Kuralsız ve hakemsiz oyunda herkes kaybeder mi?
Şu anda kuralsız ve hakemsiz bir oyun oynanıyor dünyada ve sanki herkes bundan zarar görecek gibi görünüyor. Soğuk Savaş’ın sona erdiği dönemde dünyaya yayılan iyimserlik yerini yaygın bir karamsarlığa bırakmış durumda.
Berlin Duvarı’nın yıkılması ve Sovyet imparatorluğunun çökmesi sonrasında savaşlar çağının bittiği ve kapitalizmin küreselleşmesi sayesinde ekonomik kalkınmanın dünyaya yayılacağı inancı güçlenmişti. Bu süreçte bazı piyasa şokları yaşandı, örneğin 1998’deki Rusya krizi sonrasında ABD’de Long Term Capital Management adlı önemli finans kuruluşunun batma noktasına gelmesi finans dünyasında bir şok yarattı ama ABD Merkez Bankası Başkanı Greenspan’ın öncülüğünde atlatıldı bu fırtına.
Her şeyin yolunda gittiği inancına ağır darbe vuran büyük olay ise ABD’nin uğradığı 11 Eylül saldırısı oldu. ABD’nin bu saldırıya karşı verdiği irrasyonel tepki ise savaş sanayine yarayacak yeni bir dönemi başlattı. Dinlerin beşiği Ortadoğu savaş alanına döndü. Dünya finans piyasalarını sarsan 2008 krizi ise sistemde sorunlar bulunduğuru hatırlattı herkese.
Batı’nın hakimiyeti sarsılınca
Kapitalizmi benimsemiş olan Batı dünyasının öncülüğünde yaşanan küreselleşme sürecinde büyük bir ekonomik dönüşüm gerçekleştiren Çin dünyanın dengelerini değiştiren bir güç haline geldi. Batı’nın kurguladığı senaryo kapitalizmin küreselleşmesini sağladı ama dünyanın güç dengelerini değiştirdi ve Batı’nın hakimiyetini sarstı bu süreç.
Bugün gelinen noktada ortaya çıkan tablo, 2.Dünya Savaşı sonrasında dünyada barışın korunması amacıyla kurulan Birleşmiş Milletler’in bu işlevini yerine getiremez duruma düştüğünü, Orta Doğu’nun yeniden kaynamaya başladığını ve ABD’nin de duruma el koyacak kabiliyette olmadığını gösteriyor. Avrupa ise kendi aleminde ve etkili bir konumda değil.
İnsanlık dramı yaşanıyor
Doğan boşlukta büyük bir insanlık dramı yaşanıyor şimdi, hakemsiz ve kuralsız bir oyun oynanıyor ve buna seyirci kalınıyor. Öte yandan Rusya ile Ukrayna arasındaki savaş sürüyor ve silah sanayini mutlu eden gelişmeler birbirini izliyor. Çin yönetimi ise kendi ekonomisindeki sorunlarla boğuşurken bu süreçte aktif bir rol oynamaya pek hevesli görünmüyor. Sanki bütünüyle kontrolden çıkacak ve çok cana malolacak bir felaketin eşiğindeyiz.
Ortadoğu’da kazan kaynarken iklim değişikliği ve küresel ısınma gibi geleceğimizi tehdit eden yakıcı sorunlar ise bir kez daha ikinci plana itilmiş durumda. Bu konudaki etkili çıkışlarıyla dünyada haklı bir üne kavuşmuş olan Greta Grünberg’in İsrail’e girmesi yasaklandı Filistin halkının dramını dile getirdiği için.
Piyasalara nasıl yansıyacak?
Bu ürkütücü tablonun dünya ekonomisini ve piyasaları nasıl etkileyeceği konusunda ise farklı görüşler var. IMF ve OECD’nin son raporları 2024 yılının 2003’den daha kötü bir yıl olacağını ve ekonomik büyümenin hemen her yerde yavaşlayacağını gösteriyor. Ancak Covit pandemisi yaşanırken de görüldüğü gibi, finans piyasalarının kendilerine özgü bir tepki verme süreci var. Pandemi döneminde New York hastanelerinde panik yaşanırken Wall Street’de kısa süren bir çöküşten sonra rekor yükselişler görüldüğünü unutmayalım.
Financial Times yazarı Ruchir Sharma, finans piyasalarının bireylerden farklı olarak kolektif bir akla sahip olduğunu ve jeopolitik riskleri de buna göre değerlendirdiğini belirtiyor. Borsalar şu an için paniğe kapılma moduna girmiş değil Sharma’ya göre.