Kuraklığın mirası nesiller boyunca yankılanabilir

Didem Eryar ÜNLÜ
Didem Eryar ÜNLÜ YAKIN PLAN

Doğal afetlerden etkilenen ülkelere yönelik “afet tahvilleri” sunan Dünya Bankası, şu sıralar, “kuraklık tahvili” adını verdiği yeni bir finansal enstrüman üzerinde çalışıyor. Bankanın 12-18 ay içinde çıkarmayı hedeflediği bu yeni enstüman, afet tahvillerinin kapsayıcılığını artırmayı hedefliyor.

Dünya Bankası, Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası (IBRD) aracılığıyla, bugüne kadar doğal afetlerin yol açtığı zararları hafifletmek amacıyla yaklaşık 568 milyon dolar tutarında sigorta ödemesi gerçekleştirdi. Afet tahvillerinin büyük bir bölümü Pasifik ve Karayip bölgelerindeki ülkeleri kapsadı. Kuraklık tahvili ise, yatırımcılara kuraklık riskine karşı koruma sağlamayı amaçlıyor. Bu tahviller, özellikle kuraklık riski yüksek olan bölgelerde faaliyet gösteren tarım şirketleri veya su yönetimiyle ilgili kurumlar tarafından kullanılabilecek. Dünya Bankası’nın Sürdürülebilir Kalkınma için Baş Ekonomisti Richard Damania, yetersiz yağışların “yeni normal” olma yolunda hızla ilerlediğini söylüyor.

Kuraklık 50 yılda yüzde 233 arttı

Son yarım yüzyılda, aşırı kuraklık ve yağış dengesizliklerinin belirli bölgelerde yüzde 233 oranında arttığını ifade eden Damania, yaşanan kuraklık dönemlerinin aralıklı olması gerektiğini, ancak son dönemde aşırı sık bir şekilde meydana geldiğini ifade ediyor. Kuraklık artarken, ortalamanın üzerinde yağış alan bölgeler de hızla azalıyor. Damania şöyle devam ediyor: “Gözlemlerimiz, 21. yüzyılın sonlarına doğru aşırı kuraklıkla karşı karşıya kalan kara alanı ve nüfusun küresel olarak iki katına çıkabileceğine dair diğer bilimsel projeksiyonlarla tutarlı. Gelecekteki yağış projeksiyonları oldukça belirsiz olsa da, iklim değişikliği modelleri, yağışların artan sıcaklıklarla birlikte daha düzensiz ve aşırı hale geleceği konusunda hemfikir.”

Damania, coğrafya ve gelir düzeylerinin bu konuda önemli rol oynadığını söylerken, etkilerin eşit olmadığına dikkat çekiyor. “Genellikle kurak ve yarı kurak bölgelerde bulunan fakir ülkeler bu şoklara karşı daha savunmasız durumda” diyen Damania, şu örnekleri veriyor: “Somali’de 2022 yılı Mart-Mayıs sezonundaki yağışlar son altmış yılın en düşük seviyesindeydi. Demokratik Kongo Cumhuriyeti ve Uganda’nın büyük bölümleri de ortalamaya göre çok kuru koşullar yaşadı. Doğu Etiyopya, Kuzey Kenya ve Somali’deki kuraklık koşulları Birleşmiş Milletler’i 2022 yılında yaklaşık 22 milyon insanın açlık riski altında olabileceği konusunda uyarmaya sevk etti. Avrupa, bilim insanlarının son 250 yılda benzeri görülmemiş olarak nitelendirdiği 2018 ve 2019 yıllarında iki olağanüstü kuraklık yaşadı.”

Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) raporu, aşırı olayların giderek daha sıklaşacağı konusunda uyarıyor. Bu değişkenliğe uyum sağlamak, kuraklığın yaratacağı etkinin ne derece büyük olacağının belirsizliği de, Dünya Bankası’nın gündeminde olan kuraklık tahvilinin önemini ortaya koyuyor.

Bir çocuğun hayatını etkileyebilir

Richard Damania, işin sosyal ve ekonomik boyutunu ise şöyle anlatıyor: “Normal koşullara kıyasla, orta şiddette bir kuraklık gelişmekte olan ülkelerde büyümeyi ortalama olarak yaklaşık yüzde 0.39 oranında azaltırken, aşırı kuraklık büyümeyi yaklaşık yüzde 0.85 oranında azaltır. Büyümenin yüzde 3’ün altında olduğu bir senaryoda, orta şiddetteki şoklar bile büyüme durgunluğuna neden olabilir. GSYİH’nin ötesinde, kuraklıklar düşük ve orta gelirli ülkelerde yoksul-zengin uçurumunu genişletebilir ve çiftlikler, şirketler ve aileler üzerinde önemli ve uzun vadeli etkiler yaratabilir. Bir çocuğun hayatının ilk bin gününde yaşanan bir kuraklık, çocuğun gelecekteki yaşamını etkileyebilir. Kırsal Afrika’da, şiddetli kuraklık dönemlerinde doğan kadınlar fiziksel olarak daha kısa boylu olurlar, daha az eğitim alırlar ve nihayetinde daha az varlıklı olurlar. Kuraklıkların mirası nesiller boyunca yankılanabilir. Kuraklık sadece kadınları değil, aynı zamanda yetersiz beslenme olasılığı daha yüksek olan çocuklarını da etkileyebilir…”

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar