Küresel durgunluk dayanışması
SELÇUK TURGAY AZAK
VERGİ MÜFETTİŞİ - EKONOMİST
Modern merkez bankacılığında, merkez bankalarının para basma gibi klasik görevlerinin yanında, sahip olduğu para politikası araçlarıyla fiyat istikrarı başta olmak üzere, parasal ve finansal piyasaların istikrarını sağlama gibi ekonomide temel görevleri de vardır. Faiz oranı para politikasının temel araçlarından biri olup, bir ekonomide toplam talepte meydana gelen dalgalanmaları yönetmek ve yönlendirmek için kullanılan bir ekonomi enstrümanıdır.
Küresel enflasyonun yüksek seyrettiği şu günlerde gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin birçoğu faiz artışına gitti. Bunun anlamı şu: Çok harcıyorsunuz, bu sebeple fiyatların artmasına sebep oluyorsunuz, fiyatların düşmesi ya da artış hızının yavaşlaması için harcamalarınızı azaltmanız gerekir, o yüzden paraya ulaşmanızı zorlaştıracağım, bu amaç için de faizleri arttıracağım… Ortodoks iktisat politikaları anlayışında talep kaynaklı yüksek enflasyonu düşürmek için talebi zayıflatmak suretiyle daraltıcı para politikası uygulanır. Ancak faiz artışının toplam talebi düşürücü özelliğinin olması sebebiyle ekonomik faaliyetleri yavaşlattığı ve ekonomi büyüme performansını olumsuz etkilediği de gözden kaçırılmamalıdır. Ekonomi biliminde bu durumda ortaya çıkan halin adı amaç çatışmasıdır. Yani bir ekonomide kısa dönemde yüksek enflasyon varken hem enflasyonu düşürmek hem de büyümeyi sağlamak bir arada mümkün olmayabilir. Çünkü talep enflasyonunu düşürmek için daraltıcı, ekonomik büyümeyi sağlamak için de genişletici para politikası uygulanmalıdır. Dolayısıyla kısa dönemde bir tercih yapmak gerekir. Ancak daha önceki yazılarımızda da defaatle ifade ettiğimiz üzere mevcut küresel enflasyon daha çok arz kaynaklı yani maliyet enflasyonu… Bu kapsamda talep yönlendirici ortodoks iktisat politikalarının söz konusu enflasyon üzerinde etkili olabilmesinin zayıf bir ihtimal olduğunu düşünüyoruz. Çünkü teşhis yanlış ve dolayısıyla tedavi yanlış… Örneğin kişinin en ufak soğuk algınlığı veya halsizlik durumunda sürekli antibiyotik içmesi gibi… Dolayısıyla tercih edilen bu politikaların küresel ekonomiye maliyeti fazlasıyla yüksek olacaktır. Çünkü politika yapıcılar tarafından enflasyonu düşürmek için uygulanacak bir daraltıcı para politikası enflasyonu düşürmez ise ekonomiyi daraltıcı etkisinden dolayı stagflasyon ortaya çıkabilir. Nitekim uluslararası para ve finans kuruluşları belli aralıklarla küresel büyüme tahminlerini aşağı doğru revize etmektedir. Bu durum durgunluğun, enflasyon düşmez ise stagflasyonun ayak sesleridir.
Son gelişmeler maalesef bu görüşümüzü destekler nitelikte… Şöyle ki, Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) Kasım ayından itibaren petrol arzını 2 milyon varil azaltacağını duyurdu. Bu gelişme petrol arzının azalması suretiyle enerji maliyetlerinin ve dolayısıyla girdi maliyetlerinin daha da artmasına sebep olacaktır. Bu durumda küresel ekonomide ortaya çıkan maliyet enflasyonunu düşürmek daha da zorlaşacak, daraltıcı politikalar yani faiz artışları beraberinde küresel ekonomik durgunluğu da getirecektir.
Son olarak ne yapılmalı üzerinde duracağız. Küresel ekonomide, ülkelerin ekonomik ilişkiler bakımından iç içe geçtiği böylesi bir dönemde, ekonomi politikaları açısından münferit hareket etmesi ve sadece kendi sorunları için iktisadi politikalar uygulaması nihayetinde bumerang etkisiyle kendisine olumsuz olarak dönecektir. Bu sebeple özellikle küresel üretim maliyetlerini düşürmek için ülkeler hammadde güvenliğine ve tedarik istikrarına yönelik adımlar atmak suretiyle iş birliğine gitmelidir.