Kriz dönemlerinde perakende sektöründe durum - II
Bir önceki yazımda, kriz döneminde perakende sektöründeki durumu özetlemeye çalışırken; sektörle ilintili olan paydaşların ortak ve karşılıklı davranış biçimlerini, genelde olduğu şekliyle anlattım.
Bu yazımda biraz daha ekonomi ağırlıklı bir çalışmayla devam edeceğim.
Pandemi ile başlayan, esasen var olan ekonomik krizler kapsamında ağırlaşan, üzerine bir de sıcak temasa dönüşen Rusya-Ukrayna gerginliğinin perakende sektöründe yeni fırsatlar yarattığını da kabullenmek yanlış olmayacak…
Esasen dikkate almayı tercih ettiğim problemler, fırsat yaratılmasına vesile olanlar; pandemi ve ekonomik kriz konuları. Savaştan fırsat yaratmak tartışılabilir bir konu, buna hiç girmeyelim…
Perakende sektöründe çoğu zaman krizlerden fırsat yaratılabilinir…
Ülkemizde yaratılan fırsatlar neticesinde edinilen kazanımlar;
- Lojistik ciddi anlamda güçlendi, yenilendi ve işlerlik kazandı
- E-Ticaret umulan gelişmesini çok hızlı bir şekilde, beklenenden süratli şekilde yaptı
- Kuryelik bağlamında önemli bir ek istihdam hacmi oluşturuldu
- Özellikle motosiklet satışlarında adetâ patlama oldu
- Desktop, laptop, tablet satışları arttı, bakım ve onarım ünitelerinde sıralar oluştu
- Ürün bulunabilirliğinin önemi anlaşıldı, gerekenlerin yapılması güncellendi
Yine bir swot analizi türü özet yapmak istenirse;
- Krizlerin kayıp-kazançları, fırsata çevrilebilir olanakların değerlendirilmesi, yaşam tarzındaki değişim zorunlulukları, kısaca krize uyum ve yeni normallere adaptasyon koşullarının oluşturulması bu analizin tarafları olur…
- Fırsata çevrilebilen ya da bu bağlamda değerlendirilemeyenler, her bir satır itibariyle ayrı yazılara konu olabilecek derecede geniş kapsamlı ve önemli hususlardır.
Bu tür durumlarda önlemler, önlem paketleri daha da önem kazanır…
Evet, önlemlerin alınma ve uygulamaya girme hızı, kriz dönemlerinde daha da önem kazanır.
Neden…
Çünkü perakende, nihai tüketiciye fiilen ulaşan bir reel sektördür ve herkes nihai tüketicidir ve kriz herkesi doğrudan etkilemektedir.
İşte tam da bu nedenle perakende sektörü; çok, ama çok önemlidir…
Alınan / önerilen / uygulanan / uygulamasında aksaklıklar olan önlemlerin neler olduğuna bakalım…
Ama öncelikle şunu hemen belirtelim; fiyata dahil olan KDV’nin hiç alınmaması ya da indirilmesi önlem olarak değerlendirilmemelidir. Fiyata dahil olan verginin indirimi satıcının yararına olabilir ama tüketicinin (Alıcı) değil. Belki bir defalık ve o da çok düşük oranda bir fayda oluşturulsa da yapılacak ilk fiyat artışında erir, gider. Yani fiyata dahil vergide yapılacak indirim, ekonomik krizin ağırlıklı teması enflasyon için önlem değildir. Ayrıca bütçe açığının artmasına da katkısı olması bakımından zararı faydasından büyüktür.
İkinci olarak iktisat disiplini açısından bakıldığında, özellikle serbest piyasa ekonomisinin geçerli olduğu sistemlerde zabıta önlemleri, fiyat denetimi, fahiş fiyat vb. fiyata bağlı denetlemeler, anlam ve önem taşımamaktadır. Serbest piyasalarda fiyat; arz ve talep dengesi kuramına uygun olarak piyasadaki unsurlar tarafından ekonominin kendi kuralları çerçevesinde belirlenir. Narh ve fahiş olarak nitelendirilen fiyat, serbest piyasa ekonomilerinde, Kapitalist sistemlerde konu dışıdır.
Sürekli yapılan fiyat artışları; özellikle petroldeki adeta günlük zamlar, tüm ürünlerde zorunlu fiyat artışını kendiliğinden oluşturur. Piyasalar bu artışlara anında veya çok kısa süreli rötarla intibak ederler.
Satılan ürünlere getirilmek durumunda kalınan miktar kısıtlamaları, fiyatı aynı tutmak adına yapılan miktar azaltmaları ve/veya kalitedeki düşmeler de alınan, ya da alındığı sanılan bazı önlemler sınıfına elbette girmemelidir.
Malûm; fiyat artış hızı, sonradan fiyatlar indirildiğinde, indirim hızından süratlidir. Zamlar roket gibi fırlar, tüy gibi düşer. Ayrıca miktar ayarlamasıyla fiyatı sabit tutuyormuşcasına yapılan miktar azaltmalarıyla da çözüm bulma olanağı yoktur.
Peki, yapılmasında yarar umulan önlemler neler olmalı…
Bu önlemler paketini oluşturmak mutlaka konularında uzman olan deneyimli bir ekip tarafından istişare edilerek hazırlanmalıdır.
İç ve dış piyasalarda mutlaka ve mutlaka “Güven” sağlanmalıdır. W. Shakespeare’in ünlü sözü; “Güven ruh gibidir, terk ettiği bedene asla geri dönmez” güven konusunun önemini en iyi anlatan veciz sözler arasındadır.
Bu tür zamanlarda ilk akla gelen, esasen her daim dikkate alınması gerekirken çoğu zaman arka plana itilen; tarım ve tarım politikalarının varlığıdır.
Bilirsiniz çoğu zaman, çağımız hizmet sektörünün, bilişim sektörünün öncülüğünde olması gereken bir çağdır… Beyanatları hep verilir.
Tarım?
Normal dönemlerde hak ettiği önemi bulamaz. Ya da ilk sıralarda yer almaz…
Ama…
Kriz dönemlerinde…
Daima…
Tarım, tarımın vazgeçilmezliği, tarımın ve tarım politikalarının önemi, gıda üretiminde çiftçiye destek verilmesi, mazot, tohum, (Hayvancılıkta yem) hep konuşulur.
E, işte o zaman da krize hazırlıklı değilseniz, arz talep dengesi bozulur, fiyatlar artar, kısıtlamalar başlar, bulunabilirlik neredeyse olmaz, stokçulukla mücadele başlatılır, ithal ikamesi olanakları zorlanır…
Yani;
Geç kalınmış olmanın zorluklarıyla anında karşılaşılır…
Özetle;
Bu noktada;
Planlı olmak,
Bu planlamayı doğru ve ekonominin kendi kuralları içinde yapmak,
Son derece detayda yakından takip etmek, uygulamak,
Üretim sürecinden nihai tüketiciye erişim süreci dahil tüm perakende süreçlerinde bunu yapabilmek,
Perakende sektöründe özellikle kriz dönemlerinde, esasen her zaman için gerekli ve önemli olan bir çalışmalar bütünü, çözümün gerçek anahtarı bu anlayışlar bütünündedir.
Dikkat edilmesi gereken(ler)
Enflasyon, hiperenflasyon, stagnasyon, stagflasyon, slumpflasyon, taksflasyon ve izleyen …flasyon süreçlerine girmeden bu tür krizlerin üstesinden gelebilme çalışmalarının yapılmasıdır.
Not:
İki yazı halinde derleyerek sunmaya çalıştığım bu konuda, sektörün güncel durumunu, sorunlarını daha ayrıntıya girmek suretiyle ilerde sizlerle paylaşacağım. Kriz dönemlerinde perakende sektöründe durum konusu elbette bir iki yazıya konu olacak kadar dar kapsamlı değil, ancak okuru da bunaltmamak önemli… Kısaca (To be continued) devamı gelecek.