Kur artsın artsın da ya bunun sonuçları?

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

✓ Kur artışına alkış tutmak bazı kesimler için açıklanabilir bir durum; özellikle ihracatçılar için. Ama terazinin diğer kefesinde de kur artışının getireceği bir maliyet var.

✓ Kaldı ki özel sektör bir yıllık dönemde anapara ve faiz olarak ortalama 50 milyar dolar dış borç ödüyor. Bu ödemenin yükü dolar 1 lira artsa 50 milyar lira, dolar 5 lira artsa 250 milyar lira büyüyecek demektir.

Merkez Bankası’nın önceki günkü döviz müdahalesinin gün içinde bir ara ileri sürüldüğü gibi 20 milyar dolarlar boyutunda olmadığı ve müdahalenin dün yazdığım gibi 8,5 milyar dolar civarında kaldığı anlaşıldı. Dün bu satırları yazdığım saat itibarıyla müdahaleyi gerektirecek herhangi bir hareket zaten yoktu. Kaldı ki Merkez Bankası’nın Türk Lirası uzlaşmalı vadeli döviz satım işlemi yapmaya karar vermesi ve bunun duyurulmasından sonra dövize olan talep kesildi.

Öylesine değişken bir piyasa var ve buna zemin hazırlayan öylesine değişik gelişmeler oluyor ki, aslında olan bitene yetişmek ve herhangi bir öngörüde bulunmak gerçekten çok zor.

Döviz kurlarında önceki gün piyasaların açılmasıyla birlikte ilk etapta yaşanan ve daha sonra gelen müdahaleyle aşağı giden kurlar, yine de bir önceki günün üstünde kaldı. Öyle olması da normaldi zaten.

Biraz önce dedim ya, bundan sonrasını öngörmek hiç kolay değilse de en azından artık herkesin daha bir tetikte olacağını, zaten 36 liralardan aşağı gitmesi hiç beklenmeyen doların bu düzeyden aşağı dönmeyeceğini söylemek yanlış olmasa gerek.

Merkez Bankası’nın dün aldığı uzlaşmalı döviz işlemi kararı kurda bir dinginlik sağladı sağlamaya ama bu ne kadar sürer, bilinmez.

Döviz kuru için tek söylenebilecek olan bu düzeylerin artık taban olduğudur.

Peki çok hızlı bir artış yaşanır mı, buna izin verilir mi? Bu soruya yanıt vermek çok zor olmasa gerek. Uygulanan ekonomi politikasının temel ayaklarından biri kurun hızlı artışına izin vermemek olduğuna göre... Herkes bu gerçeği göz önünde bulundurarak “Kur artışına izin verilir mi” sorusuna yanıt bulabilir.

Ne var ki İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltı kararı bir tutuklamaya dönüşürse ve İBB Başkanlığına da kayyım atanması söz konusu olursa -ki yöneltilen suçlamalar bu sonucu doğuracak gibi- o zaman önceki gün görülen sıçramanın bir benzeri yeniden yaşanabilir.

Kimin ne işine yarar?

Önce kur artışının kimin işine yaramayacağından başlayayım.

Kur artışı sıradan vatandaşın hiç ama hiç işine yaramaz. Hatta işine yaramamak şöyle dursun, sıradan vatandaş bundan çok zarar görür. Ama ne gariptir ki, o sıradan vatandan içten içe “Şu kur bir artsa" diye dua edecek. “Türkiye dünyanın en pahalı ülkesi haline geldi” diye başlayan gerekçeler bile duyabilirsiniz. Sanki kur artınca Türkiye kendisinin geçim şartları anlamında daha rahat bir ülke olacakmış gibi. Türkiye kur arttığında yabancı için ucuz, kendisi için daha pahalı bir ülke olacak ama ne yazık ki çoğu kişi bunun farkında bile değil. Dedim ya adeta dua ediliyor, “Şu kur bir artsa” diye!

Döviz ve altın cinsinden tasarruf edenlerin kur artışını beklemesini ve ummasını bir anlamda normal görmek gerek. Herkes kendi çıkarını düşünüyor sonuçta.

Şirketlerin durumu

Dövizin artmasından yarar sağlayacak en başta gelen kesimin ihracatçılar olduğu tartışılmaz. Zaten çok uzun süredir dile getirilen bir kur yakınması olduğu da herkesin malumu.

Kur hızlı bir artış gösterdiği takdirde ithal ürünlerin maliyeti de doğal olarak yukarı gidecektir.

Gerçi ihracatçı ile ithalatçıları belirgin bir çizgiyle ayırmak da mümkün değil. Çünkü çoğu işletme hem ihracatçı hem de ithalatçı.

Dolayısıyla kur artışından elde edilecek yarar kadar, kayıp da söz konusu. Terazinin iki kefesi, artık hangisi ağır basarsa...

Konu yalnızca dış ticaret değil ki...

Ancak kur artışının özel sektörü ilgilendiren yönü yalnızca ihracat ve ithalata olan etki değil.

Merkez Bankası verilerine göre özel sektörün Eylül 2024 itibarıyla 266,6 milyar dolar dış borcu var. Bu borcun 100 milyar doları kısa, 167 milyar doları da uzun vadeli. Kaldı ki kısa vadeli borcun ocak ayı düzeyi de açıklandı ve tutarın 112 milyar dolara ulaştığı görüldü.

Kurda yaşanan artış döviz kazancı pek olmayan ya da az olan özel sektör kuruluşlarında herhalde uykuların kaçmasına yol açıyordur.

Bir yılda 57 milyar dolar ödenecek

Merkez Bankası verilerine göre özel sektör bir yılda yaklaşık 57 milyar dolar dış borç ödeyecek. Veriler biraz gecikmeli açıklandığı için önümüzdeki bir yılla kastedilen bu yılın şubatından gelecek yılın ocak ayına kadar olan dönem. Yani bu yılın şubatındaki 9,4 milyar dolarlık ödeme tamam. Gerçi bugünden itibaren bir yıl alınsa yine 56-57 milyar dolar civarında bir tutar çıkar.

Sonuçta yıllık en az 50 milyar dolar civarında bir dış borç ödemesi bulunan özel sektör kur artışı yalnızca ihracat artışı sağlıyor diye alkış tutabilir mi?

Özel sektörün bir yılda ödeyeceği yaklaşık 50 milyar dolar dış borç; dolar diyelim 1 lira, evet yalnızca 1 lira arttı; sonuç 50 milyar lira. Artış 5 lira mı, sonuç; 250 milyar lira.

Kur artışının enflasyona olan doğrudan, dolaylı ve istismar etkisi de ayrı. Bu söylediğimden kur artışını sınırlamak suretiyle enflasyonla mücadelede başarı sağlandığı, sağlanacağı anlamı çıkarılmasın. Bunun gerçekleşmediği zaten görüldü; görüldü de insan ya bir de tersi olsaydı, diye düşünmeden edemiyor.

Henüz bu içeriğe yorum yapılmamış.
İlk yorum yapan olmak ister misiniz?
Yorum yapmak için tıklayınız
Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Şu çağrı konusu... 18 Mart 2025
ALAATTİN AKTAŞ YAZDI 10 Mart 2025