleri
İkinci dünya savaşı sonrasında kurulan uluslararası sistemde "demokratik cepheyi" oluşturan Avrupa'dan da alarm zilleri geliyor son dönemde. Dünyanın en demokratik ülkelerinden biri olan İsveç'te silahlı gruplar arasındaki çatışmalar o kadar büyüdü ki, ordunun müdahalesine ihtiyaç duyuldu. İsveç Başbakanı Ulf Kristersson, ordu birliklerinin sokaklarda konuşlanacağını açıkladı.
Batı cephesi açısından bir başka alarm verici gelişme, AB ve NATO üyesi Slovakya'da seçimlerden Rusya yanlısı bir siyasi liderin birinci çıkması oldu. Seçimlerde en çok oyu alan Popülist SMER partisinin lideri Robert Fico, Başbakan olması halinde Ukrayna'ya askeri yardımı sonlandıracağını, Kiev'in NATO üyelik perspektifine de karşı çıkacağını vadediyor. Fico'nun, AB içinde Ukrayna yaptırımları konusunda az sayıdaki "çatlak sesten" biri olan Macaristan Başbakanı Orban'a çok yakın duran bir politikacı olduğunu da ayrıca not etmek gerek. Batı cephesindeki "Ukrayna dayanışması" konusunda Avrupa'da yaşanan bu gerilemeye, ABD'de gelecek yıl yapılacak Başkanlık seçimlerini Cumhuriyetçiler'in, özellikle de Trump'ın kazanma ihtimalini de ekleyince, Kiev'de "uykuların kaçtığını" tahmin etmek mümkün.
Üstelik Avrupa yanı başındaki Ukrayna savaşıyla uğraşırken, kıtanın göbeğinde yeni bir savaşın alarm zilleri de çalmaya başladı; Sırbistan'ın Kosova sınırına yaptığı askeri yığınak, ABD'den gelen sert uyarılar üzerine -şimdilik- dağılmış görünüyor. Kosova-Sırbistan gerginliği adeta patlamaya hazır bir bombaya dönüşmüşken, Kosova'daki NATO güçlerinin komutasını Türkiye'nin devraldığını ayrıca not etmek gerek.
Ankara'nın bu göreve çok sıkıntılı bir ortamda dâhil olduğunu söylemek yanlış olmaz...