Küresel eşitsizlik

Dr. S. Armağan VURDU
Dr. S. Armağan VURDU DEVR-İ ÂLEM

Küresel eşitsizlik, genel olarak dünya genelinde insanlar, toplumsal gruplar ve ülkeler arasındaki ekonomik, sosyal ve politik farklılıkları ifade eder. Bu kavram, özellikle gelir, servet, eğitim, sağlık hizmetleri, yaşam standartları ve fırsatlara erişim gibi konulardaki belirgin farklılıkları tanımlamak için kullanılır. Küresel eşitsizlik hem ülkeler arasında hem de ülkelerin kendi içindeki gruplar arasında gözlemlenebilir.

Yaşam kalitesini şekillendiren çok katmanlı bir olgu olan küresel eşitsizlik dünya üzerinde farklı türlerde kendini göstermekte. Bunların başında ekonomik alanda yaşanan eşitsizlik geliyor. Ekonomik eşitsizlik, insanların yaşam standartlarındaki farklılıkları ve ülkeler arasındaki gelir farklarını içeriyor. Küresel eşitsizliklere ilişkin yayınlanan Dünya Eşitsizlik Raporu bu alanda çarpıcı verileri ortaya koyuyor. Rapora göre dünya nüfusunun en zengin %10'luk kesimi toplam gelirin %52'sini elde ederken, en yoksul %50'lik kesimin toplam gelirden aldığı pay sadece %8,5 seviyesinde. En zengin %10'luk kesim toplam servetin %76'sına sahipken, en yoksul %50'lik kesimin toplam servet içinde %2’lik payı bulunuyor. Gelişmiş ülkeler küresel nüfusun %20'sini oluşturmalarına rağmen, küresel ticaret hacminin yaklaşık %70'ini gerçekleştiriyor.

Dünyadaki eşitsizlikler sadece ekonomi ile sınırlı değil. Eğitim, sağlık hizmetleri, temel insan haklarına erişim gibi alanlarda yaşanan sosyal eşitsizlikler, kadınlar ve erkekler arasında iş fırsatları, ücret gibi alanlarda görülen farkları konu alan cinsiyet eşitsizliği dünyayı olumsuz etkilemeye devam ediyor. Genel olarak, çalışan kadınların toplam gelirdeki payı günümüzde %35’e ancak ulaşıyor. Diğer yandan, coğrafi eşitsizlik kavramı ile dünya üzerindeki farklı bölgeler arasında gelişmişlik düzeyinde görülen farklılıklar ifade ediliyor. Yüksek gelirli ülkeler küresel enerjinin yaklaşık %50'sini tüketirken, düşük gelirli ülkeler %10'dan daha azını kullanmakta. Nüfusun en zengin %10'luk kesimi, küresel karbon emisyonlarının %48’inden sorumlu. En yoksul %50'lik kesimin toplam karbon emisyonları içindeki payı ise sadece %12.

Küresel eşitsizliğin kökleri, insanlık tarihinin derinliklerine kadar uzanan karmaşık bir yapıya sahip. Tarihsel sömürgecilik ve kölelik, eşitsizliklerin temelini oluşturuyor. Küresel ekonomik sistemdeki dengesizlikler, teknolojik olanaklara erişimde yaşanan eşitsizlikler, eğitim ve sağlık gibi temel hizmetlerdeki eksiklikler, politik istikrarsızlık ve çatışmalar yine küresel çaptaki eşitsizliklerin ana sebepleri arasında yer alıyor.

Küresel eşitsizliğin olumsuz sonuçları ise çok geniş çapta kendini hissettiriyor. Yoksulluk ve sosyal huzursuzluk kaçınılmaz bir etki olarak ortaya çıkıyor. Bu durum ayrıca zengin ve fakir ülkeler arasında ciddi bir ekonomik bağımlılık oluşturuyor. Bu dengesiz düzen, çevresel sürdürülebilirliği tehdit ederken, artan düzensiz göç, sağlık sorunları ve küresel güvenlik riskleri tabloyu daha da karmaşık hale getiriyor. Bu sonuçlar, küresel eşitsizliğin yalnızca ekonomik bir sorun olmakla kalmayıp, aynı zamanda tüm medeniyet için olumsuz bir durum oluşturduğunu tüm gerçekliğiyle gözler önüne seriyor.                                     

Bu kapsamda, “Küresel eşitsizliği nasıl azaltabiliriz?” sorusunun cevabı oldukça önemli. Küresel eşitsizliği gidermek, uzun vadeli ve çok boyutlu bir yaklaşım gerektiriyor. Bu süreç, ekonomik, sosyal, çevresel ve politik alanlarda yapısal reformlarla desteklenmeli. Ekonomik alanda küresel eşitsizliğin azaltılması adına, gelişmekte olan ülkelerin küresel piyasalara erişimini kolaylaştırmak ve ticarette eşitlik sağlamak için adil ticaret politikalarını uygulamak etkili bir yöntem olacaktır. Vergi sistemlerinin yeniden düzenlenmesi, yüksek gelir gruplarından daha fazla vergi alınması ve sosyal refah programlarının artırılması gibi gelir dağılımını düzenleyen politikalar da bu sürece katkı sağlayacaktır. Küresel düzeyde asgari ücret standartlarının oluşturulması ve işçi haklarının korunması da bu alanda alınabilecek önlemler arasında.

Eğitim ve sağlık alanında da yapılabilecek birçok iyileştirme bulunuyor. Gelişmekte olan ülkelerde ücretsiz ve kaliteli eğitimin yaygınlaştırılması, özellikle kız çocuklarının eğitime katılımının teşvik edilmesi oldukça önemli. Temel sağlık hizmetlerinin uygun fiyatlı hale getirilmesi ve altyapının güçlendirilmesi de sürece katkı sağlayacak uygulamalar içinde sayılabilir. Eğitim ve sağlık alanlarında dijital teknolojilerin daha geniş kitlelere ulaştırılması da yapılması gerekenler arasında yer alıyor.

Cinsiyet eşitliğinin önüne geçebilmek için kararlı adımlar atılması gerekiyor. Bu kapsamda kadınların iş gücüne katılımını teşvik eden programlar geliştirilmesi, kadın ve erkek çalışanlar arasındaki ücret farkının azaltılması, kadınların ekonomiye katılımını artıracaktır. Ayrıca, hukuki düzenlemelerle kadınların eşit haklara erişiminin sağlanması ile kadın haklarının güçlendirilmesi sağlanacaktır.

İlerleme kaydedilmesi gereken bir başka alan ise küresel iş birliği. Gelişmiş ülkelerin düşük gelir seviyesindeki ülkelere sağladığı mali yardım ve teknolojik desteklerin artırılması, bu konuda yapılabilecekler arasında üst sıralarda yer alıyor. Bu sayede Birleşmiş Milletler'in belirlemiş olduğu Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine yönelik uluslararası iş birliği de güçlendirilmiş olacaktır.

Teknoloji ise tüm bu çözüm arayışının merkezinde yer alıyor. Teknolojik imkanlarda yaşanan eşitsizliğin azaltılması kolektif bir paylaşım anlayışından geçiyor. Bu kapsamda gelişmekte olan ülkelere teknoloji transferinin kolaylaştırılması, internet ve iletişim teknolojilerinin daha fazla insana ulaşması için altyapı yatırımlarının yapılması önem kazanıyor.

Doğal kaynak yönetimi, küresel eşitsizliğin azaltılmasında büyük bir etki oluşturabilir. Kaynakların adil paylaşımı ve sürdürülebilir kullanımı toplumsal dengeyi sağlamada büyük bir rol oynuyor. Çevresel sürdürülebilirlik için uluslararası mekanizmaların oluşturulması, iklim değişikliğinden en çok etkilenen gelişmekte olan ülkelere fon sağlanmasına yönelik finansman kaynaklarının artırılması, bu alanda uygulanabilecek yöntemlerden bazıları.

Tüm bu çözüm önerileri günün sonunda politik ve kurumsal reformlara dayanıyor. Global düzeyde kaynakların doğru kullanılması, gelişmekte olan ülkelerin Birleşmiş Milletler ve Dünya Bankası gibi küresel karar alma mekanizmalarına daha fazla dahil edilmesi sürece fayda sağlayacak adımlardan bazıları.

Netice itibariyle, eşitsizliklerin giderilmesi için alınacak her türlü aksiyon üst seviyede uluslararası iş birliği ve kararlılık gerektiriyor. Unutulmaması gereken nokta, küresel eşitsizliğin azaltılması, bir sorumluluk olmanın yanı sıra, aynı zamanda sürdürülebilir bir dünya düzeni için de olmazsa olmaz. Zamanında eyleme geçilmemesi, mevcut sorunları derinleştirecek ve küresel istikrarsızlığa zemin hazırlayabilir. Bu nedenle eşitsizlikleri azaltmak için somut adımlar atmak, gelecekteki küresel krizleri de önlemenin en etkili yolu olacaktır.

Henüz bu içeriğe yorum yapılmamış.
İlk yorum yapan olmak ister misiniz?
Yorum yapmak için tıklayınız
Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar