Küresel finansal piyasalarda dalgalı süreç devam edecek
Küresel finansal piyasalar açısından hareketli günler yaşamaya devam ediyoruz. Bir taraftan ABD’de güçlü büyüme rakamları ve buna eşlik eden enflasyonda yukarı dönüş sinyalleri, diğer tarafta artan jeopolitik riskler son derece oynak piyasa koşulları yaratıyor, yaratmaya da devam edecek.
Fed’in faiz indirimi başka bahara
ABD ile başlayalım. Bizler bayram tatilindeyken ABD’de beklentilerin üzerinde gelen TÜFE verileri sonrası Euro-Dolar paritesi 1,08’lerden den 1,06’lara doğru sert bir geri çekilme yaşadı. Dolar endeksi güçlendi. ABD enflasyonuna hangi açıdan bakarsak bakalım manşet rakamın %3’ün altına inmekte direndiği, Fed’in %2 enflasyon hedefinden ziyade %4’lere doğru tekrar tırmanış eğilimi gösterdiği bir manzara ile karşı karşıyayız. Son aylarda %3’e yaklaştıkça duraksayan,, hatta yukarı doğru daha net bir dönüş gösteren enflasyon verileri Fed’in faiz indirim beklentilerini de törpülemeye başladı. Yılın başında yedi kere 25 baz puanlık faiz indirimi bekleyen piyasalar son dönemde bu beklentiyi 2-3 arasına indirmişti. Görebildiğimiz kadarıyla bu tablo yine değişiyor. Son gelen enflasyon verilerinden sonra bu yıl faiz indirimi ihtimali iyice azalırken artırımımın bile konuşulabileceği bir tablo ile karşı karşıyayız.
Aslında ABD verileri konut ve enerji dışında yıllık bazda %2’lerin hafif üzerinde bir enflasyona işaret ediyor. Bununla birlikte, bu veriler de yönünü yukarıya döndürmüş durumda.
ABD ekonomisi yumuşak iniş değil, tam gaz uçuşta
Ekonomide talep koşullarının oldukça güçlü olduğu bir ortamda Fed’in faiz indirimi konusunda atacağı her adım talep baskısını arttırarak enflasyonun %2’den ziyade %4’lere doğru dönme potansiyelini arttıracaktır. Hafta başında gelen Perakende satış verileri yine beklentileri aşarak ekonomide soğuma yönünde herhangi bir sinyal olmadığını bir kere daha gösterdi. Atlanta Fed’in şimdi tahmin yöntemiyle hesapladığı birinci çeyrek büyüme öngörüsü %2,5’lara yakın seyrediyor. Piyasa beklentilerinin %1’lerin bile gördüğü bir ortamda bu denli yükseliş ABD ekonomisinin uzun süredir konuşulan yumuşak inişe geçtiğini değil, tam tersine uçuşa devam ettiğini gösteriyor. Bu şartlar, Fed’in adım atmasını zorlaştırıyor.
Fed’i zorlayan diğer bir unsur jeopolitik gelişmeler. Hafta sonunda yaşananları gördük. Ortamın sakinleşmesi jeopolitik risklerin azaldığı anlamına gelmiyor. Özellikle ABD seçimlerine gittiğimiz süreçte Biden yönetiminin bir maceraya girmek istememesi, petrol fiyatlarını kontrol altında tutma çabası kısa vadede jeopolitik riskleri bastıran önemli bir faktör olarak devrede bulunuyor.
Orta Doğu‘da yaşananların bir anda yok olacağını beklemek çok gerçekçi olmayacaktır. Önümüzdeki süreçte bölgede farklı boyutlarda hareketlenmelerin devam ettiğini muhtemelen izleyeceğiz. Umarız bu durum kontrolden çıkabilecek daha tehlikeli bir noktaya ulaşmaz. Rusya-Ukrayna savaşında da önümüzdeki dönemde sıcak gelişmeler yaşanabilir. Hem Orta Doğu hem Rusya Ukrayna bölgesi enerji ve gıda maliyetleri üzerine riskler oluşturmaya devam ediyor. Özellikle petrol fiyatlarının yaz aylarında turizmin etkisiyle daha da yukarı gitme ihtimali çok güçlü görünüyor. Bu riskler petrol fiyatlarını 100 dolar ve üzerine rahatlıkla taşıyabilir. Bu senaryoda hem ABD’de hem de dünyanın genelinde enflasyon tekrar ve daha bariz yukarı yönlü hareketler gösterecektir.
Jeopolitik riskleri daha çok konuşacağız
Bu çerçevede başta Rusya olmak üzere, Çin, İran gibi ülkelerin petrol fiyatlarında artışı destekleyeceğini beklemek, OPEC ülkelerinin arzı kısma yönünde adımlarını görmek sürpriz olmayacaktır. ABD seçim sonuçlarının küresel ekonomide ne tür sonuçlar yaratacağı ayrı bir tartışma konusu. Fakat seçim öncesi jeopolitik gelişmelerin çok konuşulacağını ve bunun finansal piyasalara sert dalgalanmalar şeklinde yansıyacağını düşünmek çok yanlış olmayacaktır. Özellikle petrol ve altın fiyatları yukarıyı zorlamaya muhtemelen devam edecektir. Faiz indirimlerinin ötelenmesine ve finansal piyasalarda dalgalanmalara hazırlıklı olmakta fayda var.