Küresel eğitimde artan eşitsizliklere dijital çözümler?
Yaşamı dönüştüren büyük güç eğitim… O güç ki; Aristotoles’e göre, refah anında bir süs, felaket anında bir sığınaktır. Herbert Spencer’a göre, eğitimin asıl büyük amacı bilgilenmek değil, eyleme geçmektir.
BM Türkiye’nin Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları çerçevesinde, yoksulluğun sona erdirilmesi, çevrenin korunması, iklim krizine karşı önlem alınması, refahın adil paylaşımı ve barışa ulaşılması konularındaki 17 iddialı odak konuyu içeren programında 2030 yılı önemli...
Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları sıralamasında, en önemli başlıklardan biri de 4. sırada yer alan NİTELİKLİ EĞİTİM… Kapsayıcı ve hakkaniyete dayanan nitelikli eğitimi sağlamak ve herkes için yaşam boyu öğrenim fırsatlarını teşvik etmek 2030 yılına kadar nitelikli eğitimin vazgeçilmezlerinden…
Peki, nedir bu amaçlar?
- 2030’a kadar bütün kız ve erkek çocuklarının ücretsiz, hakkaniyetli ve kaliteli bir ilköğretim ve ortaöğretimi tamamlamalarının ve böylece ilgili ve etkili öğrenme çıktılarının elde edilmesinin sağlanması
- 2030’a kadar bütün kız ve erkek çocuklarının onları ilköğretime hazır hale getirecek kaliteli okul öncesi eğitimine erişimlerinin güvence altına alınması
- 2030’a kadar bütün kadın ve erkeklerin erişilebilir ve kaliteli teknik eğitim, mesleki eğitim ve üniversiteyi kapsayan yüksek öğretime eşit biçimde erişimlerinin sağlanması
- 2030’a kadar istihdam, insana yakışır işlerde çalışma ve girişimciliğe yönelik teknik ve mesleki becerileri de kapsayan ilgili becerilere sahip gençlerin ve yetişkinlerin sayısının önemli ölçüde artırılması
- 2030’a kadar eğitim alanındaki toplumsal cinsiyet eşitsizliklerinin ortadan kaldırılması ve engelliler, yerliler ve kırılgan durumdaki çocuklar dâhil, kırılgan insanların her düzeyde eğitim ve mesleki eğitime eşit biçimde erişimlerinin sağlanması
- 2030’a kadar bütün gençlerin ve hem kadın hem de erkek olmak üzere yetişkinlerin büyük bir bölümünün okuryazar olmasının ve matematiksel beceriler kazanmasının güvence altına alınması
- 2030’a kadar sürdürülebilir kalkınma ve sürdürülebilir yaşam tarzları için eğitim, insan hakları, toplumsal cinsiyet eşitliği, barış ve şiddete başvurmama kültürünün geliştirilmesi, dünya vatandaşlığı ve kültürel çeşitliliğin ve kültürün sürdürülebilir kalkınmaya katkısının takdiri yoluyla bütün öğrenciler tarafından sürdürülebilir kalkınmanın ilerletilmesi için gereken bilgi ve becerinin kazanımının sağlanması
- Çocuklara, engellilere, toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı eğitim olanaklarının yaratılması ve geliştirilmesi ve herkes için güvenli, şiddete dayalı olmayan, kapsayıcı ve etkili öğrenme ortamlarının oluşturulması
- 2030’ye kadar en az gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan küçük ada devletleri ve Afrika ülkeleri başta olmak üzere gelişmekte olan ülkelere, gelişmiş ve diğer gelişmekte olan ülkelerdeki mesleki eğitim programlarını ve bilgi ve iletişim teknolojileri programlarını, teknik programları, mühendislik programlarını ve bilimsel programları kapsayan yükseköğrenim programlarına kayıt olanağı sunan bursların sayısının küresel olarak önemli ölçüde artırılması
- 2030’a kadar özellikle en az gelişmiş ülkeler ve gelişmekte olan küçük ada devletleri başta olmak üzere gelişmekte olan ülkelerdeki öğretmen eğitimi için uluslararası işbirliğinin sağlanması aracılığıyla nitelikli öğretmen tedarikinin önemli ölçüde artırılması.
Hedefler tehlikede mi?
DÜNYA BANKASI, gelişmekte olan dünyada eğitimin en büyük finansörü. 90 ülkede eğitim programları üzerinde çalışan ve 2030 yılına kadar herkes için kapsayıcı ve eşitlikçi, kaliteli eğitim ve yaşam boyu öğrenme fırsatlarına erişim çağrısında bulunan kuruluşun bu amaçlara ulaşmada önümüzdeki dönemde büyük zorluklar yaşayacağını gözlemleyince DİPFRİZ’den çıkardım.
Eğitim bir insan hakkı, kalkınmanın itici gücü ve yoksulluğun azaltılarak, sağlığın, cinsiyet eşitliğinin, barışın ve istikrarın iyileştirilmesi için en önemli araçlardan biri. Toplumlar için uzun vadeli ekonomik büyümeyi teşvik eden eğitim yatırımları, yeniliği teşvik ederken, kurumları güçlendirip sosyal uyumu teşvik ediyor. İnsanların eğitimine akıllı ve etkili yatırımlar yapılması, aşırı yoksulluğu sona erdirerek, beşeri sermayeyi geliştiriyor. Bu stratejinin özünde, öğrenme kriziyle mücadele, ‘Öğrenme Yoksulluğu’na son verme, çocuk ve gençlerin günümüz eğitim dünyasında başarılı olmaları için ihtiyaç duydukları becerileri edinmelerine yardımcı olmak da var. Bireyler için eğitim, istihdamı, kazancı, sağlığı ve yoksulluğun azaltılmasını teşvik ediyor.
Gelişmekte olan ülkeler, çocukları sınıfa alma konusunda muazzam ilerlemeler kaydederek, Dünya çapında daha fazla sayıda çocuğun okula gitmesini sağladı ama pandemi öncesi Dünya Kalkınma Raporu'na göre, öğrenme garanti edilemedi. İnsanların eğitimine akıllı ve etkili yatırımlar yapmak, aşırı yoksulluğu sona erdirerek beşeri sermayeyi geliştirmek için kritik önemde. Bu stratejinin özünde, öğrenme kriziyle mücadele, ‘Öğrenme Yoksulluğu’na son verme ve günümüz dijital dünyasında başarılı olmak için öğrencilerin ihtiyaç duyacakları becerileri edinmelerine yardımcı olma ihtiyacı var. Çünkü COVID-19 küçük çocukların ve gençlerin yaşamlarında önemli hasarlara yol açtı. Pandeminin neden olduğu toplumsal ve ekonomik bozulma, hâlihazırda var olan küresel eğitim krizi tablosunu ağırlaştırarak, eğitimde bizleri benzeri görülmemiş zorluklarla karşı karşıya getirdi.
Pandemide pek çok dramatik aksaklıkla beraber, eğitimde geçen yüzyılın en büyük krizinin içinden geçildi. 1,6 milyar çocuk bir anda – dünya çapında- eğitimden yoksun kaldı.
Yeni nesil çocukların geleceği?
Düşük ve orta gelirli ülkelerde, pandemi öncesinde yüzde 50'nin üzerinde olan Öğrenim Yoksulluğu payı da okulların uzun süre kapalı kalması ile yüzde 70'lere tırmandı. Böylece eğitimde Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri tehlikeye girdi. Dünya Bankası kaynaklarına göre; okul çocukları, COVID-19 pandemisinin başlangıcı sonrasındaki kilitlenmeler yüzünden, yaklaşık 2 trilyon saatlik yüz yüze eğitim olanağını kaybetti. Okulların kapanmasının şaşırtıcı etkileri öğrenmenin ötesine geçti. Yeni nesil çocukların, bugünkü değerle toplam 17 trilyon dolarlık toplam kazançtan mahrum olabilecekleri hesap ediliyor. 2020 tahminlerinde bu kayıp 10 trilyon dolarken, gözlenen keskin artış eğitim dünyasını düşündürüyor. Özetle, COVID-19 devasa eşitsizliklere yenilerini ekleyerek büyük bir felaket yarattı. Hemen hemen tüm ülkeler, okulların kapanması sırasında uzaktan eğitim imkanı sağlamaya çalıştılar, ancak ülkeler arasında ve içinde erişim ve alımda yüksek eşitsizlikler yaşandı. Dezavantajlı hanelerden gelen çocuklar, genellikle elektrik, bağlantı, cihaz ve bakıcı eksikliği nedeniyle, akranlarına göre uzaktan öğrenimden yararlamadılar. Genel olarak, dünyadaki okul çocuklarının en az üçte biri – dünya genelinde 463 milyon öğrenci– okulların kapanmasıyla uzaktan öğrenime hiç erişemedi.
Daha ötesinde, 24 milyon ek öğrenci, okul sistemine geri dönememe riskiyle karşı karşıya kaldı. Çocukların ruh sağlığı bozulurken, şiddet, çocuk yaşta evlilik ve çocuk işçiliği riskleri arttı. Okuldan ayrıldıktan sonra okula dönüş olasılığı daha düşük olan ve şiddete, çocuk yaşta evliliklere savunmasız olan kız çocuklar için durum daha da vahim hale geldi. Engelli çocuklar, etnik azınlıklar, mülteciler ve yerinden edilmiş nüfus gibi hassas grupların da kriz sonrasında okula dönme olasılıkları düştü. Okuldan uzaklaşma süreci özellikle en küçük çocukları etkiledi. Erken çocukluk eğitimi, birçok ülkede en uzun süre kapalı kalarak, uzaktan eğitime ya sınırlı destek ya da hiç verilemedi. Öğrenme kayıplarına ek olarak, okuldaki kesintiler beslenme, sağlık ve teşvik ile temel sosyal koruma ve psiko-sosyal hizmetlere erişimdeki eşitsizlikleri daha çok arttırdı. Milyonlarca çocuk; çocuk işçiliği, erken evlilik ve okulu tamamen terk etme riskleriyle karşı karşıya kaldı... Bu zorluklara ek olarak, benzeri görülmemiş küresel ekonomik daralmanın aile gelirleri üzerindeki olumsuz etkisi, okulu bırakma riskini artıran ve aynı zamanda hükümet bütçelerinin daralmasına ve kamu eğitim harcamaları üzerindeki baskıların artmasına da neden oldu.
Sonuç olarak, bu yeni nesil öğrenciler daha dezavantajlı olduklarından, tam eğitim ve kazanç potansiyeline asla ulaşamayabilirler. Bu durum gerçekten trajik, ama bundan kaçınabiliriz. Hükümetler, çocukları okula geri döndürmek, kaybedilen öğrenmeyi kurtarmak ve daha iyi, daha eşitlikçi ve esnek eğitim sistemleri kurarak ilerlemeyi hızlandırmak için iddialı ve agresif Öğrenme İyileştirme Programları’nın uygulanmasını hedefleyebilir...
Bu bağlamda, eğitimde bilgi ve iletişim teknolojilerinin yerinde kullanımı öğretmenlere, öğrencilere ve daha geniş anlamda öğrenme sürecine yeni ve yenilikçi destek biçimleri sağlanmasında çok önemli bir rol oynuyor. Dünya Bankası, öğrenmeyi güçlendirmek için bilgi ve iletişim teknolojilerinin (BİT'ler) eğitim sistemlerinde ("EdTech") etkin ve uygun kullanımı hakkında yenilikçi proje ve araştırmaları destekleyerek faaliyetlerini geliştiriyor. Bilgi paylaşım faaliyetlerini desteklemek için dünya çapındaki hükümetler ve kuruluşlarla ortaklaşa projeler üretiyor. Eğitimle ilgili daha büyük çalışmaların bir parçası olarak, dünya çapında yoksulluğun azaltılmasına çeşitli katkılarda bulunuyor.
Kriz, dijital erişimdeki eşitsizlikleri ve 'her zamanki gibi' eğitimin tüm çocuklara ulaştırılmasına çalışmayacağını açıkça vurguladı. Eğitimdeki dijital uçurumları kapatmak ve öğrenmeyi hızlandırmak, öğrenme yoksulluğunu azaltmak ve beceri gelişimini desteklemek amacıyla teknolojinin gücünden yararlanmak amacıyla dijital altyapı (bağlantı, cihazlar ve yazılım); insan altyapısı (öğretmen kapasitesi, öğrenci becerileri ve ebeveyn desteği) ve teknoloji mimarisini yerleştirmek ve sürdürmek için lojistik ve idari sistemlerin yeniden yapılandırılmasına ihtiyaç bulunuyor. Eğitim sistemleri uzmanlarının sıraladığı kısa ve orta vadede ele alınması gereken beş kilit soru bu çerçevede şöyle belirlendi: Tüm çocuklar için eşitlikçi, ilgi çekici ve eğlenceli bir öğrenme deneyimi sağlamak amacıyla eğitimi yeniden tasarlamak zorundayız... Yeniden tasarlayanlar eğitim yarışında önde olacaklar.
Dünya’nın sadece beş yıl içinde nasıl bir yere dönüşeceğini bugünden kimse bilmiyor? Bizler çocuklarımızı bu belirsiz gelecek için adanmışlık duygularıyla bugünden eğitmek zorundayız. Onlar acımasızca harcanmadan… Yanlış yapmaktan korkmadan, zaman kaybetmeden… En büyük sorumluluğumuz onlara iyi büyükler olabilmekte… Bunu başarabilmek için sıkı işbirliği şart… Doğada da ayakta kalabilmenin yegâne kuralı sıkı işbirliği değil mi? Ancak hayallerimiz sayesinde kâbuslarımızın üstesinden gelebiliriz. Yanlış yapmaya hazır değilsek, nasıl özgün olabiliriz?
Sonunda; Sokrates’in, "Kimseye hiçbir şeyi öğretemem, sadece onların düşünmelerini sağlayabilirim" sözleri yeterince özlü.