Kültür sanatın sürdürülebilirliği için yeni yetenekleri sektöre kazandıracak

Didem Eryar ÜNLÜ
Didem Eryar ÜNLÜ YAKIN PLAN

Pandemi sürecinden en olumsuz etkilenen sektörlerden biri kültür sanat sektörü oldu. Pandemi sonrasında sektörün sürdürülebilirliği açısından, her alanda olduğu gibi, yeni modellerin ve bakış açılarının hayata geçirilmesi önemli Türkiye’nin kültür sanat hayatına katkı sağlamayı hedefleyen Zorlu PSM, tiyatroya yeni yetenekler kazandırmak, sektörün sürdürülebilirliğine katkıda bulunmak, tiyatro külliyatının özgün içeriklerle zenginleşmesini sağlamak ve yüzde 100 Zorlu PSM prodüksiyonuyla yeni oyunlar çıkarmak hedefiyle PSM Atölye’yi hayata geçirdi.             

Zorlu PSM Genel Müdürü Filiz Ova, “Tiyatroda farkındalığı yüksek, her anlamda donanımlı ve yenilikçi insanları sektöre kazandırmak istiyoruz” diyor.            

PSM Atölye, bir yetenek geliştirme programı olarak tasarlanmış. “Tiyatroda oyunculuk her zaman revaçta ancak yeni metinler, yeni yönetmenler ve yeni yapımcılara ihtiyaç duyulduğunu görebiliyoruz” diyen Ova, şu bilgileri veriyor: “PSM Atölye için açık çağrı yaparak başvuru aldık. Başvuran 200 kişi kapsamlı bir değerlendirme sürecinden geçti. Bu değerlendirmeler sonucunda Dramatik Yazarlık, Tiyatro Yönetmenliği ve Tiyatro Yapımcılığı olmak üzere 3 farklı bölüme 18-30 yaş arasında toplam 26 kişiyi kabul ettik. Tiyatro alanından ulusal ve uluslararası yazar, yönetmen ve yapımcıların eğitmen olarak yer aldığı ve Kasım ayında başlayan programımız 7 ay sürecek. Program sonunda yeni nesil yazar, yapımcı ve yönetmenlerin yetişmesini sağlayarak bir yetenek havuzu oluşturmayı amaçlıyoruz. Programın katılımcısı olan yeni yetenekleri PSM prodüksiyonlarında yer almaya ve yüzde yüz PSM prodüksiyonuyla oyunlar sahneye koymaya teşvik edeceğiz.”          

Zorlu PSM Genel Müdürü Filiz Ova ile pandemi sonrası yeniden şekillenen ve değerli bir ekonomi yaratarak tüm dünyada yükselen kültür ekonomisini konuştuk:

Kültür sanat etkinlikleri bir “ihtiyaç”

“Pandeminin ilk aylarında yaşanan geniş kapsamlı karantina ve “evde kal” politikası; sahneleri, tiyatro ve sinema salonlarını seyircisiz bıraktı. Sektörde çalışan birçok insan bu kapanmalar nedeniyle gelirsiz kaldı. ABD’de kültür sanat sektörü büyük bir sektör ve orada pandemi döneminde pek çok araştırma yapıldı. Bu araştırmalardan birinde (‘Dönüşüm Zamanında Kültür ve Toplum’ başlıklı araştırma) ilginç bir veri var. İnsanlar pandeminin ilk döneminde canları söz konusu olduğu için elbette kültür-sanat aktivitelerinin çok önemli olmadığını düşündüklerini belirtmiş. Ancak bu hastalığa bağışıklık kazanılmaya başlandığı ve aşının çıktığı orta ve uzun vadeli dönemlerde insanlar kültür sanat etkinliklerini ‘ihtiyaç’ olarak tanımlamış ve hayatlarında ne kadar önemli olduklarını görmüşler. Araştırmadaki katılımcıların yüzde 54’ü hayatlarında daha fazla eğlence istiyor. Yüzde 65’i yüz yüze etkinlik istiyor, yüzde 26’sı çekimser kalmış, sadece yüzde 9’u dijital etkinliklere sıcak bakıyor.              

Yani aslında tüm sektörlerde tercih edilen hibrit düzen, kültür-sanat sektöründe de ilgi görüyor. Aslında pandemide hem sektör çalışanları hem de izleyiciler duruma hızla adapte oldu. Üretim araçları yenilendi, izleyiciye ulaşmak için dijital mecralar devreye girdi. Bu dönemde biz de PSM olarak dijital projelerimize ağırlık verdik. #PSMyleKal kapsamında ücretsiz konserler ve içerikler üreterek Türkiye’nin hatta dünyanın her yerinden sanatsevere ulaştık.”                   

Sanat, belirsizlik ve değişim zamanlarında kritik görev üstleniyor

“9. sezonumuza başlamadan önce Future Bright ve Behavior Institute ile bir araştırma süreci yürüterek bugüne kadar sanatseverlerin sahnelerimizde izlediği etkinliklerin ruh hallerinde ve hayata bakışlarında nasıl bir etkisi olduğunu dinledik. İnsanlar sanat organizasyonlarının belirsizlik ve değişim zamanlarında kritik bir görev üstlendiklerine inanıyor. Araştırmada bizim için bütüncül bir süreç olan strateji çalışmalarımızda ilham veren, toplumu besleyen; bireylerle birlikte büyüyen bir kültür sanat markası konumlandırmasının, hem Zorlu PSM’nin geleceği için hem de pandemi sonrası toparlanma için büyük bir potansiyel taşıdığını gördük. Geçtiğimiz Eylül ayında 9. sezonumuzu “Dünyan Değişsin” diyerek başlattık. Bu sloganımızla sanatseverleri pandeminin yarattığı ruh halini geride bırakmaya; yeni deneyimler keşfetmeye ve hep birlikte bu deneyimleri paylaşarak değişmeye davet ediyoruz.”                

Dijital, kentin ve ülkenin dışına çıkabileceğimiz bir üretim alanı “İzleyicilerin hem mecra seçimlerinde hem de içerik seçimlerinde değişiklikler görüyoruz. Mekan sınırı olmaksızın dünyanın bambaşka coğrafyalarında izleyiciler dijital mecralar üzerinden aynı anda, aynı coşkuyla bir konseri takip edebiliyor. PSM olarak nasıl ki sahnelerimizde hem sanatçılara hem de seyircilere en iyi şartlarda etkinlik deneyimi vaat ediyorsak, aynısını online için de gerçekleştirmek hedefindeyiz. Dijital mecralarımızı salonlarımızdan ayırdığımız bir mecra olarak değil, kentin ve ülkenin dışına çıkabilecek güce sahip olduğumuz bir üretim alanı olarak görüyoruz. Elbette canlı performansların gücü ve yarattığı etki ne olursa olsun azalmadan hatta belki de artarak devam edecek. Önemli olan sanatseverlerin isteklerini yakından takip ederek, vizyoner bir yaklaşımla fiziksel ve dijital etkinlikler arasındaki dengeyi sağlayabilmek. Diğer yandan toplumsal, çevresel ve sosyal fayda konusundaki farkındalık belirli bir kesimin değil, farklı arka planlardan büyük bir kesimin gündemini oluşturmaya başladı. PSM olarak, topluma, bireye, çevreye, sanata ve sanatçıya değer katacak hedefler doğrultusunda Grubumuzun Akıllı Hayat 2030 stratejisine uyumlu olarak sürdürülebilirlik alanında çalışmalarımız var.”

Sanatçılara yatırım yapmak onların önünü açmak gerekiyor

“Kültür ekonomisi katma değer yaratma potansiyeli bakımından genel ekonomi ortalamasının çok üzerinde. Bu katma değer, kültür sanatta üretim ve tüketimin yeterince artmasını sağlayabildiğimiz durumda ülke ekonomisine katkıda bulunabileceğimizi gösteriyor. Dolayısıyla sanatçılara yatırım yapmak ve onlara alan açmak için devlet kurumları ve özel sektörün el ele hareket etmesi gerektiğini düşünüyorum. Diğer yandan nitelikli insanların istihdam edilmesi de önemli. Bu sadece sanatçılar için değil, sanatçıların ekipleri ve sahne Filiz Ova arkası çalışanlar için de geçerli.”

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar