Kulüpler finansal çıkmazda!
Beşiktaş, Fenerbahçe, Galatasaray ve Trabzonspor’un 1 Haziran 2021-30 Kasım 2021 dönemine ilişkin ara finansal tabloları yayınlandı. Bu finansallara göre kulüplerin mali durumlarında olumluya sayılabilecek bir değişiklik bulunmuyor.
Bir önceki döneme göre gelirlerde artış varmış gibi görülmekle birlikte, esas itibariyle kulüpler hala pandemi öncesi gelirlerine ulaşamadılar. Yine kulüplerin bilanço ve gelir tablolarında gerek COVID-19, gerekse ekonomik konjonktürden kaynaklanan olumsuzluklar devam ediyor. Açıklanan finansal tablolara göre, 4 kulüpten sadece Fenerbahçe ara dönemde bilançosunu karla, diğer dört kulüp ise zararla kapattı.
Ekonomik olumsuzluklar pandemi’nin yerini aldı
2020 Mart’ında başlayan ve hızla yayılan COVID-19 nedeniyle kulüpler önemli gelir kayıplarına uğramıştı. Zamanla COVID-19 ile mücadelede önemli gelişmelerin kaydedilmesi, aşılamanın artması, başta futbol olmak üzere, sportif karşılaşmaların tekrar ivmelenmesini beraberinde getirdi. Ertelenen maçlar oynanmaya, seyircisiz maçlar seyircili oynanmaya, ertelenen alacaklar tahsil olunmaya başladı. Tüm bunlar kulüplerin pandemi kaynaklı yaralarının sarılmasına olumlu katkı yaptı. Ne var ki, bu kez de karşımıza ekonomi kaynaklı sorunlar çıkmaya başladı. Artan kurlar ve yüksek enflasyon ile finansal maliyetlerdeki önemli artışlar, zaten finansal sağlığı bozulmuş kulüpleri daha da çıkmaza itti.
Finansal tablolarda olumsuz ekonomik gidişatın, TL’nin yüksek devaülasyonunun, yükselen enflasyonun ve hala tam anlamıyla giderilemeyen COVID-19’un etkisi gözleniyor.
Öncelikle kulüplerin finansallarına özetle bir bakalım isterseniz.
Fan token satışı Fenerbahçe’yi Kara Geçirdi
Fenerbahçe’nin ara dönemi karla kapatmasındaki en önemli faktör, kulübün geçen yıl fan token ihracı nedeniyle ilave gelir elde etmesi… Başkanın açıklamalarına göre kulüp fan token satışından yaklaşık 300 milyon TL civarında ilave gelire ulaştı. Bu da Fenerbahçe’nin ara dönemi karla kapatmasına olanak sağladı. Fenerbahçe ara dönemi 46.5 milyon TL karla kapattı. Fenerbahçe 184 milyon TL döviz açığına sahip görünüyor.
Diğer dört kulüpte en yüksek zarar 241 milyon TL ile Trabzonspor’da gerçekleşti. Bunda en önemli faktör kulübün yeni oyuncu transferleri sonra oyuncu ücret maliyetlerinde gerçekleşen 70 milyon TL’lik artış. Trabzonspor 228 milyon TL döviz açığı ile en yüksek kur riskine maruz kalmış ikinci kulüp durumunda.
Beşiktaş’ta Şampiyonlar Ligi gelirleri, kulübün daha fazla zarar etmesinin önüne geçti. Beşiktaş’ta zarar bir önceki döneme paralel gitti. Geçen dönemde 64,7 milyon TL zarar eden kulüp, bu dönemi 65,1 milyon TL zararla kapattı. Beşiktaş’ın taşıdığı açık döviz pozisyonu ise 194 milyon TL’ye ulaşmış görünüyor.
Galatasaray’da ise zarar bir önceki döneme göre %45 azalarak, 53 milyon TL civarında gerçekleşti. Galatasaray 290 milyon TL’lik döviz açığı ile dört kulüp içinde en yüksek açık döviz pozisyonu taşıyan kulüp konumunda. Bu durum kulübün mali yapısını kur hareketlerine karşı daha kırılgan hale getiriyor.
Yapısal sorunlar kronikleşti
Finansal sorunlar kulüplerimiz için ne yazık ki kronikleşmiş bir sorun haline geldi. Bugünkü eko-finansal sistem, kulüplerin bu finansal bataklıktan çıkmasına da izin vermiyor. Bir yandan geçmişten gelen kötü yönetim kaynaklı sorunlardan doğan finansal sıkıntılar, diğer taraftan ülke ekonomisinin içinde yaşadığı makroekonomik olumsuzluklar ve pandemik sıkıntılar, kulüplerimizi iyice köşeye sıkıştırmış durumda.
Kulüpler;
I- Ekonomik konjonktürdeki olumsuzlardan,
II- Yönetsel yetersizliklerden kaynaklanan yapısal sorunlardan, (kötü yönetim nedenlerinden)
III- Covid-19 nedeniyle pandemik olumsuzluklardan etkilendiler
Bu kapsamda değerlendirdiğimizde;
- Pandeminin olumsuz etkisinden gelirlerinin % 30’unu kaybettiler. Özellikle maç günü gelirleri ve ticari gelirlerde bunu görüyoruz.
- Ekonomide yaşanılan olumsuzluklar ve TL’deki devaülasyon, kulüplerin yabancı para maliyetlerini (oyuncu ücret maliyetleri) artırdı. TL’deki yaşanılan değer kaybının ve enflasyonun 4 kulübe etkisi yaklaşık 600 milyon TL oldu. Geçen yıla göre toplam maliyetleri % 50 arttı.
- Yayın haklarında önce azalışa gidilmesi ve 2020’de de TL’ne dönülmesi nedeniyle, Süper lig kulüplerinin gelir kayıpları 1,9 milyar TL’ye ulaştı. Bundan en büyük yarayı 4 büyük kulüp aldı.
- Kulüp yönetimleri ne yazık ki yetersiz: İyi yönetilememekten dolayı kulüplerin her geçen yıl sorunları giderek arttı ve diğer ekonomik olumsuzlukların da etkisiyle finansal bir krize dönüştü.
- Dört kulübün döviz yükümlülükleri, döviz varlıklarını aştığı için, döviz açığı veriyorlar. Bu durum kulüplerin yüksek kur riskine maruz kalmalarına neden oluyor. 4 Kulübün döviz pozisyon açığı toplamı 896 milyon TL civarında. En yüksek döviz pozisyon açığı olan kulüp ise 290 milyon TL ile Galatasaray.
Kulüpler finansal dengelerini sağlayabilecek durumda değiller!
Maalesef, kulüplerin finansal dengelerini tekrar sağlayabilecek, sağlıklı ve sürdürülebilir bir mali yapıya ulaşmaları mümkün görünmüyor.
Neden bulunmuyor bunları belirtelim. Bu amaçla cari finansallardan birkaç rasyoyu sizinle paylaşmak isterim.
- 4 Kulübün gelirleri 2,1 milyar TL civarındayken borçları toplamı 15 milyar TL’ye yani gelirlerin 7 katına yükseldi. Banka kredileri toplamı ise faizler nedeniyle 10 Milyar TL’yi geçti. Banka kredileri gelirlerin beş katın civarında.
- Bu kapsamda 4 kulübün bankalara ödedikleri finansman giderleri 1.1 milyar TL seviyesine ulaştı. Yani, kazandıkları her 100 TL’nin 52 TL’lik kısmını bankalara faiz olarak ödüyorlar. (Finansman giderlerinin payı gelirlerin %52’si)
- Kulüplerin toplam gelirleri 2.090 milyon TL iken, kulüplerin birikimli zararları 5.436 milyon TL’ye ulaşmış durumda. Yani, şu anda kulüplerin birikimli zararları, gelirlerinin 2,6 Katına ulaştı.
- Kulüplerin şu anki özkaynak açıkları 4,6 Milyar TL’na yükseldi. Yani kulüpler mevcut özkaynak açıklarını kapatabilmek için 5 Milyar TL sermaye koymak zorundalar.
Bu mali yapı sürdürülemez
Bu verilere göre dört kulübün finansal dengeleri kaybolmuş durumda. Mali dengesini yitiren bu yapıların sürdürülebilirliği kalmamıştır.
Sağlığını ve dengesini yitirmiş bu finansal yapılar, zaman içinde kulüplerin sportif anlamda rekabetçi yeteneklerini de daraltıcı bir etkiye sahiptir.
Dört kulübün sahip oldukları finansal veriler, bu kulüplerin mevcut koşullar içinde, benzer politikalarla içinde bulundukları mali olumsuzluklardan kurtulamayacaklarını bize gösteriyor.
Gerçekte kulüp yeni gelir kaynaklarına, sıcak paraya ve yükümlülüklerini yerine getirebilecek bir finansal yapıya gereksinim duymaktadır. Bu kulüpler için yarınları kurtaracak stratejiler gerekiyor. Aksi halde kurların sürekli arttığı, finansman maliyetlerinin yükseldiği, pandemik olumsuzlukların devam ettiği bu olumsuz ekonomik konjonktürde, kulüplerin finansal dengelerini sağlayabilmeleri mümkün görünmüyor.
Yukarıda söylenenlerden hareketle dört kulübün her geçen yıl artan zararları, onların özkaynak açıklarının daha da artmasına neden oluyor. Bunun hukuki ifadesi TTK 376 sayılı kanun uyarınca Teknik İflas demek oluyor. Bu bağlamda her ne kadar, bazı kulüpler muhasebe tekniklerini kullanarak, özkaynakları pozitife çevirme başarısı gösterseler de, bu makyajlama kulüplere finansal sağlık getirmiyor!
SONUÇ
Finansal yeterliğe, sağlıklı ve sürdürülebilir bir mali yapıya sahip olmayan futbol yapılanmasında, futbolun uluslararası rekabet gücü düşer. Bu düşüş kendisini kulüp futbolunda UEFA sıralamasında, milli takımlar futbolunda da FIFA sıralamasında gerileme olarak gösteriyor zaten. Bugün itibariyle UEFA’da 15. sıraya, FIFA’da da 37. sıraya gerilemiş durumdayız.